ŞEREFSİZ ve SOYSUZUN BİRİ, “KELEPÇE TAKILDI" BİLGİSİ VERİR!

Bir çok kişi gibi, SiDER'e üye olan ve hatta 17/25 Aralık öncesinde de derneğin yönetim kurulu başkanı Şahin İlgi'nin paragöz tavırlarını sezinleyip, yine bir çok kişi gibi bu oluşumdan ayrılan Söke'nin değerli bir ismi olan Kemal Kocabaş geçtiğimiz hafta göz altına alınmıştı. 
AK Partili olan ve bir kez de Söke Belediye Başkan Aday Adayı olan Kemal Kocabaş, tahmin edersiniz ki; yine AK Parti'nin parti içi çekişmeleri sonucu kalleşçe ihbar edilmişti. 
Amaç, AK Parti içerisinde muhalif kesimde yer alan Kocabaş'ın, FETÖ/PDY damgası yemesiydi. Mevcut yönetime karşı olan Kocabaş'ın, FETÖ/PDY ile hiç bir ilgisi olmadığı halde isminin OHAL masasına bildirilmesi ve bir gece nezarette tutulması, parti içi çekişmenin ve hastalıklı beyinlerin ürünüydü. 
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi, "at izi ile it izi birbirine karıştı". Bu mücadelede şimdilik itler baskın gibi görünseler de "itlerin duası kabul görse, bit pazarına nur yağardı" atasözü akıllara geliyor. 
Olası bir erken seçimde belediye başkan adaylığının önüne geçilmek istendiği için Kocabaş iftiraya uğradı. Bir de mevcut İlçe Başkanı Fatih Gürer ile tartışma yaşamıştı ve konuşmuyorlardı. 
Benzer durumda olan yani Gürer ile sorun yaşayan başka isimler de bir şe kilde FETÖ/PDY oluşumunun içerisinde gösterildi. Bu nedenle hapis yatan eski AK Parti yöneticisi de var. O da Gürer ile ters düşmüş ve bir arkadaşıyla birlikte yönetimden istifa etmişti. Sonuç ortada ve OHAL masasına verilen ilk isim o istifacı yönetici oldu. İstifacı yönetici, suçludur veya değildir bilemem ama yönetimden istifa etmeyip de FETÖ/PDY bağlantısı olanların OHAL masasına bildirilmedikleri bir ortam, kafa karıştıran bir durum değil de nedir?
Hem de bu yöneticinin oğlu FETÖ/PDY nedeniyle hapis yattığı halde! Bir de bu yöneticinin evinde oğlu tarafından maklube partisi düzenlendiği halde! Bu yönetici ifadeye bile çağırılmazken, muhalif isimlerin ise; tek tek OHAL masasına ihbar edilmeleri tesadüf mü?
FETÖ/PDY bağlantısı görülen yöneticinin ismi OHAL masasına verilmezken, Fatih Gürer ile sorun yaşayanlar, hastalıklı ve gizli bir güç tarafından bir bir FETÖ/PDY şüphelisi olarak önce nezarete atılıyor sonra da savcı karşısına çıkarılıyorlar.
Savcı karşısına çıkarılmalarında bir sıkıntı yok da öncesi yani nezaret kısmı sıkıntılı. Söke Cumhuriyet Başsavcısının bilgisi dışında gerçekleşen çirkinlikler yaşanıyor. Kesinlikle siyasi güçten talimat aldığını düşündüğüm bazı polislerin, isteyerek veya istemeyerek bu emirleri uyguladıkları bir gerçek. Akıllara durgunluk veren türdeki yaşanan çirkinlikleri Başsavcı ve ilgili mercilerle de paylaştım.

İnanıyorum ki; kimsenin yaptığı yanına kalmayacak. 

Savcılık ve yetkililerle paylaşmadığım bir çirkinliği köşemden aktarmak istiyorum. 
Söke'nin değerli bir ismi geçtiğimiz hafta göz altına alındı. Temsil ettiği kurumun üyeleri için Ankara'daydı ve siyasilerle görüşüyordu. Çarşamba günü cep telefonundan arandı ve Perşembe günü Söke'ye dönüş yaptı. İlk iş olarak ifadesini vermek için Söke Emniyet Müdürlüğüne gitti. Bırakınız daveti ikiletmeyi, birileri gibi haftalarca kaçmadı. Evi arandığın da bile ortaya çıkmayan baba ve oğullar gördük. 
Diyeceğim şu ki; FETÖ/PDY'nin tam göbeğinde olanlar bile savcı karşısına çıkana kadar kelepçelenmemişken, ilk kez böyle bir uygulamaya geçildi ve bu değerli isme kelepçe kullanıldı. Hem de hastane raporu almak için götürülürken. 
"Neden kelepçeliyorsunuz? Savcıya ifade vereyim, suçluysan kelepçeleyin!" itirazına, "emir böyle!" denildi. 
O sırada, bir siyasi partinin ilçe başkanı ve başkan yardımcısı birlikte oturmaktadır. Telefon çalar, şerefsiz ve soysuzun biri, "Kelepçe takıldı ve senden biliyor!" bilgisini verir. Bu kişi, alçak bir jurnalisttir.

