BASİL ZAHAROFF ve ALEKSİS ÇİPRAS

 

“SAVAŞLARI KAPİTALİSTLER PLANLAR, SİLAH TÜCCARLARI ORGANİZE EDER, APTALLAR BAŞLATIR...VE...SADECE MASUMLAR ÖLÜR...”
        
Dünyanın gelmiş geçmiş, en zengin , en esrarengiz ve en çok nefret edilen adamlarından birisi Basil Zaharoff adlı bir silah tüccarıdır. Zaharoff’un yaşamını anlatan kitaplarda, “Bu adam için dikilen anıt, milyonlarca insanın mezar taşlarından oluşacak ve üzerinden milyonlarca insanın ölüm çığlıkları yansıyacaktır.” Cümleleri yer almıştır. Elli yıldan uzun süre silah piyasasını elinde tutan bu adam, ülkeden ülkeye giderek milli endişe ve korkuları tahrik ederek, ezeli düşman sayılan devletleri silahlandırdı. Rus-Japon savaşında her iki ülkeye de, Birinci dünya Savaşı’ında Almanya’ya, İtalya’ya, İngiltere’ye, Fransa’ya silah sattı.
Ve Türkiye…Ve Yunanistan…
Aklı selim her insan silahlara ve savaşlara karşı durmaktadır. Yıllardır bütçemizde savunmaya ayrılan büyük paylar nedeniyle,  dışa bağımlı ekonomimizin gelişmemesi yüzünden, ülkemizde ne işsizlik, ne sağlık ne de eğitim sorunu çözüldü. Oysa biz, “Yurtta barış, dünyada barış.” , “Savaş zorunluluk olmadıkça cinayettir.” diyen, dünyanın örnek aldığı bir lidere sahip olmuş bir milletiz. Komşularımızla sürekli yapay anlaşmazlıklar çıkartılarak, silahlanmaya mecbur bırakılmış, hatta üçüncü dünya savaşı, Türk-Yunan savaşıyla başlayacaktır senaryolarıyla tahrik edilerek silahlanmaya zorlanmışız. Bu da yoksulluğumuzun nedenlerinden birisidir. Bir vilayetimiz kadar nüfusa sahip, köklerimizde aynılıklar, kültürlerimizde, yaşam biçimimizde olağan üstü benzerlikler bulunan Yunan halkıyla, Türk halkı arasında dostluğun yaşatılması ve  geliştirilmesi bir insanlık gereğidir. Düşünsenize, bunca yıl silaha yatırılan paraların,  ülke kalkınmasında bizi nerelere getirmesi mümkün olacaktı. Hele düşmanlık yerine “Ege’yi Dostluk Denizi” haline getirebilseydik; Taşımacılık, balıkçılık, turizm konusunda hatta petrol çıkarma konusunda yapılacak ortak çalışmalarla dışa bağımlılıktan kurtulmamız hiçten bile değildi. …
Ama böyle olmadı. Neden?
Türkiye’de yoksul bir Anadolu köyünde, penceresi bile olmayan ücra bir kulübede doğan. Çocukluğu açlık ve sefalet içinde geçen ve yaşamı boyunca sadece beş yıl okula gidebilmiş olan Zaharoff;  27 yaşındayken hayatını Yunanistan’da sürdürüyordu.  Silah tüccarlığına soyunan bu adam, Yunanlıları tahrik  etmek için, çevrelerinin “kana susamış” düşmanlarla çevrili olduğuna  ikna etmeye başarmış ve büyük komisyonlar karşılığında Yunanlıların hızla silahlanmasına yardımcı olurken denizaltı almasını sağlamıştı. Hatta dünyada ilk deniz altı filosu böylece kurulmuş oluyordu. Ardından, yabancısı olmadığı topraklara geçerek, sahip olduğu itibarla ileri gelenlerin karşısına çıkıp, “Yunanlıların ne yaptığını görmüyor musunuz? Sizi haritadan silmek istiyorlar.” Tahriklerine başlamış. Bu propagandaların sonunda Türkiye iki adet denizaltı almıştı. Ülkeler arasında silahlanma yarışı hızlanırken. Basil Zaharoff servetine servet katmaya devam ediyordu.
Yunanistan’ın Genç Başbakanı  Çipras, “Bizden önceki hükümetler hep bizi Türk tehdidiyle uyuttular. Yangın uçakları yerine F16 aldılar, artık askeri bütçe değil, sağlığa-eğitime bütçe ayıracağız. F16 uçakları değil, ambulans uçaklar alacağız. Irkçılığa değil, birlikte yaşamaya zaman ayıracağız, Türk Yunan kardeştir.” Söylemiyle ülkemizdeki  tüm yurtseverlerin ve insan severlerin düşüncelerine tercüman olmuştur.        

Önceki ve Sonraki Yazılar