Çocukların hayal dünyasına gelin

 

 

Bütün çocukların ön adı ilkyaz olsun. Tertemiz bir dünyaya yeşeren. Öyle çıkarsız ve umarsız açan. Dost, sevecen, kardeş, birbirini kıskanmadan açan binlerce çicek gibi. Yanyana, binlerce renk, NAZIM ustanın dediği gibi "bir orman gibi kardeşcesine". 

İlkyaz gibisi var mı? Orta halli bir güneş, rengarenk çiçeklerle bezenmiş doğa. 

Şükürden öte bir yaşama sevinci ve hüzünleri, yanlızlıkları, savaşları unutturan evet kısmen de olsa unutturan bir ilkyaz çoşkusu. Ve çocuksu düşleri çoğaltan. 

Açıp bakabilseniz bütün çocukların hayal dünyası on üzerinden yıldızlı ondur. Savaşsız ve sömürüsüz. Ama yönetenler hayal dünyasına bakmaz. Varsa matematik, fizik...  Sanırım ARAGON'un dizeleri "dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey". 

ABEHRAMOGLU ise "bütün insanları dostun bil kardeşin bil kızım" diyor bir dörtlüğünde. Evet açın çocukların hayal dünyalarını. Bakın, SIDIKA İLKÖGRETİM OKULU 8. sınıf öğrencileri BU ÇARŞAMBA AKŞAMI SAAT 20'DE Recep Yazıcıoğlu kültür merkezinde ŞİİR DİNLETİSİ İLE KENDİ HAYAL DÜNYALARINI BİR SAATLİK İÇİN AÇACAKLAR. KAÇIRMAYIN. 

Çoşkularını, hüzünlerini, dostluklarını... Ne diyorduk, 

İlk yaz gibisi var mı. 

Ve biraz da asilik tabi. Başkaldırının geçmişten geleceğe uzanan o dayanılmaz çekiciliği. Suskun, susturulan bir toplum yerine, kanınızın kaynadığı, çaylar, irmaklar, nehirler olup taşmaya ve denizlere ulaşmaya çalıştığı dönemler. 

Küçücük bir kıvılcımda bile parlayan bir ateş göğsünüzde cebelleşen. Hani ana rahmine düşen bir çocuğun uyumak yerine bir an önce çıkmak için çaba harcayışı gibi. 

Her zaman yeni bir dünya kurma isteği olmalı insanın içinde. Her zaman daha iyiye güzele. Herkesi kucaklamalı insan oğul İyiyi, kötüyü, güzeli, çirkini. 

Yalnızlığı kucaklamalı. 

Sevinçleri. 

Hatta terkedip gidenleri bile kucaklamalı, yarı yoldan dönenleri. Yüreği dayanamayıp düşenleri, düşmeyenleri. 

Durup duruken yetişmiyor ki sezarlar. Onları büyütüp, besleyen bizler değil miyiz. Önce gözümüzde büyütüyoruz, sonra yüreğimizde. Dönüp baktığımızda ise biz bile korkuyoruz güçlerinden. 

Durup duruken yetişmiyor ki sezarlar, dalkavuklar. kraldan çok kralcı kesilenler. Ama onlarıda kucaklamalı. 

Elinizde tuttuğunuz gücü bir başkasını boyun eğmeye zorlamak için kullandığınızda ne oluyor adınız. İlkyaz mı zemheri mi. 

Ya da tercihinizi güçlüden yana kullandığınızda yüreğinizin atışları mı değişiyor. Kalıcı olan dostluklar mı yoksa güce tapınma mı. 

Gücün anlamı ne? Yada dostluğun. Güçle dostluk birarada durur mu? 

Dostluğun sözlük anlamına baktım."sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi görüşülen kimse, düşman karşıtı" 

En son hangi dostunuzun arkasında durdunuz. Güce boyun eğmeden. En son hangi ben duygunuzu yenerek biz diyebildiniz. Bizi yaratan değerleri yücelttiniz. 

Herkesi aynı sıcaklıkla kucaklamalı oğul. 

Yanlış yapanı da yapmayanı da. Yanlış ta yapsa arkadaşının arkasında durmal. İnsan olmak öyle yabana atılacak bir duruş değil. Her koşulda ayakta durmalı. Direnmeli. Çözülmeden, çözdürülmeden. İpin ucu da gözükse ufukta değerleri için susmamalı. 

Oğul, insan herkesi kucaklamalı. 

Herkesi kucaklamak mümkün mü? 

Şiirlerle bir umut var. Şiirlerle belki

Önceki ve Sonraki Yazılar