HER SEÇİMDEN SONRA

Her seçimin sonunda anlatılan öykü bu kez bira daha farklı hale geldi.
“Bir inek, bir beygir, bir eşek, dağılıp insanların ne yaptıklarını öğrenmeye ve beş yıl sonra buluşmaya karar verdiler. Her biri başka yöne yola çıktılar. Beş yıl sonra buluşma yerine önce inek ile beygir geldi. İkisi de perişan bir halde, zayıflamış, dişleri dökülmüş, kamburları çıkmış, adeta çökmüşlerdi.  Islık çala çala, taşlara tekme ata ata gelen eşek, dostlarının meraklı sorularını 'Bir memlekete vardım, birisi bağırdıkça insanlar onu alkışlıyordu. Ben de yüksekçe bir yere çıkıp bağırdım.
''Sonra?..
''Sonra beni başkan seçtiler...''Yani sen başkan mı oldun?..''Evet... Bir şey yapmama gerek kalmıyordu, ben bağırdıkça onlar 'Memleket seninle gurur duyuyor' diye alkışladılar. Yiyecek birçok şey vardı. Ben ise yedim içtim ve bağırdım, yedim içtim ve bağırdım...''Pekiii ... Senin eşek olduğunu anlamadılar mı?...
'Eşek yanıtladı: 'Yarısı anladı ama diğer yarısına bir türlü anlatamadılar...’diye biten öyküden beş yıl sonra inekle eşek çayırda karşılaştılar:
  Beygir ağır baskılara dayanamayıp ölmüştü. Bu kez eşeğin yüzü gözü morluk içinde, sekerek geliyordu. İneğin gözleri iyice görmez olmuştu, eşek yanına gelince yüzünün morluklarını ve perişan halini fark etti. Ne o eşek efendi, “vatan-millet-Sakarya” bu kez geri mi tepti? Eşek; “Sorma kardeş, hani milletin anlayan kısmı var ya, anlamayanların öbür yarısının yarısını uykudan uyandırdı. Beni bu hale getirdiler… Canımı zor kurtardım.”

Önceki ve Sonraki Yazılar