ABDULLAH ZİYA KABAK

ABDULLAH ZİYA KABAK

BİZİM KAHVEHANE

 

 

Zühtü Bey, Pazar olduğunu unutarak, sabah erken kalkıp fırına gitti. Günlük ekmeklerini aldıktan sonra eve döndü. Yolda karşılaştığı komşulardan birisi: 

- “Günaydın Zühtü Bey. Hayırdır pazar sabahı erken kalkmışın. Bir yere mi gideceksin?”

- “Evet beyim. Söke dışına gideceğim de ondan dolayı erken kalkım” dedi. 

Zühtü Bey, komşusunun sorusuna çok sinirlenmiştir. Ama günleri karıştırdığını ondan öğrenmiş oldu. Olan oldu diyerek, homurdana homurdana eve geldi. Kimseyi uyandırmadan sessizce televizyonun karşısına çakıldı. Günlük aldığı hap saati gelmişti. Onları içmek için ayakta aperatif bir kahvaltı yaptı. Bu sırada, ev halkı ayaklandı. Onlara gereken talimatı verdikten sonra kahvehaneye gitmek üzere yola çıktı. Caddelerden geçerken, peşinden bıyıksız yakaladı. İki eli oldukça doluydu. Üstelik yorulmuştu. Yükünü azaltmak için elindeki yükün bir kısmını almak istedi: 

- “Üstadım birazını bana ver. Yükün hafiflesin?” 

- “Teşekkür ederim Zühtü Bey. Şurada bir kahvehane var. Orada otururuz. Ben de biraz  soluklanmış olurum”

- “Sen bilirsin üstadım”

İki arkadaş, kahvehaneye varıp oturdular. Bıyıksız, el işareti ile iki kahve söyledi. Bahar sıcağı kendisini hissettirmeye başladı. Bıyıksızın teri dışa vurmuştu. Mendille terini kuruladıktan sonra konuya girdi: 

- “Dün yerel gazetelere göz gezdirirken bir yazarın yazısına gözüm takıldı. Yazının içerikliği yanlı bir yazıydı bence. Aydınlıyız. Biz ağır oynarız. Kanımızda var bir ağırlık. Havasından mı suyundan mı? diyor. Be kardeşim. Elbette Aydınlıyız. Üstelik Zeybeğiz. Zeybek oyunu elbette ağır oynanır. Söke halkının büyük oynamasından söz ediyor. Hangi büyük oyundan söz ettiğini anlamak mümkün değil. Söke halkı, altı yıldan beri, çiftçisiyle-esnafıyla günden güne yok olmuştur. Ürün paralarını, ne leylaya, ne de rakılı yayla günlerinde para yemişlerdir. Kimse Söke esnafına, çiftçisine ve halkına bu denli hakaret edemez. Dün bir çiftçi intihar etti. Gidin sorun bakalım ne derdi vardı rahmetlinin. İktidar partisi Söke'yi kaybettiyse, Söke merkezine hiçbir şey vermediği içindir. Çiftçiye başka ürünlere tavsiye ediyor. Dünyanın en iyi pamuğuna ektirmeyeceksin, patlıcan bibere yönlendireceksiniz. Oysa bazı devletleler, pamuğa yönelmişlerdir. Bir örnek verecek olursam Yunanistan'ı gösterebilirim. Diğer devletleri söylemeye gerek yok. İnan ki Zühtü Bey, Atatürk'ün koyduğu yerli malı yasasını özlüyorum” dedi. 

Zühtü Bey, bıyıksızın celallenmiş halini görünce, üzerine gitmedi. Başka bir konu açtı: 

- Aydın İl Genel Meclisi’nde Söke'ye görev verilmedi. Aydın’ın Söke'ye karşı dışlama tutumu yıllardan beri devam etmektedir. Ekseriye, seçimlerde ve milletvekilliğinde ön plana çıkmaktadır. Aydın’ın bu haksız tutumuna Söke halkı, mutlak bir çare bulması gerekmektedir. Bilindiği üzere bir zamanlar Selçuk ilçesi Aydın iline bağlıymış. Sonradan İzmir iline bağlandı. Acaba Söke Muğla iline mi bağlansa? Söke, Muğla iline bağlanırsa, belki gerçek kimliğine kavuşmuş olur. Üstelik konumu değişir. Söke ilçesi, bir tarihlerde Muğla'nın sancağı olduğunu söylerler. Eğer bu söylenti doğruysa, Söke'nin Muğla'ya bağlanması anormal sayılmaz. Söke ilçesi, elli yıla yakın bir süreç içinde devamlı Aydın’ın oyuncağı olmuştur. Olmaya da devam etmektedir. Milletvekilli sıralamasında devamlı Söke kaybediyor. Bunun sebeplerini araştırmak gerekmektedir. Birinci bölge Aydın'ı kabul edersek, ikinci bölge, ya Söke ya da Nazilli olması gerekirken, Söke her zaman olduğu gibi kaybediyor. Lütfen geçmişi bir bakın. Sıralama oyunları, birçok partilerde görülecektir dedi. 

İki arkadaş, başka kahvede buluşup gündemi konuştular. Haftaya buluşmak üzere kahvehaneden ayrıldılar.

Önceki ve Sonraki Yazılar