ABDULLAH ZİYA KABAK

ABDULLAH ZİYA KABAK

BÜYÜK MENDERES

 

 


Menderes Nehri, son yağmurlarda taşmaya başladı. Geçmişte yaşanan kuraklıklara hatırlayınca, sevinmemek elde değil. Su, hayat olduğu için, kıymetini bilmek zorundayız. Bu konu üzerinde bazı kurumlar, çaba gösterdiklerini yayın organlarında okuduk. Ne var ki sözler, gazete sayfalarında kalıyor. Kirlenme ve kirletmeler devam etmektedir.

Devlet, akarsular, göller, ormanlar benim diyor. Elbette devletindir. Ama korunmuyor. Her yıl sahil şeridindeki ormanlar, rant uğruna yakılırken, kalıcı bir önlem alınmıyor. Bir orman köylüsü olarak, bildiklerimi anlatmak istiyorum. Seksen öncesine kadar, ormanlarımızı at üzerinde ormancılarımız korurlardı. Köylüler de ormancılara yardımcı oluyorlardı. Hiçbir zaman etkilici yangınlar çıkmıyordu. Ne var ki teknolojinin doruğunda olmamıza rağmen, her yıl onlarca yangının çıktığını görüyoruz. Ama kabahatin kim de olduğunu bilmiyoruz.

Akarsularımıza gelince Menderes Nehri, Türkiye’nin sayılı nehirlerinden birisidir. Böyle olmasına rağmen, hiçbir zaman gereken duyarlığı gösterilmiyor. Son yağmurlar, menderes nehrini tamamen temizledi. Yetkili zatlar ve nehrin canlılığını bilen tüm yurttaşlar, korumasını da bilmelidirler. Devleti temsil eden yetkililer, menderes nehrini korusunlar. Menderes Nehri, geçtiği çevreye hayat verirken, Bafa Gölü'nü de can veriyor. Bafa Gölü'nün beslendiği tek kaynak, menderes nehridir. Menderes nehrini temiz bakarsak, Bafa gölü de temiz ve var olduğu gün gibi taze kalır.

Önceki ve Sonraki Yazılar