E. TURGUT TEKİN

E. TURGUT TEKİN

AYDIN İLİNDE DP ŞAHLANIYOR

 

 

Halkımız, artık kavgacı iktidar ve muhalefet anlayışından usanmış. Atatürkçü, halkımızın bütün birimlerini dostça kucaklayacak yıllardan beri kangrene dönüşmüş yaralarını saracak ve tedavi edecek bir iktidar partisi arayışı içinde. Mevcut iktidar ve muhalefet  Türkiye genelinde barış ve barış içinde demokrasiyi işletme becerisini sağlayamadığı için halkın güvenini yitirmiş durumda. Son görüntülerden de anlaşıldığı gibi ülkemizde barış ve kardeşlik tam anlamıyla tesis edilmediği gibi, acı olaylar da yaşanıyor. Demokratik yaklaşımlar dışında hükümet devirmenin her ne anlamda olursa olsun doğru olmadığını geçmişte gördük. Doğrusu eğer mevcut iktidar başarısızsa bunu değiştirecek yetkili kurum halktır. Seçim günü mevcut iktidar partisine oyunu vermez başka partiye vererek, iktidarı değiştirir. Demokrasi ile yönetilen ülkelerin hepsinde aynı kurallar geçerlidir ve iktidarlar seçim yoluyla değişirler. Bunların dışındaki her türlü yaklaşım ve varsayımlar aslında sakıncalıdır ve demokrasi kurallarına uygun değildir. Ancak halkımızı birbirine düşürür ve kardeş kavgalarını körükler.

Demokrasilerde sorunlar birlik ve beraberlik içinde mecliste çözülür. Meclis dışında çözüm üretilemez. Çünkü halkımızı doğrudan doğruya temsil eden organ Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir ve bunun dışında halk adına yasa yapacak kurumda yoktur. Kısaca Yasama Organı dediğimiz bu kurum halkımızı ilgilendiren, tıkanıklıkları gideren bütün yasaları yaparak çözümsüzlükleri giderir. MECLİSTE HALKIMIZI TEMSİL EDEN YASAMA ORGANI NE KADAR ÇOK TABANA YAYGINSA O ÜLKEDE PARTİZANCA KAVKALAR VE ÇÖZÜMSÜZLÜKLER O KADAR AZ OLUR.

Bundan birkaç gün önce, gazetemizin baş yazarı ve Söke’mizin deneyimli politikacısı Ekrem Karakaş ağabeyi ziyarete gittim. Sağ olsunlar kendisini severim ve sohbetlerini öğütlerini dinlerim. Sayın Karakaş DP dönemin de daha genç bir yaşta siyasete başlamış, Menderes dönemimde Söke Belediye Başkanlığı yapmış, 27 Mayıs Devrimi’ni görmüş deneyimli bir politikacıdır. Türkiye’deki herkes gibi bizde aramızda bizdeki olayları  konuştuk. Yargıya intikal etmiş olan bu olaylarla ilgili yargı sonuçlarını beklemeden başka bir şey yok. Beklentimiz bu yangının daha fazla büyümeden ülkemize ve halkımıza daha fazla zarar vermeden sönmesidir.

Birkaç gün önce Sayın İsmet Sezgin ile Sayın Nahit Menteşe ziyaretine gelmişler. İkisi de Ekrem Bey’i severler. Biraz sohbetten sonra Ekrem  Bey, hem Sayın Sezgin’den ve hem de Sayın Menteşe’den DP’ye yardımcı olmalarını, desteklemelerini istemiş. Bu yaştan sonra Ekrem Bey’in bir partiden beklentisi yok. Onun istediği nedir?

Dilerseniz bu isteği kendi ağzından dinleyelim:

- Ben, bugüne kadar böyle olaylar görmedim. Bunun tek nedeni Türkiye’de ana tabanlara dayalı partilerin olmayışı. Partiler kişilerden veya liderlerden daha çok tabana dayanmalıdır. Tabanı olmayan ve gelip geçen partiler bir yaz yağmuru kadar etkili olabilirler. Ömürleri kısa olur. Bizde demokrasiye kucak açacak iki ana taban var. Bunların biri Merkez sağ, diğeri merkez soldur. Bunların dışındaki aşırı sağcı ve solcu partiler bu tabanları uzun sure ayakta tutamazlar. Cumhuriyet Döneminde iki ana taban oluştu. Biri Merkez sol, diğeri merkez sağ. Merkez solu CHP, Merkez sağı DP temsil ettiler. Bu iki temel taban üzerine kurulan iki partide Cumhuriyetin temel ilkelerine bağlı kalarak ülkeye hizmet ettiler. Zaman aman partiler kapanmasına rağmen ülkemizdeki bu temel taban anlayışları devam ederek geldi. Son yıllarda da bazı yeni partiler doğduysa da bunlar bu iki ana tabana dayalı olmayıp liderlere dayalı partilerden ileri gidemediler. HALKIMIZ İSE HELE BU İKİ TABANA DAYALI PARTİLER İSTİYOR. Bu iki tabana dayalı partilerimiz tekrar iktidar ve muhalefet olduklarında birçok problem kendiliğinden çözülecek demektir. Bunun için DP’nin hızla teşkilatlanıp  yerel seçimlerde kendini göstermesi ve genel seçimlere hazırlanması gerekiyor. Memnuniyetle de görüyoruz her yerde DP’ye katılımlar çığ gibi sürüyor.

Ekrem Bey gibi deneyimli bir politikacının görüşü bu. Ömrünün altmış yılını politikaya adamış bir büyümüz bunları boşuna söylemiyor. Millet aç, sanayici, çiftçi, esnaf perişan. Esnafa borcun öde, diyorlar ve şartları şu: Ana parayı öde, faizini dört yıla yayalım. Bu mantık doğru değil. Faizler en aza çekilerek, anapara artı faiz dört yıla yayılırsa ancak o zaman hasılat gerçekleşir. Anaparayı esnafın ödeyecek gücü zaten kalmamış. Birçok esnaf, çiftçi ve sanayici intihar ederek canına kıyıyorsa, bu ülkede ciddi yaralar var demektir.

Bugün dünyada kriz hüküm sürerken, her devlet kendi halkına kolaylıklar tanırken bizde suları yokuşa akıtmanın anlamı yok. Son yıllarda kar eden yokken, vergi nasıl ödenecek. Vergi kardan alınır. Kar yoksa vergi olur mu? Ama biz Millet olarak vergilerimizi ödeyemediğimiz için üzülüyoruz. Çünkü biliyoruz ki vergi; bizim için Askerlik kadar kutsal bir görevdir. Bu sıkıntılı günleri esnaflar, çiftçiler, sanayiciler yaratmadılar. Devlet-Millet elele çözmeye ve sıkıntıları atlatmaya çalışmalıyız. Birçok sektör çöktü. Üretim durdu. Döviz dar boğazına girmeden bazı çareler üretmek ve herkesin önündeki sıkıntıyı gidermek gerekiyor. Sıkıntılar kalkmadan, yollar açılmadan hareket yapılmaz. Üretimi sıkıntılı insanlar yapamazlar. Üretim olmayınca harekette olmaz. Şimdiye kadar konuştuğum üretgen kesimin gönlünde DP yatıyor. Diyorlar ki Kırat yeniden şahlanmalı, çığ gibi büyümeli, ülkenin ve halkın dertlerine derman olmalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar