E. TURGUT TEKİN

E. TURGUT TEKİN

Köprü dizisi ile ilgili yazdıklarım Ankara'yı salladı

 

Dünkü sayıdan devam

 

Artık ne ağa kalmış, ne de maraba. Ben, kendi köyümden örnek vereceğim. Ardahan'ın Posof İlçesi'nin Sarıdarı Köyü'nden. Ben ortaokula giderken, köyde 85 hane, 700'ün üstünde nüfus vardı. Köy, Gürcistan sınırında, Posof Çayı Vadisi'nde, rakımı düşük, sulak arazili, bağı bahçesi olan bir köydü.

 

Burada ne PKK ve ne de ağa baskısı yoktu. Bugün bu köyde 5 hane kalmıştır. Seksen hane nereye gitti?

 

Bir acı gerçeği burada anlatacağım. 1960'lı yıllarda Almanya işçi almaya başlayınca, bizim köyden önce askerliğini yapmış, toprağı az olan gençler yazılıp, gittiler. Bir veya iki yıl sonra izine gelenler, yanlarında teyp, radyo, filitreli sigara, başlarında fötr şapka, ceplerinde deste deste markla geldiler. Eşlerine, çocuklarına, köylülerin hayatta görmediği giysiler, ayakkabılar getirdiler. Arpa ile çavdar buğdayını birbirine karıştırıp, kara düzen su değirmenlerinde öğütüp un yapan, ekmeğini bu unla pişiren insanlar, un fabrikalarından has un almaya, beyaz ekmek yemeye başladılar. Bunların hayatlarındaki değişimi gören komşuları, köylüleri İş ve İşçi Bulma Kurumu Şubeleri'ne koşup, yurtdışına gitmek için yazıldılar. Üçüncü yıl izine gelenler, artık Mercedes'le, Ford'la, Volvo'yla gelmeye başlayınca, buna ne ağalar, ne de beyler dayanamadılar. Herkes bir yolunu bulup gitti. Bunların kazandıkları dövizler, kendi bölgelerinde devlet garantisiyle yatırımlara dönüşmedi. İzmit, Bursa, İnegöl, Körfez kıyıları, Gebze, Kartal, Sultanbeyli ve İstanbul'da kaçak arsalar üzerinde yapılmış apartmanlara yatırıldı. Birbirine inat hemen hemen Posoflular'ın çoğunun bu kentlerde 5 veya 6 katlı bir binası vardı. Marmara depremi çoğunu yıktı veya oturulmaz hãle getirdi. Yıkılmayanları da kiracılar işgal etti. Kiralarını ödemediler. Bu darbeden sonra da çalıştıkları ülke vatandaşlığına geçerek, o ülkede yer alıp yerleşmeye başladılar.

 

Bu durum, sadece benim köyümde mi oldu? Hayır, öğretmenlik yaptığım köyleri sayayım. Bakın görün, onlarda da öyle oldu. Stajer öğretmen olarak göreve başladığım Tunceli İli merkez Aktuluk Köyü ve beş mezrası aynı durumdan boşaldı. Tunceli'nin köyleri boşalınca PKK terör örgütü bu boşluktan ve coğrafi yapıdan yararlanarak, buralarda üstlendi. Ormancılık özellikle palut ağaçlarının çok olması, toplu yerleşim alanları yerine mezra ve yygın bir yerleşim, özellikle sahipsiz keçi üretimi ve boş evler terör örgütünün beslenmesine, barınmasına, saklanmasına lojistik destek oldu. Koskoca bir ilin 2000 Genel Nüfus Sayımı'nda genel nüfusu 93 bine indi. Tunceli İli'nin yüzölçümü 7.774 km2'dir. 7 ilçesi, 10 beldesi, 371 köyü vardır. Bakın bu köylerin en az % 60'ı boşalmıştır. Bu ne terör ne de ağa baskısı ile olmamıştır. Boşalmasının başlıca etkeni toprakların tarıma elverişli olmaması, bir de yurt dışına ve içine göçtür. Öğretmenliğimin ikinci köyü Erzincan İli, Çayırlı İlçesi, Akyurt Köyü'dür. Bu köyde göreve başladığımda, köyde sadece yaşlılarla, çocuklar vardı. Eli iş tutan herkes, yurtdışına çalışmaya gitmişti. İzine geldiklerinde, bana karton karton sigara, şişe şişe viski armağan olarak getirirlerdi. Lojman sigaralar ve viskilerle dolardı. Tanrıma şükrolsun, ne sigaraları, ne de viskileri içmedim. Köye ziyaretime gelen arkadaşlarıma, müfettişlere, ilköğretim müdürüne, jandarma komutanına, kaymakama verirdim. Erzincan'ın kırsal kesimi ve merkezinin birçoğu, hem yurtdışına, hem de yurtiçine göçtüler. Göç nedeni deprem ve iklimdi. Ağa ve terör baskısı değil. Bakın 11.900 km2'lik Erzincan İli'nin, 2000 Genel Nüfus Sayımı'nda, ancak 316 bin genel nüfusu vardı.

 

                        * Devam edecek

 

Önceki ve Sonraki Yazılar