KÜRT DEĞİL, ERMENİ…

İşin uzmanları, "pkk kürt görünümlü bir ermeni hareketidir." diyorlar. Uzmanları desteklercesine, terör örgütü pkk/kck'nın elebaşı murat karayılan'ın kullandığı telefonların ermenistan dışişleri bakanlığının telekomünikasyon merkezine bağlı olduğu ortaya çıkıyor.

pkk'ya ermenistan'ın bu desteği! de gösteriyor herşeyi.

Azerbaycan'da yayın yapan "Bakü Haber" adlı internet sitesinde, "Tahir Tağıyev" imzasıyla neşredilen "Askeri İstihbarat, ermenistan-pkk Anlaşmasına İlişkin Şok Deliller Buldu" başlıklı bir haberde çok çarpıcı bilgilere yer verildi. 

Haberde; pkk'’ya rum-yunan desteği de gözler önünde. pkk'’ya ve ermeni terör örgütü asala'’ya kucak açan rumlar da, yunanlılar gibi Türkiye’yi savaşarak yenemeyeceklerini anlayınca, teröristleri besleyerek ve ellerine silah vererek onları Türkiye’nin üzerine saldırtmak için ellerindeki her türlü imkanı kullanmaya başlamış.
Gelelim yine ermeni pkk'ya!
Terör örgütü pkk, 21-28 nisan 1980 tarihini "kızıl hafta" olarak ilan etmiş ve 24 nisan tarihini sözde ermenilerin katledilme günü olarak anıyor ve toplantılar yapıyor.
Operasyonlarda canlı ele geçirilen teröristlerin açıklamalarından ve özellikle de yunan ve ermeni uyruklu olmalarından da görüyoruz ki, örgüt ermeni tandanslı.

pkk'nin Kürt görünümlü bir ermeni hareketi olduğunu dünya-alem belgelerle söylüyor. Militanlarının 1/3'ünden fazlası ermeni oluğu belgeli. Öldürülen pkk teröristlerinin sünnetsiz oldukları görülüyor. Üst düzey yöneticilerinin büyük çoğunluğu ermeni olduklarını gizlemiyorlar. Eli kanlı örgütü kuran, çocuk katili abdullah öcalan da hem anasından hem babasından ermeni olduğunu gizlemiyor. 

Büyük ermenistan hayaliyle yaşayanların ektikleri nifak tohumu yıllar içerisinde yeşerdi. Sistemli olarak güçlendi ve bugünlere gelindi. Kürt halkından isteyerek veya istemeyerek örgüte katılanlar oluyor. Doğu ve güney doğuyu koparıp büyük ermenistan kurabilmek için böyle bir taşeron örgüt kuranlar biliniyor ve artık Devlet önlem alamıyor. Bu tehlikenin önüne ne dün ne de bugün geçilemedi. Kürtler; ermeni, yunan ve rumların plânlarına alet ediliyor. 

pkk ilk hortladığında ne yaptı?

Kürt köylerini basarak Kürt nüfusu katletmedi mi? 

pkk'nın Kürt hareketi olduğunu o yıllarda söylüyorlardı ama şimdi durum çok farklı. Artık örgütün ermeni tandansı gizlenmiyor. Kuruluşunda hep Kürtleri öldürdü pkk. Mümkün olduğu halde hiç arap ve zaza köylerini basmadı! Çünkü hedef Kürtlerdi. 

ermeniler pkk üzerinden Kürlerden geçmişin intikamını alıyor aslında. Tehcir ve dünya savaşı sırasında kendileri ile savaşanın kürtler olduğu için geçmişin hesabı soruluyor bir nev'i. Bu yüzden kendilerinden intikam alınan Kürtler uyanmalı. 

Devletin bu yönde ihmali çok büyük. İşin başında bu Kürt halkına anlatılmalıydı. Doğu ve Güneydoğuda tüm Kürtler terörist muamelesi yapılacağına bilinçlendirilmeyidi. Terör olayına hazırlıksız yakalanan ve tecrübesiz olan Türkiye süreci lehine çeviremedi. Gerçekler su yüzüne çıktığında da iş işten geçmişti. Suçlu, suçsuz gözetilmeksizin yıllarca eziyet gören Kürtlerden Devlete düşman olan bir kesim oluştu. 

