SAYIN KILIÇDAROĞLU, BAYKAL ve TEFERRUAT

Seçim sonuçlarını değerlendiren Deniz Baykal içten konuştu.

Bir süredir yüzüne yapıştırdığı sanal gülücükleri bir kenara bırakmış olarak, düşünce ve duyguları ile tam bir mutabakat içinde, kendisi gibi konuştu.

Ve dosta düşmana ilan etti:

- Kılıçdaroğlu’nun “yeni” CHP’si başarısızdır!..

Ve ekledi:

- Ben CHP genel başkanlığından istifa ettiğimde AKP % 35, CHP % 28 ve MHP % 15‘lik oy oranlarına sahipti…

Bugün AKP % 50’ye tırmanmıştır.

Ana muhalefet partisi, iktidara oy kazandırıyorsa başarılı değildir.

Kılıçdaroğlu zaten seçimin hemen ardından konuşmuştu.

Yüzünde azim, kararlılık ve öfke vardı.

Şunları söylüyordu:

- CHP bu kısa süre içerisinde üç buçuk milyon gibi yeni oydaş kazanmıştır. Daha güçlüdür. 12 Eylül darbesinden bu yana en yüksek oyunu almıştır. Seçime girip milletvekili sayısını artıran tek parti CHP’dir.

Deniz Baykal CHP’nin eski genel başkanı.

Kemal Kılıçdaroğlu “yeni” CHP’nin yeni genel başkanı…

Birincisi diyor ki, oylar azaldı.

Diğeri diyor ki, oylar arttı.

Sayın Kılıçdaroğlu 3,5 milyon yeni CHP oyu olduğunu söylüyor. Ama 2011 seçimlerine kaç yeni seçmenin oy kullandığını hesaba katmıyor.

Kılıçdaroğlu, ayrıca AKP’nin oy oranının % 50’lere tırmanmış olduğunu görmek istemiyor.

Ve sanıyoruz, tüm Türkiye’yi gösteren seçim haritasındaki renkleri algılamıyor.

İşte içinden geçmekte olduğumuz bu zor günlerin karmaşasında ısrarla ve kararlılıkla tekrarlıyoruz:

- Türkiye’nin kurtuluşu CHP faktörünü görmezden gelerek gerçekleştirilemez!..

Özellikle CHP tabanı, Türkiye’nin en kıymetli kültürel birikimini içeriğinde barındırmaktadır.

Lütfen soğukkanlı olunuz ve bakışlarınızı CHP’nin yönetim kadrosu içindeki itiş kakış ortamından bir an için tabanın geleneksel yapısına çeviriniz.

O yapı, Cumhuriyet kültürünün birikimi taşımaktadır.

CHP’nin klasik düşünce yapısından sapmayan nitelikli bir kalabalık vardır karşınızda…

Her dönemin zorluklarına göğüs germiş, kolayca eğilip bükülmeyen güçlü bir temel vardır CHP tabanının kaynağında…

12 Mart ve 12 Eylül felaketlerine dayanmış, Özal döneminin köşe dönücü dünya görüşüne direnmiş, Atatürk devrimlerini, tam bağımsızlığı, Cumhuriyet değerlerini savunmaktan hiçbir dönemde vazgeçmemiş nitelikli bir kitledir bu kalabalık…

Bu nitelikli kalabalığın, kurmay zekâsına sahip ödünsüz bir Atatürk devrimcisi lidere ihtiyacı vardır.

Sayın Kılıçdaroğlu işte bu lider olmak zorundadır.

Olamıyorsa yerini bu nitelikteki bir lidere özveri ile terk edebilecek kadar ülkesini ve milletini seven bir insan olmak zorundadır.

Çünkü vatan gerçekten tehlikededir.

Bölünme, iflas etme, der/top edilip devşirilme riskleri ile göğüs göğüsedir.

Sayın Kılıçdaroğlu ya da teker teker her birimiz “söz konusu vatansa, gerisi teferruattır,” sözündeki erdemi sindirmek ve yaşamımızın pusulası haline getirmek zorundayız.

Çünkü gerçekten mevzubahis vatandır…

Ve dolayısıyla geride kalan her seçenek birer basit teferruattan ibarettir…

Önceki ve Sonraki Yazılar