BAŞBAKAN, AHMED-İ NEJAT ve MUHALEFET

Başbakan’ı bu kez kutlamak gerekiyor.

Her yaptığı iş yanlış değil ya Sayın Tayyip Erdoğan’ın.

Örneğin, istihbarat konusunda önemli adımlar atıldığı gün gibi aşikar…

Artık Sayın Başbakan doğru bilgiler alacak, dağarcığını doğru bilgilerle besleyecek ve sonuç olarak da, doğru bilgilerle düşünerek doğru sonuçlara varacak.

İşte dün akşam televizyon kanallarının ana haber programından halkını bilgilendiren Tayyip Bey aldığı “yeni” istihbaratlar ışığında ulaştığı noktayı şöyle açıklıyordu:

- İsrail’de atom bombası var… Dolayısıyla İsrail bölge için ciddi bir tehdittir.

Demek ki Sayın Başbakan bu bilgiye yeni ulaşmıştır.

Bu yeni bilgiye ulaşır ulaşmaz da İsrail politikasını gözden geçirmiş ve İsrail’in bölge halkları için ciddi bir tehdit olduğunu keşfetmiştir.

Kendisini kutluyoruz.

Bizim yaptığımızı muhalefet partileri de açık yüreklilikle tekrarlamalıdır.

Muhalefet partilerimiz İsrail’de atom bombası olduğu gerçeğini ortaya koyup, bu durumun bölge için ciddi bir tehdit olduğunu bu güne kadar siyaset gündemine getirmemiş olsalar da, Sayın Başbakan’ın bu gerçekçiliğine şapka çıkartmak zorundadırlar.

Yiğidin hakkını yiğide vermek gerekir.

Ve bu hak tevziinde de fazla gecikmemek gerekir.

Çünkü…

Çünkü eloğlunun ağzı torba değil ki, sıkıp susturasın.

Öte yandan Ahmed-i Nejat konuşmasını sürdürüyor:

- Türkiye’nin kendi topraklarına füze kalkanlarını yerleştirmiş olması İran’a karşı İsrail’i koruma amacını taşımaktadır. Bu füzeler, İsrail bize saldırdığında, bizim kendimizi savunmak için Telaviv’i vurmamızı engellemek için konuşlandırılmaktadır. Ancak bu sistem Türkiye’nin aleyhine çalışacaktır. Türkiye’nin Suriye politikasını da doğru bulmuyoruz. Bu mesele Suriye’nin bir iç meselesidir. Kimseyi ilgilendirmez…

Buyurun bakalım…

Bir tarafta İsrail’in bölge halkları için bir tehdit olduğunu henüz keşfeden bir Başbakan var.

Öte yanda, İsrail’i korumak için kendi topraklarına güze kalkanı yerleştirerek kendi ülkesinin ulusal güvenliğini riske sokan bir Başbakan.

İlginç ve trajik olanı bu iki Başbakan’ın aynı kişi olmasıdır.

Başbakan, İsrail’e karşı her gün yeni bir sözlü saldırının sahibi olurken, öte yandan İsrail’in savunulması için kendi ulusal güvenliğini namlunun ucuna yerleştirmekte hiçbir sakınca görmemektedir.

Ya Suriye politikası?..

Suriyeli muhalif güçlerle Suriye’nin meşru devlet gücü arasındaki mücadele Suriye’nin bir iç sorunu mudur?..

Yoksa bu hal, Türkiye Başbakanı için bir savaş nedeni midir?

Sayın Başbakan dünkü demecinde bu konuda da şunları söylüyor:

- Suriye, reformları gereğince yerine getirmemektedir. Dolayısıyla gündeme bizim uygulamaya koyduğumuz bir yaptırım gelmektedir. Biz Suriye’de olup bitenlere ilgisiz kalamayız…

Sayın Başbakan’ın sözünü ettiği reformlar nelerdir?..

Bu konuda bir açıklama yoktur.

Sözünü ettiğimiz reformların uygulanması Suriye’nin bir iç meselesi değil midir?

Evet, yüzde yüz böyledir.

Türkiye’nin bu ne oldukları belirsiz olan reformların Suriye’de uygulanmasından herhangi bir ulusal çıkarı var mıdır?

İşte muhalefet partilerinin AKP hükümetini TBMM’de sorgulamaları gereken öncelikli sorunlar bizce bunlardır.

Ama muhalefet, yine içeriğinin ne olduğu asla açıklanmayan yeni Anayasa yapım meşgalesinin çukurunun içine düşürülmüş, o çöplükte devinip durmaktadır, didinip durmaktadır.

Ve bize göre de, battıkça batmaktadır, eridikçe         erimektedir…

Önceki ve Sonraki Yazılar