GERÇEKLERDEN YARARLANMASINI BİLMEK GEREKİR

Havalarda uçuşan hakaretler, tehditler gerilerde kaldı.
Çünkü “hafızayı beşer, nisyan ile maluldür…”
Ortaya gerçekler çıktı; salt, reel, çıplak gerçekler.
Görebildiğimiz kadarı bunları aşağıdaki satırlara sıralıyoruz:
1.-    İktidar partisi kan kaybetmektedir. Hatta, kanamalı bir “hasta” durumundadır.
Ancak iktidar partisindeki bu “acil vaka” konumu, muhalefet partilerinin eseri değildir…
Koşullar bu kadar uygunken, şartlar iktidar partisini yiyip/bitirirken Bu çöküşte muhalefet partilerinin rolü hemen hemen hiç yoktur.
2.-    CHP için sonuçlar, çok daha anlamlıdır.
Ana muhalefet partisi, iktidarın çöküş süreci içinde olduğu bir zaman aralığında oyunu [yanı halk desteğini] arkasına alamamıştır.
Emekli maaşları ve benzeri konusundaki bol kepçe vaatlere rağmen bu destek sağlanamamıştır.
Bu gelişmeME durumu ise, CHP içindeki dinamiklerin daha bir irileşmesine [ve sivrilmesine] neden olacaktır. Umudumuz, bu iç-aile-kavgasının sonunda, CHP’nin yeniden “Cumhuriyetin Kurucu Partisi”olma kimliğine kavuşmasıdır.
3.-    MHP’nin tırmanışı ise, iktidarın çöküş katsayısı oranında olmamıştır. Belki oy oranlarındaki artış, bugünkü yönetici kadro için yönetimlerini sürdürmelerini sağlayacak bir değerdir. Ama, gelişmenin içeriğinde keyfiyet [nitelik] eksiktir. 
4.-    Seçimin flaş partisi BDP’deki sıçrama ise, üstünde ciddiyetle durulması gereken bir gelişmedir.
BDP içinde partinin vitrinine henüz ulaşmamış temel çelişkiler vardır. Şimdi… Alınan oy sonucunda bu çelişkiler önce vitrine tırmanacak ve sonra da parti yönetiminin gündemini zorlayacaktır.
Bir yanda barış tabelası, diğer yanda ise, Kandil ve Öcalan arasında mekik dokuyan şiddet yanlıları arasındaki çatışma, parti yönetiminde yer alan egemenlik mücadelesinin canlı dinamiklerini oluşturacaktır.
Bu kavganın sonucu, ülkenin bölünmez bütünlüğü için, Orta-Doğu’daki Amerikan çıkarları için, ülkenin gerçek bir demokrasi platformuna ulaşma yönünde atılabilecek adımlar için temel unsurlar içermektedir.
BDP, Amerika’nın bir ileri karakolu mu olacaktır?
Yoksa ülkenin bölgeleri arasında yıllardır biriken ekonomik ve sosyal dengesizliğin giderilmesi yönünde etkili bir ilaç mı olacaktır?
Bekleyip, göreceğiz…
Demirtaş’ın sözünü ettiği “emanet oylar” da bu önemli sonucu meraklı gözlerle izleyecektir; bu kesin.
5.-    Gelelim Vatan Partisi’ne…
Partinin yönetici kadroları ortaya çıkan bu sonuçları doğru değerlendirirse, gelecekte ülke kazanacaktır.
Aksi yönde ısrarcı olurlarsa, geldikleri bu noktadan ilerilere doğru adım atmak, süre-gelen hayalciliğin devamı olacaktır.
Mesele, ortaya çıkan gerçeklerden yararlanmayı bilmektir.
Hayırlı olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar