"CUMHURİYETİ KURAN TÜRKİYE HALKINI" TEKRAR BİRLEŞTİRME GÖREVİ...

Kendine özgü bir “Egeli” kültürü var mıdır?
Vardır.
Peki ya Orta Anadolu, Trakya, Karadeniz, Doğu ve Akdeniz kültürü?..
Vardır.
Sözünü ettiğimiz bölgelerimizin yemekleri de farklıdır, halkın konuştuğu şive farklıdır, türküler farklıdır… Farklıdır!
Hatta bırakınız bu koca koca bölge coğrafyalarını. Daha da yakından ve “ayrıştırıcı” bir amaçla baktığınız zaman iki komşu kent arasında dahi bir takım sosyolojik ve kültürel farklılıkların ayrımına varabilirsiniz.
Peki, ne diye bu saydığımız tüm yöreler ayrı ayrı devletler kurmuyorlar?..
Toprak talebinde bulunmuyorlar?
Sıra oraya da gelecek mi, diyorsunuz?..
İşte mesele buradadır… Kurgulanan dış kaynaklı siyasetler işte bu hassas noktayı hedeflemekte ve kendi kişisel çıkarlarına alet etmektedir. 
Gelinen bu noktada amaç önemlidir…
Siz bir bütünü parçalamak mı istiyorsunuz?..
O zaman, o bütünün içindeki farklılıkların altını çizer, öne çıkarır, gündemde tutarsınız.
Siz bir devleti parçalayıp, yok etmek mi istiyorsunuz?..
“İnsan hakları” sloganını vitrinize yerleştirir, insanların ayrıştırıcı özelliklerini bir tarafa istif eder, ayrıştırır, biriktirirsiniz…
Sonra bu biriktirdiğiniz sözde niteliksel farklılıkları keskinleştirmek için politikalar oluşturur, stratejiler belirlersiniz.
Ama niyetiniz bunun tam tersi yönde ulusal birliği sağlamak [ve güçlendirmek] ise, kültürel farklılıkları kaynaştıran, ortak özellikleri öne çıkartan ve toplum içinde yaşayan tüm insanları ortak bir kültür paydasında bir araya getirerek, birleştiren bir yol izlersiniz.
Kurtuluş Savaşımızın stratejisi bizler için sonsuz bir tecrübe kaynağıdır.
Sözünü ettiğimiz tecrübe birikimi, tam bağımsızlık yönünde yürütülecek olan mücadelenin [adeta] laboratuarıdır.
Mustafa Kemal Atatürk, halkı bölen ve ayrıştıran bir politika izlemiş olsaydı, yıpranmış, yoksul ve harpten çıkmış bir halkı topyekûn “milli” kurtuluş savaşı vermeye yönlendiremezdi.
Etnik kimlikler, aidiyetler, dinsel bölünmeler adı altındaki parçalayıcı öğelerin altını kaşısaydı, halkı bir araya getiremezdi. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkını bir millet olarak birleştiremezdi...
Emperyalizme karşı yürütülecek mücadele, halkı ayrıştırarak değil, birleştirerek verilebilir…
Halkın ayrıştırılması siyaseti, emperyalizmin ve onların işbirlikçilerinin siyasetidir.
Bu politika, onlar için ne kadar tutarlı ve doğru ise, bizler için de o ölçüde tutarsız ve yanlıştır…
Bizi [ancak] birleşmek kurtarır.
Bölmek ise, [geri dönüşsüz] felakete götürür.
Meselenin aslı ve esası en yalın şekli ile budur.

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar