BU YIL LOZAN’I DA UNUTTUK!...

Bu yıl üç-beş-onbeş-25 kişiyle bile kutlayamadık Lozan Andlaşması’nın yıldönümünü…

Unuttuk!..

Peki neyi unuttuk?..

Başka bir deyişle, 2011’in Türkiye koşullarında neyi unuttuğumuzu farkında mıyız?..

Lozan, [bu yıl unuttuğumuz gibi] tam bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş protokolü’nün imzalandığı gündür…

Ve anlam yüklü bu önemli gün bir MİLLİ BAYRAM olarak ilan edilmiş değildir!..

Amaç unutturmaktır!

Hedef, Lozan’ın unutulduğu günler varmak ve o noktadan yeni gündemler yaratmaktır…

Lozan’ın alternatifi Sevr’dir.

Sevr, Türkiye topraklarının parçalayan anlaşma; Lozan, o toprakların birleştirilmesinin anlaşmasıdır…

Ve bizler, bu yıl… Bu amaca hizmet ettik.

Güdülen hedefin gerçekleşmesine aracılık ettik: Lozan’ı unuttuk!..

Yaşamakta olduğumuz beldede her yıl ısrarla üç-beş-/onbeş-otuzbeş kişi ile bile olsa, kutlamayı gelenek haline getirmiştik Lozan Andlaşması’nın yıldönümünü…

Olmadı. Beceremedik!..

Atatürk anıtı bu yıl sessiz.

Tören alanı her zamankinden daha ıssız…

Saygı duruşu yok.

İstiklal [Bağımsızlık] Marşı yok.

Lozan mahzun.

Millet kendi halinde dizi seyredip, Ramazan’ı bekliyor…

Lozan kahramanları hapiste, Rauf Denktaş’ın kalbi teklemiş, hastanede ziyaretçilerini ağırlıyor…

Çünkü Türkiye ağır ve kararlı adımlarla Sevr Andlaşması’nın koşullarına doğru itelenmektedir.

Çünkü, daha birkaç gün önce, Bağımsızlık Savaşı omuz omuza vererek yaptığımız bir yöremiz “Özerklik” ilan etmiştir.

Çünkü, haber bültenlerinde Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin terör örgütünün İmralı mahkumu şefi ile müzakere ettiği yönünde haberler yayınlanmaktadır.

Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti, terörle mücadele yerine, terörle müzakere etme seçeneğini programına koymuştur.

Çünkü getirilmesi hedeflenen yeni Anayasa bütün bu yönelişleri “hukuki” düzenleme içine almakla görevlendirilmiştir…

Çünkü, Türkiye Devleti’nin egemenlik yetki, güç ve hakkı, Ankara’dan Brüksel’e taşınmak istenmektedir.

Türkiye böyle bir uçurama doğru iteklenirken, Lozan’ın küçük topluluklar arasında kutlanması ve hatta bu yıl olduğu gibi, bu mütevazı törenlerin dahi unutulur hale gelmesi kadar doğal bir gelişme olamaz…

Lozan, Türkiye Devleti’nin bütünlüğünün belgesidir.

Bu bütünlüğün ortadan kaldırılmasının gündeme taşındığı bir ortamda Lozan’ın kutlanması, “eşyanın tabiatına” aykırıdır!..

Türkiye insanı bu acı gerçekleri görmek ve yüzleşmek zorundadır.

Kafamızı kuma sokarak daha uzun süre bu topraklarda yaşayabilmemiz mümkün değildir.

Görmek, anlamak, öğrenmek, sindirmek ve bilincine varmak zorundayız.

Mustafa Kemal Atatürk’ün [bu noktada] yaptığı tespit çok önemlidir:

- Asıl önemli olan ve memleketi temelinden yıkan, halkını esir eden içerideki cephenin suskunluğudur…

Uluslararası bir antlaşma, Resmi Gazete’de yayınlandığı gün değil, halkın vicdanında derinlemesine yer elde ettiği gün yürürlüğe girer…

Ve bizler Lozan’ı unutmayıp, O’na sahip çıktığımız an, Lozan Antlaşması gerçek anlamda yürürlüğe girmiş olacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar