ÖZCAN PEHLİVANOĞLU

ÖZCAN PEHLİVANOĞLU

BİR ERMENİNİN AĞZINDAN GERÇEKLER !

Günümüzde Türk Milletinin ve Türkiye’nin en büyük sorunu, pkk terörü ve arkasındaki güçlerin saldırılarıdır.
Ancak bu sorunun tarihsel bir geçmişi ve değişik olaylarla bağlantıları vardır. Yani pkk terörü, 1970’li yılların sonunda başlamamıştır.
Kabul etmeliyiz ve herkes kabul etmelidir ki; elimizde kalan Anadolu ve Trakya toprakları Türkiye Cumhuriyeti’nin 1923 yılında kurulması ile millileştirilmiştir. Ve bu millileşme süreci inanılmaz acılarla doludur. Bu dönem öncesinde Osmanlı Türk İmparotorluğu kendi vatandaşları tarafından adeta sırtından hançerlenmiştir. Genç Cumhuriyetin yöneticileri bu sebeple bizim rahatımız için adeta yoğurdu üfleyerek yemişlerdir.
Bu millileştirme nedeni ile biz Türklerin elinde kalan son toprak olan Türkiye’den, kendini Türk olarak görmeyen bir çok insan yani Rum ve Ermeniler başta olmak üzere bir çok etnik kökene mensup kişi, aile, aşiret bu toprakları terk etmiş ve kendileri için daha iyi bir yaşam alanı olarak gördükleri ülkelere göç etmişlerdir. Yani milli ve üniter bir devlet yapısına sahip olan Türkiye’de yaşamak istememişlerdir.
Keza yine Türk olan veya kendini Türk olarak gören bir çok kişide yaşadıkları topraklardan ayrılarak Türkiye’ye yerleşmiştir ve halende bu göç süreci devam etmektedir..
Buna karşılık hem Türkiye topraklarında yaşayan Ermeni, Rumlar ve diğer etnik unsurlar hem de artık Türkiye toprağı olmayan yerlerde yaşayan Türklerin bazıları, yaşadıkları yerleri terk etmediler. Terk etmediler ama toplumsal baskıdan kurtulmak ve geçimlerini kolaylıkla sağlamak için dillerini, dinlerini ve etnik mensubiyetlerini gizleyerek bulundukları toplum içinde yaşamayı tercih ettiler. Bugün milyonlarca Türk; Suriye, Irak, Lübnan, Filistin, Mısır, Cezayir, Sudan, Fas, Tunus, Yunanistan, Bulgaristan, Girit, Makedonya, Kosova, Romanya, Sırbistan, Hırvatistan, aradağ gibi ülkelerde asimile oldu...
Türkiye veya yukarıda saydığımız ülkelerde etnik topluluklar karşılıklı olarak yaşadıkları toplum içinde ya eriyip gitti yada içten içe inançlarını ve etnik mensubiyetini korudu.
Biz bunların Ermenilerle olan bir kısmına “Kripto Ermeniler” dedik. Yani Müslümanlaşmış yada Müslümanlaştırılmış Ermeniler!
Ve bu ülkede ne zaman bir terör olayı olsa kabahati Ermenilerde veya “Kripto Ermeniler”de aradık. Haksızmıydık? Türkiye’de Türklük aleyhine ne kadar olay varsa bu olayların içinde onların olduğunu düşündük.
Marksist hareketler ve bu ideolojiye bağlı Dhkp-c, Tikko, Tkpmlb ve diğer Marksist-Leninist silahlı terör örgütleri, Asala ve nihayetinde de Pkk içinde hep bu Ermeni damarı yokmuydu?
Hep söylüyoruz, Kürt’ün Alevisi olmaz diye. Kürt ya Sünni yada Şafi’dir diye biliyoruz. “Ben Alevi Kürt’üm” diyen insan ya Kürtleşmiş Alevi Türkmen yada kendini Alevi-Kürt kimliği altında gizlemeye çalışan Ermeni’dir dedik durduk. Sünni Türk kisvesine sahip Ermenilerde vardı. Sakal, namaz, Hac gibi farizalarıda eksiksiz yerine getiriyorlardı. Hatta içlerinde imam ve müezzinler bulunuyordu. Tabii bunları biz söyleyince hep itirazlarla karşılaştık! Irkçı ve faşist olduk...
Türkiye’nin milli ve üniter bir devlet yapısına sahip olmasına, Ermenilerin tarihte yaşananlar nedeni ile bir itirazı ve karşı mücadelesi olabilir. Tarihten gelen husumet nesilden nesile taşınabilir. Bunları anlayışla karşılıyorum.
İtirazım, hem düşmanlık yapılarak hem de Türk Milletinden ve İslam ümmmetinden gözükülerek Türk Milleti ile alay edilmesinedir.
Herkes elinden silahı bırakarak, düşüncesini ortaya koyabilir ve bu düşünce çerçevesinde mücadelesini verebilir. Ama içinde yaşadığı toplumda, kendini bilerek veya bilmeyerek(!) gizleyip, o topluma ihanet edemez.
Bu gün Pkk’nın arkasında, yanında, önünde işte kendini bu şekilde gizleyen veya gizlemeyen Ermeniler vardır. Bunlar bölücülük yolunda daha düne kadar 1915’te yaşananlardan dolayı sorumlu gördükleri Kürtlerin bir kısmını “Halkların Kardeşliği” projesi ile Türkiye’ye karşı mücadeleye ikna etmişlerdir. Ancak ne olursa olsun bunların destekçiside yüzyıllar öncesinde olduğu gibi yine ABD’nin başını çektiği koalisyon güçleridir.
Bana göre ülkemizde çok ciddi sayıda “Kripto Ermeni” vardır. Türkiye Cumhuriyeti devletide bunların kimler olduğunu bilmektedir. İçlerinde bakan, milletvekili, bürokrat, ilahiyatçı, iş adamı, öğretmen, doktor, mühendis gibi toplumda yer edinmiş bir çok şahsiyet vardır. Olabilirde, dediğim gibi hiç bir itirazım yok. Ancak bunların kimliklerini açık etmeleri gerekir diye düşünüyorum. Hiç olmazsam altımı kimin oyduğunu bilmenin, kendini milli ve üniter devlet yapısına bağlı ve Türk Milletinden olarak gören biri olarak, hakkım olduğunu zannediyorum.
Onun için; Pkk terörüne, onun siyasallaşmasına, medyadan bu kadar destek bulmasına, akademik hayatın bölücülere olan muhabbetine, bürokrasinin cilvelerine, bölücüler dışında kalan milliyetsiz sağ ve sol siyaset içindeki bölücü yandaşlığına bunları bilmeden yorum yapmak  doğru değildir diye düşünüyorum!
Bana bunları yazma cesareti veren Vercihan Ziflioğlu adlı Ermeni vatandaşımızın  “Araftaki Ermenilerin Hikayesi” adlı kitabı... Kendisini bu çalışmadan dolayı kutluyorum. Bizim bazı gerçekler üzerine yeniden düşünmemize vesile oldu.
İsteğimiz çok şey değil; herkes kendi olsun yeter!

Önceki ve Sonraki Yazılar