ÇEVRESEVER

 

 

Neptünyumun öyküsü…. 93 Atom Numaralı Neptünyum radyoaktif bir element ve uranyum pillerinin üretiminde kullanılıyor. 1940’ta Kaliforniya Üniversitesi profesörlerinden Amerikalı McMillan ve Abelson tarafından keşfedilen bu radyoaktif element ile son yıllarda enerji üretiminde üst düzeyde yararlanılıyor. Üstelik de alternatifleri içinde en ucuza mal edilen bir tanesi.

Peki, bilin bakalım bu Neptünyum dünyada en çok nerede bulunuyor?

- Türkiye’de.

  Tahmin edilen rezerv ne kadar?

- 127.000 Ton.

 Sonra hangi ülke geliyor?

-Bulgaristan.

Onun rezervi ne kadar?

-2.500 Ton.

Peki sahip olduğumuz Neptünyum'un değeri ne kadar?  Çok şaşıracaksınız.

-9 Trilyon Dolar

Türkiye’nin, iç borç miktarı?

- 85 milyar Dolar.

Dış Borcu

-125 milyar Dolar.

Toplam

-220 milyar Dolar.

Elimizdeki Neptünyum'un değerini tekrar ediyorum.

- 9 TRILYON Dolar, yani toplam borcumuzun 40 kat fazlası.

Önce Bor, sonra Toryum, şimdi de Neptünyum.

Peki, kim isletecek bu madenleri

- ???????????

Elektronik postayla aldığım bu iletiyi sizlerle paylaşmak istedim.

Bu öykü farkında olmadığımız zenginliğimizin ipuçlarını veriyor. Doğa, tarih, insan kaynakları, genç nüfus… Say saya bildiğin kadar. Nimet-külfet dengesinin sağlandığı zaman ülkemizde yoksulluğun ne denli kolay yok edileceğini kavrayamamış olmak ne kadar üzücü.

Bu farkındalık bizi ekonomik darboğazdan kurtardığı gibi, çocuklarımızdan ödünç aldığımız çevreyi de korur duruma getirecektir.

Her şeye karşın, kendi ülkesinin insanlarına değer veren ya da bilinçli insanların tepkileriyle baş edemeyen ülke yönetimlerinin , yenilerini açmama ve eskilerini kapatma kararı aldıkları nükleer  santrallerini geri kalmış ülkelere pazarlamaya çalıştıkları günümüzde; ülkemde “nükleer santrallerinin”  açılmasına karşıyım. Çernobil’in yaydığı acılar ülkemin kuzeyini kuşatmışken. Geçmişte aynı anlayışa sahip yöneticiler;  radyasyonun  tepemize yağdığı yıllarda “birazcık radyasyon insana yararlıdır” diye bizimle dalga geçerken, günümüz yetkililerinin de bu tür santrallere karşı duruşu kırmak için yaptıkları, “ Son yıllarda artan kanser olaylarının baş sorumlusu sigaradır.”türünden söylemlere karşın ülkemin geleceğini tehlikeye atmaktan çekinmeyenlere karşı çıkmak her yurtseverin, insan severin ve çevre severin  görevi olmalıdır bence. (Kazım Koyuncu kardeşimi de sevgiyle anıyorum; yeri gelmişken)

Her toplum hak ettiği şekilde yaşar, her birey de öyle… Esen kalınız…

Önceki ve Sonraki Yazılar