Bu saatten sonra sinsi plânı anlatsak ve inandırsak bile ne değişecek! pkk görüntüsü altında Kürtlerden intikam alındığı gerçeğini bu saatten sonra kim neylesin!

ermeniler o bölgede Kürtleri sistemli olarak azaltıyor. Kürt nüfusu azaltıyorlar ki, büyük ermenistan hayali gerçekleşsin! ermenilerin amaçları bu!

Dün yaşanan çatışma sonrası bir Kürt dedesinin çığlığı herşeyi gözler önüne serdi. 

"Bunlar bizden değil" dedi.

"Bizi bunlardan kurtarın" diye yalvardı.

Yanındaki bebeleri göstererek, "Bu çocukları da pkk gelip alacak" isyanında bulundu.

"Şuanda askerimize silah çeken çocuklarımızı zorla gelip bizden aldılar. (Yanındaki çocukları göstererek) Bu bebeleri de bizden alacaklar ve bu çocuklar da askerimezi silah çekmek zorunda kalacaklar. Devlet bizi kurtarsın bunlardan. Bunlar bizden değil. Yardım etsin Devlet bize." 

Kürt kökenli dedemiz gerçekleri haykırıyor ama terör örgütü mensubu olmuş Kürt genci bu saatten sonra bu yoldan döner mi?

En azından bundan sonrası için gerekli adımlar atılması temennimiz.

Devlet bu çığlığı duysa da dün gerçekleştiremedi çözümü bundan sonra gerçekleştirebilir mi?

Temennimiz bu konuda da gerekli adımların atılması yönünde ama...

İşte; tek sorunumuz ama!!!

Allah'ım şehitlerimize rahmet eylesin...

Ailelerine, yakınlarına ve tanıyanlarına sabır ver Rabbim...

Türkü, Kürdü, Ermenisi, Yahudisi, Rumu bir bayrak altında yaşamaktan mutlu olan TÜRK ULUSUNUN BAŞI SAĞ OLSUN...

BİZİM HAŞMET, NEDEN KARAARSLAN DÜŞMANI OLDU...???

Aydın'da; eli kalem tutan bir takım kişiler arasında kıskançlık furyasıdır aldı başını gidiyor!!!

Kıskançlığın adı ERKAN KARARSLAN…

KARAARSLAN kim?

Hani şu; AKP’lisi, CHP’lisi, MHP’lisi olmak üzere 101 belediyeye danışmanlık hizmeti veren deha kişi.

Kıskançlığın başını çeken kim?

Bizim HAŞMET.

Deha kişi Karaarslan yüzünden Haşmet’imizin başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiş. Böyle düşünüyor ve sağda solda da böyle konuşuyormuş Haşmet.

Deha kişi Karaarslan; çalıştığı büyükşehir belediyeleri arasına Aydın BŞB’yi de katınca güya bizim Haşmet’in hesapları altüst olmuş.

Kendisini fasulye gibi nimetten sanan Haşmet’in beklentileri çok büyüktü.

Aydın Büyükşehir Beldiye Başkanı Özlem Çerçioğlu'ndan bazı görevler bekliyordu. Hem de önemli mevkilerden görevlerdi beklentileri. Öyle üften püften görevler değil.

Örneğin;

ASKİ Genel Müdürlüğü için yanıp tutuşuyordu.

Genel Sekreterlik ise rüyalarını süslüyordu.

Daire Başkanlığı gibi görevleri aklının ucuna bile getirmiyordu.

Çünkü; Aydınlı siyaset adamı İsmet Sezgin sayesinde bir şekilde İçişleri Bakanlığına kapağı atmıştı ve bunu yıllardır çok güzel kullanıyordu.

Usta politikacı İsmet Sezgin'in Haşmet'e ne gibi bir görev verdiğini tam olarak kimse bilimiyor.

Bu konu tam bir muamma...

"Bakan MüşteşarıyMIŞ" diyen var, "Bakan Danışmanlığı yapMIŞ" olabilir diyen var ama ihtimaller arasında en gerçekçi ve onun cüssesine cuk oturanı Bakanın ayak işlerini gördüğü yönünde.

O dönemin canlı tanıkları da böyle söylüyorlar.

Haşmet; Bakan Müşteşarlığı yaptığını söylese de böyle bir söylemin inandırıcı yönü zaten yok.

Müsteşar kimdir, ne iş yapar? öncelikle buna bakmak ve sonra da “ben müsteşardım” demek gerek.

