MEHMET ALİ OKLAY

MEHMET ALİ OKLAY

“AL-MILA = ALMILA”

Geçenlerde bir televizyon programına hafif çekik gözlü, buğday tenli, orta boylu, temiz yüzlü bir bayan katılmıştı. Sanıyorum, müzik seçmeleri yapılan programda jürinin karşısında durmakta idi. 
Adını sordu jüriden biri;
Cevap verdi bayan; “Almila”
Yine sordular yabancı kökenli misin? Ama güzel Türkçe konuşuyorsun. Ve devam etti; “nereden öğrendin, “aferin” demeyi de ihmal etmedi seçici kuruldan biri. 
Kız şaşırmıştı.
- “Ben halis Türk’üm. Bu isim de Türk ismi.”
Güleriz ağlanacak halimize deriz ya, işte öyle bir hal.
Kızıl elma demektir yani açılımı.
Bir Türk ülküsüdür kısacası. 
İsmail Hami Danişmend’in sözleriyle:
“Eski Türkler, Osmanlı İmparatorluğu’nu üç kıtanın birleştiği çevrede kurmadan evvel milli vicdanlarında kurmuşlar ve bütün siyasi ve askeri hamlelerinde işte o büyük ülkünün gidildikçe uzaklaşan hududuna doğru atılmışlardır. Anavatanı her tarafından genişleten manevi bir harita çizilmiş gibidir. Gönüllere giren bu vicdani haritanın muhtelif istikametlerindeki büyük merkezlerine hep “Kızıl-Alma” veya “Kızıl Elma” ismi verilmiştir”
Merhum Ömer Seyfeddin’e göre de Kızıl-Elma: “Ne Hind, ne Sind, ne Çin, ne Maçin, ne Viyana, ne de Roma’dır. Kızıl-Elma, padişahın gitmek istediği Hakk’ın onu göndereceği yerdir!”
Milli ideal sınırları nihayet devlet hududu ile birleşip, iki hudud birleştiği anda Kızıl-Elma unutulmuş, çürüyüp gitmiştir.
Tıpkı içimizin çürüyüp gittiği gibi!
Alınmayın lütfen sözüm meclisten dışarı.

Önceki ve Sonraki Yazılar