İnsanlaşma evrimi ve terör

 

Altı aydır gözlerimiz yollarda bekliyoruz. Alçak basınç yüksek basınç derken yağmur hangi basıncın etkisiyle yağacak. Kulaklarımız haber kanallarının hava durumlarında. Kuraklığın yok edici etkisi yetmiyorcasına ETNİK TERÖR YİNE GÜNDEMİN BAŞ SIRALARINA OTURDU.

Gördükçe insanın yüreği sızlıyor. Eşlerin çocukların anaların haykırışları. Ateş düştüğü yeri en çok yakıyor. Bırakın yakmayı kasıp kavuruyor. Ağustos sıcakları ne ki. Her ölümde görüyoruz ki dünyanın en vahşı yaratığı insan. Ehilleştirelememiş. Evrimini tamamlayamamış, yakıyor, kırıyor öldürüyor. Çoluk çocuk demeden. Yaşlı, kadın, genç demeden. Dünyanın her ne tarafına bakarsanız savaş ve ölüm görüyorsunuz.

Etnik savaşlar, dinsel savaşlar.

Terör her nereden ve kimden gelirse gelsin kabul edilebilinir bir olgu değil. Terörle ulaşılmış hiçbir insanlık değeri yok. Ulaşılmış bir sonuçta yok. Terör sadece insanlığa kan ve gözyaşı sunmuş, halklar arası nefreti çoğaltmış ve halklara yıkım getirmiştir. Bu nedenlerle simetrik olsun asimetrik olsun, terör olsun, çatışma olsun, insan kıyımına yönelik her türlü saldırıyı şiddetle ve nefretle kınamak gerek. Karşı durmak gerek. Ve her şeye rağmen barışı çoğaltmanın yollarını, yöntemlerini aramak gerek.

O hep dilimizden düşürmediğimiz demokrasi ANCAK, şiddetin olmadığı yerde yeşerecek ve çoğalacaktır. Şiddet ve gericilik ve faşizm/demokrasinin en büyük düşmanıdır. Çağdaşlaşmanın olmadığı toplumlarda, aklın egemenliğinin yaratılmadığı toplumlarda, insanlık evriminin gerçekleşmediği toplumlarda demokrasi her zaman lafta kalacak ve korku egemenliği devam edecektir.

Her ne adına olursa olsun terör, şiddeti arttıracak ve sonuçta militarizm etkisi çoğalacaktır. Militarizm baskısı demokrasinin rafa kalkmasına ve kaosun egemen olmasına neden olacaktır.

Etnik ya da dinsel terörün varmak istediği nokta halklar arasında düşmanlığı körükleyip nihayetinide bir iç savaş ya da çatışma ortamı yaratarak emperyalizmin etkisini arttırmak ise bu sonuç hiç kimsenin yararına olmayacaktır. Olmayacağı zaten açıktır. O halde halkların önderliğini yapan kişi ya da kişilerin bir daha yeniden oturup düşünmeleri gerekmez mi? Küresel sermayenin egemenliğinde ve küreselleşme adı altında gelişmekte olan ülkeler ya da az gelişmiş ülkelerin artı değerlerinin veya daha açık bir söylem ile emeklerinin sömürülmesi için böl yönet taktiği uygulayan emperyalizmin etnik ve dinsel terörden beslendiğini ve beslediğini ne zaman anlayacağız. Daha ne kadar insan ölecek. 13 tane, 13 bin tane 13 milyon tane mi?

Ülkemizin var olan ve henüz daha var edilmeyen yer altı ve yerüstü zenginliklerini halka eşit bir biçimde paylaşma mücadelesi yapılması gerekirken, emperyalizm ve sömürü karşısında, özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini çoğaltmak gerekirken, insan hak ve özgürlüklerine ,aklın ve bilimin egemenliğine dayalı bir demokrasi mücadelesini her kesim için yapmak gerekirken, toplumların yıkımı olan teröre ne zaman dur diyeceğiz. Emperyalizmin maşası olmak yerine, dünyanın heryanında etnik kökene, dile, dine, mezhebe, ırka bakılmaksızın tüm halklarla insanca ve kardeşce yaşama mücadelesine ne zaman katkı sunacağız. Acaba insan olma evrimimizi ne zaman tamamlayacağız.

Düzeltme : 1O Ekim 2007 tarihli yazımızda, Hrant Dink için "'Türk vatandaşıdır' şeklindeki cümlemizi “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşıdıır” şeklinde düzeltir özür dileriz.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar