BELLEKTE GÜNCE (SON)

 

-2013’te Neler Söyledik,

Neler Yazdık, Neler oldu?-

 Bir çiçekçinin reklamı; “Doğum günü… Yıl dönümleri… Yeni iş, terfi… Sevgililer günü… Kız isteme… Nikah töreni… Güller, karanfiller, orkide… Gelin arabası süsleme… Yeni bebek… Açılış…    Özür dileme… Hasta… Cenaze merasimi… Çelenk… Bol çeşit, güler yüz, uygun fiyat ……Çiçekçilik”

- hayatı baştan sona anlatır gibi….

* * *

Yaşam,  zamanın sarkacının tekdüzeliğinde akıp gidiyor.

Her gün yeni bir başlangıç umut ederek, bitiriyoruz bize sunulan ‘an’ları… Bir bilgenin örneklediği gibi; her sabah bilmem kaç bin saniye yatırılıyor hesabımıza ve biz gün boyu tüketiyoruz bu saniyeleri ertesi günkü yeni başlangıçlara dek…

Kasaba çiçekçisinin yazımın başında paylaştığım reklamı yaşam süreçlerini belirlemiş bir bakıma. O aralıklarda başarılar, mutluluklar, aşkların doruklara çıktığı ‘an’lar su gibi akar gider. Bir de durağanlıklar yaşarız zaman zaman…  

Değerbilmezlikler, unutulmaklar ve beklenmedik vazgeçilmeler yaşarız.

O denli zıttır ki birbirine, yaşadıklarımız, bu zıtlıklar kırılmalar yaratır gönüllerimizde…Kanamalar başlar örselenmiş ruhumuzun derinliklerinde.

Öte yandan düşündüğümüzde de geride kalan kısacık ömrümüze ne çok şey sığdırmışızdır.Ya da tam tersi, düşlerimize ne denli küçük gelecektir geriye kalan ömrümüz. Aslında yazılmamış öyküleri sayfalayarak sürüp gidecek geriye kalan yaşam, tıpkı öncesi gibi. Her yaşam bir öykü değil midir? İyisiyle kötüsüyle…

Bir yanda iyiler, bir yanda kötüler olacak hep ve kötüler her zaman kazanacak…

Ta ki  bencillik yeryüzünden silinene dek…

(…)

Yine bir yılın sonuna geldik, birkaç gün sonra yeni bir yıl başladı diyerek kendimizi kandıracağız ömrümüzün her takvim yaprağıyla  gün gün tükendiğini kanıksamış olarak. Oysa geçmiş, gelecek bir yalan. Yaşamın hep şimdilerden ibaret olduğunu anlamak istemiyoruz bir türlü. Kişilik ve ego , alt beyin üst beyin çatışmalarında  kazandığımız zaferler  bizi farkındalığa taşıyacak ve huzuru o zaman yaşayacağız. Hiçbir zaman , hiçbir şey için geç kalmış değiliz aslında. Her an yeni bir beyaz sayfa açma fırsatımız olacaktır. Ta ki göğsümüzün sol yanındaki ebabilin son kanat çırpınışına kadar.

(…)

Her şeye karşın, kendi ülkesinin insanlarına değer veren ya da bilinçli insanların tepkileriyle baş edemeyen ülke yönetimlerinin , yenilerini açmama ve eskilerini kapatma kararı aldıkları nükleer santrallerini geri kalmış ülkelere pazarlamaya çalıştıkları günümüzde; ülkemde “nükleer santrallerinin”  açılmasına karşıyım. Çernobil’in yaydığı acılar ülkemin kuzeyini kuşatmışken. Geçmişte aynı anlayışa sahip yöneticiler;  radyasyonun  tepemize yağdığı yıllarda “birazcık radyasyon insana yararlıdır” diye bizimle dalga geçerken, günümüz yetkililerinin de bu tür santrallere karşı duruşu kırmak için yaptıkları, “ Son yıllarda artan kanser olaylarının baş sorumlusu sigaradır.”türünden söylemlere karşın ülkemin geleceğini tehlikeye atmaktan çekinmeyenlere karşı çıkmak her yurtseverin, insan severin ve çevre severin  görevi olmalıdır bence. (Kazım Koyuncu kardeşimi de sevgiyle anıyorum; yeri gelmişken)

Her toplum hak ettiği şekilde yaşar, her birey de öyle…

(…)

Ne yazık ki nükleer santrallerimiz olacak bizimde…Tüm karşı koymalara karşın, dünyanın yeni enerji kaynaklarına yöneldiği günümüzde Japonlar Sinop’ta çalışmalara başladı. Söz bitti.

(…)

Geçtiğimiz elli yıldır insanların umursamazlığı ve aşırı kazanma hırsları yüzünden çevre kirliliğine gerekli özeni gösterip önlemler almaması yüzünden, dünya atmosferi ve okyanusların sıcaklıkları olağan üstü artmıştır. Bu gelişmeler, geçtiğimiz yıllarda, günlük yaşamımıza KÜRESEL ISINMA kavramını sokmuştur.  Bilim adamları dünyanın atmosfere yakın yüzeyinin aşırı ısınarak tehlikeli boyutlara yol aldığını saptamışlar ve bir an önce gerekli önlemler alınmazsa yeryüzünü büyük tehlikelerin beklediğini açıklamışlardır.                                                   

Araştırma sonuçlarına  göre 1960'lardaki kirlenme buzulların yüzde 20'sini eritti. 300 bilim adamının yürüttüğü araştırma raporlarına göre,  Kuzey Kutbu'ndaki ısınma dünyanın geri kalanından iki kat daha hızlı. Bugünkü saptamalara göre ise,  acil önlemler alınmazsa 2070'te dünyayı buzulsuz bırakacak, küresel çölleşme olacak, denizler yükselecek.

 (…)

Hızla tükettiğimiz kaynaklarımızla ilgili olarak, önce yöremizde, ülkemizde ve dünyada  tüm çevre severlerin güçlenerek, hiç değilse elde kalan doğal yaşam kaynaklarını korumayı başarması ümidiyle yeni yılınız kutlar, esenlikler dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar