E. TURGUT TEKİN

E. TURGUT TEKİN

Hümeyra Sultan’ın Güney Ege Turizmine unutulmaz katkıları 2

 

Söke’yi Tanıtma ve

Eski Harabeleri Koruma Cemiyeti’nin Başkanı Hümeyra Sultan’ın

Güney Ege Turizmine unutulmaz katkıları

* Önceki sayıdan devam

Dünya uygarlığının yapılanmasında önemli ve temel etkenleri bulunan eski dünyanın Hint, İran ve Yunan milletlerinin gerçek ve doğal özellikler taşıyan kahramanlık anlatıları, söz konusu mitlerin daha hayatlarının başladığı ilk çağlarda yada tarih öncesi dönemlerde tarih sahnesinde yer almış haklarının geniş hayal güçleriyle oluşturdukları kültür birikimleri içerisinde yer alan bu mitolojik değerlerden doğmuş ve biçimlenmiş yapıtlar, insanların inceleme, araştırma, görme arzularını hep kamçılamıştır. Bu aşamalı olarak gerçekleşen olaylar tarihi gelişmelerle iç içe girmiştir. İlk zamanlar dilden dile aktarılarak son kuşaklara ulaştırılan Şehname, İlyada ve Odessa gibi ölümsüz şaheserler ortaya çıkmıştır. İlyada ve Odessa’nın yaratıcısı olan Homer, İzmirli’dir. Yani Batı Anadolulu’dur. Yunan mitolojisinin kültürel kalıntılarına en çok Batı Anadolu’da rastlamaktayız.

Mitolojide ideal gelişmeler ve metafizik olayının kahramanları, arzularına ve ideal dünyalarına gerçek hayatta erişmeyi imkansız olarak algıladıklarından hayal gücünün de yardımıyla gerçek dünya dışında olağanüstü özellikler gibi metafizik konularını ve ideallerini fizik ötesi dünyada tasavvuf ederler. Bu olağanüstü arzuları gerçekleştirmek içinde Simorg, Suruş, cinler, büyü, büyücülük gibi fizik ötesi evrenin araçlarını kullanıp onlardan yardım alırlar. Hayal dünyalarındaki serüvenleri gerçeklerle ilişkilendirip erişilmesi çok daha kolay ve sıkıntısız hayal dünyasında arzularına ulaşır, orada ütopik, gizemli kentler kurarlar. Tarih gerçek olayların yaşandığı bir alan iken; Mitolojide, bir milletin gerçekleşmemiş milli arzularına, mutlaka gerçekleşmesi arzulanan ideallerine yer verilir. Bu açıdan, mitoloji gerçek dünyanın kendilerini mutlu edemediği, ideallerine eriştiremediği durumlarda insanların kaybettikleri hayallerinde aradıkları anlatımlara yer verilir. Simgeler ve sembollerin mitlerin dili olduğunu biliyoruz. Simgelerin arkasındaki gerçekler ve sembollerin dilleri ve anlamları iyi anlaşıldığında mitlerinde etkin bir biçimde kavranacağı göz ardı edilemez. Bu nedenle bazı mitoloji uzmanlarınca simge bilim mitolojinin temel gereksinimlerinden biri olarak kabul edilir. Bir bakıma simgeler, bir takım şifreleri de barındıran semboller oluşum aşamasındaki evrenin manzarasını, aşamalarını gösteren etkenlerdir. Mitik bir kısım öğelerde semboller ve şifreler birbirinden ayrılmayacak derecede iç içedir.

Bir başka açıdan mitoloji: ”Bir milletin yada bir toplumun ilk ve manevi tarihidir. ”Bu yüzdende toplumun ya da milletin diliyle uyum içindedir. Bu kuramdan da dil ve mitoloji birlikte ortak bir işleve sahip olarak edebi metinler çerçevesinde çok uzak geçmişlere ait gerçekleri ve o gerçekler etrafında oluşturulmuş mitolojik değerleri sonraki kuşaklara aktarır. Mitolojik anlatımlarda kullanıla dilde sembol alabildiğinde gizemlidir.

Batı Anadolu’da, Yunan Mitolojisi ile ilgili olarak birçok anlatı vardır. Bunların başında İlyada ve Odessa gelir. Yunanlılar, Anadolu’da tanrıları için anıtsal tapınaklar yapmışlardır. Edebiyata ve eğitime dayalı olarak dev tiyatrolar kurmuşlardır. Bu tiyatrolarda oynaması için halkı eğiten yine tiyatro eserleri yazmış ve oynamışlardır. Tanrılarına ait dev heykeller yapmışlardır. Hayallerine periler, satirler, satiroslar, dev yaratıklar, gorgonlar gibi olağanüstü canlılar yaratmışlardır. Bunları yaptıkları tapınakların veya başka yapıtların sütunlarında, arşitravlarında,benzeyerek ölümsüzleştirmişleridir. Bütün bu betimler ve antik miras kültürleri bize onlar hakkında bilgi vermektedir. Batılılar Rönesans ve Reform’dan sonra gözlerini bu antik kültür varlıklarına çevirip, doğa filozoflarını, bilim adamlarını, mimarlarını, heykeltıraşlarını inceleyerek bugünkü batı uygarlığını yeniden yarattılar. Bu müsbet bilimin ilerlemesinde, güçlenmesinde Batı Anadolu Antik Kültür Mirası’nın etkileri çoktur. Efes, Milet, Didim gibi antik kültür varlıklarının kalbinde bulunan Söke, elbette ki bu potansiyel kaynakları tanıtmak zorundaydı. Hümeyra Sultan gibi eğitimli, yabancı dil bilen, padişah ailesinden gelen, dış dünyayı çok iyi bilen bir hanım için böyle bir tanıtım gerekliydi. Bu İon Kültürleri’nin tanıtımında, bu yörenin turizme açılmasında, Hümeyra Hanım’ın tarihe geçecek kadar çok önemli katkı ve çabaları vardır. Ben ömrünün son günlerini yaşadığı bir anda bu hanımı tanımaktan çok mutlu oldum. Ölmeden bir gün önce kendisiyle konuşan gazeteciyim. Elbette onu anlatmak öykülemek görevi bana düşecekti. Bende onu yazarak, anlattım ve anlatmaya da devam etmekten onurluyum.

DEVAM EDECEK…

Önceki ve Sonraki Yazılar