Bir Bakanlıkta Bakandan sonra en yüksek rütbeli kamu yöneticisi müsteşardır. Müsteşar kendisinden bilgi alınan, kendisine danışılan kimsedir.

Şimdi sorarım size!

Allah aşkına, bu özellikler bizim Haşmet’te var mı?

Anlayacağınız; konum bakımından da üstlendiği görev bakımından da müsteşarlık bizim Haşmet'e uymuyor. Bilmem kaç gömlek büyük. Hem de bayağı bir büyük.

Kilo olarak tamam ama rütbe olarak Bakandan sonra gelecek ağırlıkta hiç olabilir mi bizim Haşmet?

Müsteşar olabilmek için gerekli bilgi birikime de sahip olmadığına göre; olsa olsa geliver ayvazım gidiver tingozum diyeceğim ama o da olmaz. Çünkü; bu söz öbeği bir işte her anlamda kullanılabiliyor. Geliver ayvazım gidiver tingozumun sözlük anlamına baktım ve yumuşak huylu, duruşu olmadığı için itiraz etmeyen insanları tanımlıyor.

Anlam bakımından bu da bizim Haşmet'e hiç uygun değil.

Bakanlıkta geçen yıllarında hiç yumuşak huylu olamadığı biliniyor. Bir çok özelliği ile çok tanındı, bilindi, duyuldu ama yumuşak huylu özelliği yoktu.

Kaba saba bir adamdı.

Haaaa;

İş bitirir miydi? derseniz tamam!

Bir çok kişinin işini bitirdiği biliniyor ve iş bitirici özelliği kısa sürede dildin dile yayıldı ve de kısa sürede çok ünlendi.

Ama ne yazık ki; Haşmet’i Haşmet yapan bu özelliği başını döndürdü ve bir gün yanlış adım atınca da bu özelliği nedeniyle Bakanlıktaki şaşaalı günleri son buldu.

İzmir’de bitirmek istediği iş nedeniyle Bakan Sezgin’in elinden zor almışlardı Haşmet’i.

Bu olay da gösteriyor ki; bizim Haşmet’ten müsteşar olmaz.

Bir müsteşarın böyle acınası hallere düştüğü nerede görülmüş ve duyulmuş.

Ya da bir Bakan danışmanının!!!

İnternette; "Haldun Haşmet Aysan kimdir?" veya "Haldun Haşmet Aysan'ın Özgeçmişi" şeklinde taratın bakalım karşınıza ne çıkacak!

Neyse, boşu boşuna sizleri yormayayım.

Bu yöndeki merağımı gidermek için gogle amcada soruyu tarattım ve hiç bir şey çıkmadığını gördüm.

Çıka çıka Haşmet'in facebook ve twitter hesapları çıktı. Kendisine görev biçmiş ve "TBMM Başkan Danışmanı" yazıvermiş.

Kim bu TBMM başkanı?

TBMM Başkanlığı da yapan İsmet Sezgin olmasın sakın!

Hani şu; Haşmet'i iş bitirici özelliği nedeniyle tekme tokat İçişleri Bakanlığından kovan, hemşehrimiz merhum İsmet Sezgin...

Sayesinde bir şekilde Bakanlığa kapağı attığı bir kişiyi bu kadar istismar etmek herkesin harcı değildir.

Bizim Haşmet; ne Bakan danışmanlığı ne de müsteşarlık görevlerinde bulunmadı ve bulunamazdı da.

Yine de merağını gidermek isteyenler olabilir ve iki dakikalarını Haşmet için harcarlarsa ne demek istediğimi anlayacaklardır.

İşte; bu özelliklerdeki Haşmet, Başkan Çerçioğlu’ndan utanmadan, sıkılmadan önemli görevler bekledi.

Beklentileri gerçekleşmeyince de kimyası bozuldu.

Aydın Büyükşehir Belediyesi, Başkan Özlem Çerçioğlu ve Erkan Karaarslan düşmanı oluverdi.

Hayallerinin suya düşmesinin baş sorumlusu olarak da Kararslan’ı gördü. Tanımadığı, bilmediği Karaarslan’a yönelik akla ve hayale gelmeyecek yayınlar yapmaya başladı.

Şimdi paylaşacağım olay, Haşmet’in saldırgan tavırlarının nedenini anlamanızı sağlayacak.

Erkan Karaarslan ile geçenlerde Büyükşehir Belediyesinde karşılaştım. Ayak üstü sohbet ettik. Haşmet’in düşmanca yaklaşımının sebebi ne olabileceğini sordum.

Gazeteci kimliğimden dolayı ve beni henüz tanımadığı için çekimserdi ve de kullandığı kelimeleri dikkatle seçiyordu.

İstediğim cevabı bir türlü alamıyordum ve sonunda dayanamayıp, ağzımdaki baklayı çıkardım.

Dedim ki; “Bizim Haşmet’in sizden talepleri olduğu söylentileri doğru mu? Kendisi veya bir aracı kullanarak, ASKİ Genel Müdürü ya da Genel Sekreter olabilmesi için devreye girmenizi istedi mi? Duyumlarıma göre; bu taleplerinin gerçekleşmesi için size karşı tehditkar bir üslup bile kullanılmış. Başkan Çerçioğlu’nu bu yönde ikna etmeniz istenmiş ve aksi halde size Aydın’ı dar edeceğini ilettiği iddia ediliyor. Gerek birlikte hareket ettiği Aydın’daki kalemşör arkadaşları, gerekse Beyaz TV, AHBR, Yeni Asır Gazetesi gibi ulusal ve bölgesel yayın yapan kuruluşların da desteğini arkasına alabileceğini söylemiş. ‘Talebimi açık ve net bir şekilde ilettim. Uyarım dikkate alınmazsa, Erkan Karaarslan ve ekibini Aydın’da barındırmam.’ diyesiymiş. Bugünlerde basın mensuplarının birinci sohbet konusu, bizim Haşmet’in size yönelik düşmanca yayınları ve bu iddialar. ‘Karaarslan gelmeseydi Genel Sekreter veya ASKİ Genel Müdürü olacaktım. O geldi ve pişmiş aşa su kattı, işimi bozdu, hayallerimi yıktı. İşimi bozduğu gibi de düzeltmek zorunda. Bana güvenen ve benimle birlikte hareket eden bazı basın mensubu arkadaşların kendileri, eşleri, çocukları Büyükşehir Belediyesinde işe başlama hayali kuruyorlardı. Sözüme güvendiler ve şimdi yüzlerine bakacak halim kalmadı’ diyormuş” dedim.

Erkan Kararslan beni şaşkınlık içerisinde dinliyordu ve konuşmamın bitmesini büyük bir sabırla bekledi.

Konuşmam bitince, “Sen bunları nereden öğrendin?” dedi.

Herkes konuşuyor, dedim.

İnşallah bunları yazmayı düşünmüyorsundur, dedi.

Yazacağım, dedim.

Bu bilgileri kullanmamam için ricada bulundu.

Bildiklerimi yazmam halinde, ikisi arasında geçen bu bilgileri bana kendisinin verdiğini düşünüp, daha çok kinleneceğini ve daha çok uğraşacağından endişe ettiğini söyledi.

Bana bu bilgileri kendisinin vermediğini ve bu yüzden de zamanı gelince kullanacağımı belirttim.

İşte; ogün bugündür!

Ağırlığına, konumuna, bilgi ve birikimine bakmadan Genel Sekreter veya Genel Müdür olmayı düşünen bizim Haşmet’e bakın siz!

Layık olmadığı görevlere gelebilmek için ne yollara başvuruyor!

Başkan Çerçioğlu’nu ikna edebilmesi için Karaarslan’a göz dağı veriyor.

Çirkin talep üzerine Karaarslan’ın, “Benim sayın Başkan Çerçioğlu üzerinde böyle bir etkim ve gücüm yok. Sayın Başkan bu gibi görevlere getireceği kişiler konusunda çok titiz ve kararı da kendisi veriyor. Başkan Çerçioğlu’nun tasarrufundaki böylesine önemli görevlendirmeler konusunda etkili ve yetkili olduğum yanlgısına düşmüşsünüz. Bu konuda size yardımcı olamam” dediği bilgisini de paylaştım.

Bakanlıkta ayak işlerine bakan bizim Haşmet’in ayak oynlarına bakar mısınız?

Bu ayaklardan çorba bile olmaz Haşmet.

 

Sana söz veriyorum!

Odacı kadrosunda bir boşluk oluşursa Başkan Çerçioğlu ile bizzat konuşacağım.

Bakanlıktan deneyimin olduğunu söyleyeceğim.

Çünkü; senin en iyi anladığın iş ayak işleridir Haşmet.

Önceki ve Sonraki Yazılar