ABDULLAH ZİYA KABAK

ABDULLAH ZİYA KABAK

BİZİM KAHVEHANE

 

 

Hoca, bugün kahvehaneye erken gitti. Ödül alan arkadaşlarını tebrik etmeyi düşünüyordu. Mevsimin yaz olduğundan dolayı, kahvehane yarı yarıya boştu. Üstelik şef Osman da yoktu. Kendisiyle alaka olan çıkmadı. Yeni garsonlar, kendi aralarında bir sorun var olmalı ki; ocaktan dışarıya çıkmıyorlardı. Hoca, onların laubali hareketlerini beğenmedi. Gür ses tonuyla bir çay istedi. Çırak garsonlar, ne olduklarını şaşırdılar. Laubaliliği bırakıp asli görevlerine döndüler. Hoca, çay getiren garsona

-“Şef Osman izinlimi”? dedi.

-“Hayır efendim”

-“Peki, nerede”?

-“O işi bıraktı efendim”.

-“Başka bir kahvehanede mi çalışıyor”?

-“Bilmiyorum efendim”.

-“Teşekkürler evlat”.

Hoca, Osman’ın işi bırakmasını üzüldü. Oysa Osman, uzun yıllardan beri o kahvehane ile özleşmişti. Bilmeyenler, o kahvehanenin sahibi olarak bilirlerdi. Hoca, beyin cimnastiği yaparken, Zühtü bey kapıdan içeriye girdi. Topluma selam verdikten sonra basın masasına gitti. Hoca onu görünce:

-“Hoş geldin Zühtü Bey?

-“Hoş gördük hocam. Nasılsınız?

-“Elhamdülillah iyiyim. Lakin Sökenin trafiği beni hasta ediyor. Defalarca yazarlarımız yazmalarına rağmen, ne emniyet teşkilatı, ne de Belediye Başkanı Söke trafiğine bir çare bulamadılar. Bu konu hakkında defalarca toplantı yaptılar. Ama kalıcı bir çözüm getiren bir kurum çıkmadı. Caddeler üzeri, araçlardan geçilmiyor. Her dükkân sahibi, aracını getirip dükkânın önüne park ediyor. Bunları gören trafik polisleri, görevleri olduğu halde cadde üzerindeki araçları kaldırtmıyorlar. Söke, bir nevi kanunların geçmediği bir şehir oldu. Bileği güçlü olanların oturduğu bir kent burası” dedi.

Zühtü Bey, hocanın yorumuna katıksız destekledi. Onun da bu hususta ilaveler yaptı:

-“Hocam. Araçların yanı sıra esnaf, yayalara ayrılan kaldırımlara mal koymalarına ne demeli? Yayalar, esnafın malları ve araçların arasında geçerken, bütün yetkili zatlara beddua okuyorlar. Oysa bu şehrin seçilmiş başkanı Belediye başkanıdır. Bu konular, onun hizmet alanına giriyor. Kaldırımların temiz ve boş tutulması, ana caddelerin araçlardan arındırılması belediyenin yetkilerinin içine girer. Ama nedense kanunlar, bir türlü işletilmiyor. Oysa Kuşadası, Didim, Milas, Bodrum, Selçuk ve Aydın, aynı yasalar geçerli olduğu halde burada bu yasalar niçin geçerli olmuyor? Başta mülkiye amiri sn kaymakam olmak üzere, belediye başkanı, emniyet müdürü, jandarma komutanı olmak üzere Söke trafiğine bir çare bulmaları gerekir. Yoksa Söke koca köylükten hiçbir zaman kurtulmayacaktır. Öte yandan, Sökenin dış ülkelerde kardeş şehirleri var. Bizden oraya gidenler oluyor. Hiç mi oranın trafik görgüsünü buraya transfer etmiyorlar? Dış ülkelere boş verelim. Çevremize bir bakalım. Sökenin trafiğinden başka karışık başka bir ilçe var mıdır? Bence yoktur. İnşallah yetkililer, Söke trafiğine kalıcı bir çare bulurlar” dedi.

İki arkadaş çaylarını yenilediler. Diğer arkadaşları gelmedikleri için haftaya buluşmak üzer oturuma kapattılar. Ve kendi bireysel mesellerine gidiler.

Önceki ve Sonraki Yazılar