BERHUDAR OLUN!

 

Dünkü yazımızın başlığı şöyleydi: Didim CHP, “31 Mart” Ve Halkın Partisi Olmanın Yolu…”

Yazı, beklenenin de üzerinde bir etki yarattı.

E-posta üstüne mesaj… Telefon üstüne bizzat yüz yüze konuşma istekleri birbirini kovaladı.

Sözünü ettiğimiz yollardan bize ulaşanların önemli bir kısmı yazıda sözünü ettiğimiz ilkelerin arkasında olduklarını dile getiriyorlar, bize hak veriyorlar ya da öyle görünüyorlardı.

Ama bu kişilerin yaklaşık yüzde 30 kadarı ise, yazımızı enine boyuna eleştiriyorlardı.

Eleştiri e-postalarından birisinde aynen şöyle yazıyor:

- Yazınızda açıkladığınız ilkelerin hepsi CHP’nin yol haritasıdır. Siz demek bunu bugüne kadar fark etmemişsiniz. O zaman Didim CHP’ye o kadar uzaktan bakacağınıza yaklaşın ve miyop gözlüklerinizi de gözünüze takın!!!!

E-postayı gönderen kişiyi tanımıyorum.

Ama o bizi yakından tanıyor ki, gözlerimizin ileri derecede miyop olduğunu biliyor.

Ama, yakın bir geçmişte katarak ameliyatı olduğumuz için “ileriyi” ve uzağı gün gibi gördüğümüzden henüz haberdar değil.

Ayrıca e-postasının sonuna çok sayıda ünlem işareti koyduğuna göre az/biraz burnundan soluyor.

Gelelim, bu arkadaşımız ve onun gibi düşünerek eleştiri oklarını dünkü yazımıza çeviren “bazı” Didimli hemşerilerimizin görüşleri hakkında düşündüklerimize:

BİR.- Dünkü yazımızda Didim CHP örgütüne bir eleştirimiz yer almıyordu. Yarınki CHP’nin nasıl olması gerektiği konusundaki dilek, düşünce ve özlemlerimiz dile getiriliyordu.

İKİ.- Diyelim ki, eleştirdik… Ne çıkar bundan?.. Eleştiriyi, “tek egemen düşünce”ye tabi olma gafletinden uyanmayı sağlamaya dönük yararlı bir katkı olarak göremezsek, biz o “tebaa”nın içinde yer alan bir nefer olur, gideriz… Bu önemli!

ÜÇ.-  Sözünü ettiğimiz yazının esası, CHP’nin bayrağında dalgalanan 6 OK’tan ibarettir!..  Tam bağımsızlıktan, halkçılıktan, sosyal devletten, adaletten, eşitlik ilkesinden, hukuk devletinden, gerçek demokrasiden ve hakça bölüşümden söz etmektedir. Didim CHP’den başlayacak bir silkinmenin özlemi içinde yazılmış, arınmaktan, birleşmekten dem vurmuştur. Öküzün altında buzağı aramak mı, yoksa samimiyetin altında suiniyet aramak mı, doğru bir tavırdır, yanıtlanması gereken bir sorudur.

DÖRT.- Artma tesisinin işlevi nedir?.. Atık suları arıtmak, çevreye verilecek zararın önüne geçmek, halk sağlığını korumak… Peki, toplumsal arınmanın işlevi nedir?.. Eleştiriye tahammül etmek, özeleştiri yapabilecek bir kültürel düzeye erişmek, kişisel bohçanın cari hesabından çok toplumsal yararın beklentilerini ön sıraya koymak ve koltuk sever değil, yurtsever olmak…

Peki, sözünü etimiz yazımızda, alt alta sıraladığımız bu “dört” unsurun öz ve esasının dışına çıkmış bir tek satıra rastlanabiliyor mu?

Hayırsa, sağ olun, teşekkür ediyoruz.

Evet ise, gösterin, biz de tenvir olup, irşada erelim…

Hatalarımızı görüp, kendimizi geliştirelim.

Berhudar olun!..

Önceki ve Sonraki Yazılar