EĞİTİM, “ÖĞRENME” KAVRAMI İÇİNE HAPSEDİLEMEZ

 

Düşünürler, eğitimi üç “sütun” biçiminde tasnif ediyorlar:

1- Tanımayı öğrenmek

2- Yapmayı öğrenmek

3- Birlikte yaşamayı

    öğrenmek

4.- Var olmayı

     öğrenmek…

 

Peki bizler, bu eğitim merdiveninin hangi basamağındayız?..

Bizce her bireyin bu sorunun yanıtını kendi kişiliği içinde sorgulaması gerekir.

Tanımayı öğrenmek için, kişinin geniş bir genel kültür çerçevesinde belirli konularda da derinleşmesi onun çevreyi, insanları, olayları, sanatı ve siyaseti “tanıma” kriterini artırır…

Yapmayı öğrenmek ise, teorik eğitimle iş arasındaki köprüyü oluşturmakla mümkün.

Birlikte yaşamayı öğrenmek, toplum içindeki sorumluluklarını üstlenmek ve ahlaki değer yargılarını sindirmek ve “kendi”ne mal etmekle eş anlamlıdır.

Var olmayı öğrenmeye gelince… İşte bu iş, eğitimin en üst basamağında yer alan gerçekten tırmanılması en güç merdiven…

Ya da kültür katı.

Veya insan olma ölçüsü…

İnsan yavrusu anasının rahmine düştüğü andan itibaren dünyada bir cisim olarak varlığını başlatıyor.

Bu doğum öncesi yaratığa hukuk, cenin adını takmış.

Sonra vakti kerahet geliyor ve bebek ilk çığlığını dünyaya iletiyor…

Sonra büyüyor, eğitiliyor, gelişiyor, serpiliyor ve “insan olma” imkanı ile yüz yüze geliyor.

Ve eğer bu imkanı doğru/dürüst, bilinçli ve erdemli bir biçimde sürdürebiliyorsa, bu “imkan”ı kullanarak var/olabiliyor!..

Var olmak, ciddi, yoğun, kapsamlı bir emek işidir.

Gerçeğe saygıyı en üst değer olarak kabullenip, aydınlık düşünceyi yaşamının içine sokarak kendini var etme uğraşını bir yaşama tarzı olarak belirlemektir.

Farkındalığa ulaşarak onu aşan bir düşünce yüksekliği ve bu yüksekliği hayatın pusulası halene getirebilmektir.

Kişinin günlük yadsınamaz kaygıları vardır.

Ancak, bu günlük kaygıları bir kenarda tutarak, yaşanan zamanın üstüne çıkarak düşünmek, bireyin bilinçliliği ile onun etrafındaki boşluk arasındaki ilişkiyi düşünebilmektir farkındalık…

Ve farkındalık var olmanın rehberidir.

İşte gerçek anlamda eğitim, içgüdülerinin egemen olduğu derme çatma bir bireyden, aklın aydınlattığı bir yolda yürüme mücadelesi veren yetkin bireye ulaşmanın bilgi, bilinç ve pratiğini edinme sürecidir.

Eğitimin ulusal yönünü ise, toplumsal sorumluluklarını idrak etmiş olan yetkin bir bireyin yurttaş olma süreci olarak tanımlayabiliriz.

Evet, görüldüğü gibi eğitim, emek isteyen, güç gerektiren, azim ve sebatla üzerine titrenen nitelikli bir çalışmanın ürünüdür.

Çalışmak, çalışmak, çalışmak… Ve adam olmak!

Sözde değil, özde insan olmak, zor zanaat, güç bir iş ama lezzetli bir uğraş…

Önceki ve Sonraki Yazılar