Seçim Bitti

 

 Bu, yaşadığım kaçıncı seçim anımsamıyorum. Ama bunca yıllık yaşamımda ilk kez böyle ilginçliklerin bir arada bulunduğu bir seçim geldi, geçti. Bir çok yerde henüz sonuçlar kesinleşmediği gibi, kazanan ya da kaybeden herkesin hala söyleyecek bir şeylerinin olması bir o kadar ilginç.

Aslında gelişmiş hiçbir ülkede görülmeyecek olayların yaşanmasına neden olan bir çok şey var. Oy kullanmayı öğrenebilmemiz için birey olduğumuzun bilincine varmalıyız. Bizi bir-rey gibi görenleri iyi ayırt etmeliyiz. Biz vatandaşlık haklarımızı kavrayamadığımız sürece, birileri bizi istedikleri gibi yönetir. Yaşam kalitemizi sürekli yitirerek ve yakınmalarla geçecek bir süreci daha başlatmış oluruz. Tıpkı şimdi olduğu gibi.

Zamanında baş yöneticimize “Çoban Sülü” sanını verip kendimizi koyun yerine koyduğumuzdan bu yana yaşamımız sürekli aynı şeylerin tekrarından ibaret.  Bu partiler yasası değişmediği sürece, bu parti tüzükleri çağdaş duruma getirilmediği sürece, bizi yönetecek kişileri kendimiz seçmek yerine, tepeden indirme önümüze konulanları seçmek zorunluluğumuz sürer gider. Her beş yılda bir kuzu kuzu sandığa gider seçmek zorunda olduklarımızın yönetimlerinde, yakınmalar dolu bir dönem daha geçirmiş oluruz. Demem şu ki gerçek demokrasi halkın en geniş katılımıyla seçilecek adaylar yönetime getirilmeli. Ve tabanın tercihlerini gözeten uygulamalar gerçekleştirilmeli.

Seçim yasaları daha çağdaş ve insanların mutluluğuna katkı sunacak şekilde hazırlanmalı, barajlar ve ekonomik engeller konularak, vasıflı kişilerin yönetime gelmeleri engellenmemeli, dünyanın hiçbir yerinde görülmeyen, devletten partilere yardımlar yapılıp halkın, sağlığından, eğitiminden kesintilere izin verilmemelidir.

Genelde, izlediğimiz kadarıyla doğru dürüst bir seçim yapabilmemiz için daha çok fırın ekmek yememiz gerektiği anlaşıldı. Oy kullanma acemiliğinden tutun da, doğru dürüst seçim yapmaya, sandıkları korumaya, adil ve düzgün oy sayımı yapmaya ve seçimleri hakkaniyetli bir şekilde sonuçlandırmaya kadar yetersizliklerin ortadan kaldırılması için çok zaman gerektiği ortaya çıktı bu seçimlerde. En ilginç olanı da bu seçimlerde ilk kez; “Oyuna sahip çık!” diye bir kavram ortaya çıktı. Ne kadar acı… Böyle bir seçimin şaibelerle, kuşkularla dolu olmasının doğal olması çok normal. Diğer eksik bir yanı da bu seçimlerde de yeterince kadının yönetime talip olmadığı ve yönetime gelmediğidir. Bu eksikliğin üzerinde yeterince düşünülmelidir.

Seçimlerde gerçekten halkın söz sahibi olabilmesi için, yerel seçimler de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi iki aşamalı yapılmalı ilk turda ilk iki sırayı paylaşan adayların yüzde elliyi geçeceği bir oylamayla halkın yarıdan çoğunun onayını alması sağlanmalıdır. Yüzde otuz oy alarak seçilmiş bir yönetimin, karşı oy kullanmış yüzde yetmişin sürekli eleştirisinin, memnuniyetsizliğinin gölgesinde çalışmalarını yürütmekte zorlanacağı bir gerçektir.

Yerelde bu seçimler bize gösterdi ki, seçimlere daha uygar yöntemler geliştirmeliyiz. Elli yıldır yapıla gelen, sokakları gürültü kirliliğine boğmakla, araç konvoylarıyla, vatandaş için hiçbir anlam ifade etmeyen, bayrak, afiş ve broşürlerle boşa çabalamanın bir sonuç vermediğidir. Hele bazı gürültüde sınır tanımayan davranışların, halkın tepkisine bile neden olduğunu belirtmeliyim. Hastane çevresinde bile, umursamaz ve vurdumduymazlıkla aynı gürültüleri yapan konvoylar çok tepki topladığını belirtmek isterim.

Genelde yaşanan karmaşayı bir kenara bırakacak olursak, yerelde çok centilmence bir seçim yarışı izledik.  Belediye Başkanı adaylarımızın tümünü bu anlamda kutlamak gerek. Yalnız  kentimize özgü müdür bilmiyorum. Bu seçimlerde; İktidar Partisi Adayı, işbaşındaki genel yönetimle ilgili olarak, ülkedeki icraatlardan söz etmedi. Yerel iktidarın temsilcisi de ne yazık ki, geçmiş dönemle ilgili övünülecek bir malzeme bulamamış gibiydi. Neyse bunlar küçücük ayrıntılar.

Şimdi beş yıl halkı yönetmeye talip olanlar, kazandılar. Neler yapmaları gerektiği konusunda, halkın yaşamındaki kaliteyi arttırmak için hangi projeleri yaşama geçireceklerini planlamışlardır sanırım. Yeni Belediye Başkanımızın, donanımlı ekibiyle, beş yılın sonunda düşlediğimiz Söke’yi  yaratacağına inancımız tam.  Bence ilk icraatlarının; tüm ekibiyle birlikte kendilerine oy veren ya da vermeyen tüm hemşerilerimize, seçim öncesi şevk heyecanıyla bir teşekkür buluşması olmalıdır. Tüm toplumun Belediye Başkanına da bu yakışır. Parti rozetini çıkarıp, tüm köy, belde ve mahallelerimizi, tüm kent esnafını ziyaret etmesi çalışmalarında büyük bir sinerji yaratacaktır. Çünkü hızla büyüyüp gelişen Söke’de yapılacak çok şey var.

*

Bir konudan daha söz etmek istiyorum esnaf dostlarımın adına. Bir hafta içinde üç dükkan soyuldu, hem de çarşının göbeğinde. Hala suçlular bulunamadığı gibi, esnaflarda tedirginlik devam ediyor. Mobese kameralarına geçenin geç saatlerinde şüpheli şahısların kuşkulu davranışları takılıyor.     

Eskiden gece bekçilerimiz vardı. Herkes o bekçi düdüğünü duyduğunda kendini güvende hissederdi. Kapı, pencere açık yaz gecelerinde inanılmaz derecede mutlu yaşardık bir zamanlar. Sonradan ne hikmetse gece bekçiliği kaldırıldı. Ama şimdi daha çağdaş bir biçimde, eğitilmiş Güvenlik Görevlileri devreye girdi. Bence birlikten kuvvet doğar örneği, esnaflarımız sokak sokak birleşip ayda iki-üç  paket sigara parasına böyle bir güvenlik sistemi oluşturduğunda, kentimiz güvenli bir kent durumuna geldikten başka bir çok insanımıza da iş kapısı açılacaktır. Umarım bu konuda bir değerlendirme yapılır. Böyle bir imece esnaflar arasında da olumlu bir birliktelik yaratacaktır.

Esen kalınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar