MAGAZİNLEŞTİRİLEN ERGENEKON...

Dikkatinizi çekiyor mu, bilmiyorum?..

Eskiden televizyon kanallarının haber programlarının neredeyse tamamı, mankenlerin “iş” kazaları, “çağdaş” magandaların uzatmalı maceraları ve “şıkıdım şıkıdım” dilberlerin kaçamakları üzerine kurulurdu…

Kültür düzeyleri bu ve benzeri kanalları izlemek rotasında seyreden biçare yurttaşlarımız ise, Türkiye’nin gündeminin bu tür haberlerle sınırlı olduğunu sanırdı…

Ama şimdi!..

Şimdi durum değişti.

Şimdilerde magazinin içeriği bir tuhaf hale geldi…

Varsa yoksa çete edebiyatı, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı sürdürülen “a-simetrik psikolojik savaş” yöntemlerini öne çıkartan türlü çeşitli “haber” operasyonları…

Peki, bu kanallarının haber programları mı siyasallaştı?.. Yoksa, Ergenekon adı verilen soruşturma mı, artık bütünüyle magazin değeri taşıyor?..

İçinde yaşadığımız ekonomik modelde televizyon kurumu, kamusal nitelikte bir sorumluluk üstlenmiş, toplumsal işlevli bir birim değildir.

Televizyon kanalları, “piyasa”ya program arz eden ticari şirketlerden ibarettir.

Pazara ürün arz eden ticari işletme, amaçladığı talebi bulduğunda mutlu sona varmakta ve o günün bilânço getirisi, bir kadeh viski [kımız ya da ayran] ile yudumlanmaktadır… Mekanizma budur! Sistem böyle çalışmaktadır…

Dolayısıyla… Ve sonuç olarak, sözünü ettiğimiz bu televizyon kanalları, (demek ki,) kendi “Pazar”larına “Ergenekon”u sürmeyi karlı bir “iş” olarak görmektedirler.

Ayrıca… Bu “ürün”ün, pazar ekonomisinin kuralları dışına taşan üstü örtülü ilişkileri ve bu ilişkilerden nemalanan getirileri de vardır…

Nedir bu getiriler, kazanımlar ya da katmanlar?..

Sözünü ettiğimiz bu getiriler, yaşamakta olduğumuz trajik ortamın daha da bulandırılması ve faturayı ödeyenler yararına halkın bilincinin kazınması gibi hedeflerin gerçekleşmesi karşılığında [ve bu oranda] günlük bilânçoyu TL cinsinden kabartan anlamlı “katkı”lardır…

Bu gibi işlerde bedel peşin ödenir!..

İşin de peşin icra edildiği gibi…

İcra edilen “iş”in öteki ucunda yer alan ekran başındaki Türkiye Cumhuriyeti yurttaşının bir türlü gelişmek bilmeyen bilinci ise, sürdürülen Ali-Cengiz oyunlarının amacını oluşturmaktadır.

İşte mesele budur.

Bu gerçeğin tespiti, yürütülmesi gereken çalışmaların hedefinin belirlenmesi bakımından ciddi bir önem taşımaktadır.

Ergenekon magazinleştirilmiştir!..

Ama, her magazin öğesi gibi, aynı zamanda da belli ölçüde ciddiyetini yitirmiştir.

Komikleşmiştir.

Ve böylece kültümüzün şanlı bir destanı, acıklı bir melodrama dönüştürülmüştür.

Ortaya çıkan bu sonucun hesabını mı sorguluyorsunuz?..

Siz, tarihi süreç içinde, yuvarlanıp da, kapağını bulmayan bir tencere gördünüz mü hiç?..

Önceki ve Sonraki Yazılar