Kelepçe takılmış olmasının sevinci bazı AK Partililerce yaşanamaz, "senden biliyor!" bilgisine sinirlenilir, ağızlar bozulur! Sinirlenilmesinin sebebi de, değerli kişinin öyle düşünmesi değil, hastalıklı beyinlerin deşifre olmasıdır!
Şimdi yeni uygulama böyle!
Üç isme kumpas kurulduğunu belirtmiştim. İsimleri Başsavcılık Makamına yazılı olarak bildirdim. Kumpas kurulma şeklini açık, açık anlattım. İki isim de bir şekilde FETÖ şüphelisi olarak kamuoyuna lanse edildi. Şimdi bir isim kaldı ve onun adı da OHAL masasına bildirildi. Özellikle kelepçe takılıp, Söke turu attırılması düşünülüyor ve bu yönde talimat çoktan verildi. 
Bunlar, niyeti ve beşikteyken emzirilen sütü bozuk zihniyetlerin plânladığı kumpas şekilleri ve artık Söke'de de kimliklerini gizleyen kişiler tarafından uygulanır oldu. Muhalif ve siyasi geleceği olan AK Partilileri yıpratma taktiği hepsi. 
AK Parti'nin Söke'deki iç çekişmesi aşağılama ve küçük düşürmeye yönelik bir hal aldı. Artık, muhalifleri iftira ile FETÖ/PDY şüphelisi durumuna düşürmek de yetmiyor anlaşılan. Çünkü, güneşin her zaman balçıkla sıvanamayacağını gördüler. İntikam hırsıyla hareket edenler, devranın döneceğini de çok iyi hesap ettikleri için olsa gerek fırsat varken en ağır darbeyi vurmaya çalışıyorlar. 
Abdurrahman Öz'ü boşverdim de AK Parti’nin diğer Aydın Milletvekilleri Mehmet Erdem ve Mustafa Savaş'ın da yaşananlara seyirci kalması kabul edilir gibi değil. Partilileri yine kendi partilileri tarafından kamuoyuna küçük düşürülüyor ve milletvekilleri kafalarını kuma gömüyorlar. Olan aynı zamanda AK Parti'ye oluyor ama bunu hesap edemiyorlar mı dersiniz?!
Kötü niyetli partililerin kulaklarını, küçük düşürülen partililer, olası erken seçimde ayaklarına dolanmasınlar, diye çekmiyor olabilirler mi?
Özellikle Mehmet Erdem, kardeşi ve bir yakın akrabası FETÖ/PDY'den göz altına alınıp, şartlı serbest kaldığı ve de tutuksuz yargılandığı için durumdan vazife mi çıkarıyor ki...?!
AK Parti seçmeni, bu sorunun ce vabını merak ediyor doğrusu!

BAKANLIK MÜFETTİŞLERİ BAŞSAVCIYI BİLGİLENDİRDİ...
15 Mayıs 2016 tarihli, "Aydın'da ve Söke'de pkk'lı öğretmenler" konulu haberimi yalanlayanlar zorda!
Aydın genelinde üç pkk'lı öğretmen tutuklandı ve gerçekleri yazdığım belgelendi. 
"Söke'de ve Aydın'da böyle bir durum söz konusu değil" şeklinde rapor hazırlayanlar fetö mü yoksa pkk zihniyetinin ürünü mü?
Milli Eğitim Bakanlığı müfettişleri geçtiğimiz hafta Cuma günü, Söke Cumhuriyet Başsavcısı Burhan Bölükbaşı'nı makamında ziyaret edip, konu hakkında bilgilendirdiler. Söke İlçe Milli Eğitim Müdürü Ünat Aydın, Başsavcı Bölükbaşı'nın talimatıyla savcılık makamına çağırılıp, iki müfettişin sorularını cevaplandırdı. 
Milli Eğitim Bakanlığı üst düzey yöneticisiyle görüştüm ve konuyu yakınen takip ediyorlar. Tabii ki ben de...
Bu arada, Söke'de terör örgütü sempatizanı öğretmen olayı Yavuz Selim Li sesi'nde de görülmüş ve veliler şikayetçi olmuştu. O öğretmenin görev yerini Söke İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü değiştirmişti. 
Buna rağmen, "terör olayı ve pkk'lı öğretmen yok!" şeklinde düzmece rapor ha! Bu rapora imza atana da attıranlara da yazıklar olsun.

TEHLİKE GEÇMİŞ DEĞİL...
FETÖ'nün B planı iç savaş. 
Büyükşehirlerde cezaevlerine dikkat! 
Müebbet yatanlar ve pkk başta olmak üzere terör örgütü mensuplarının kullanılacağı isyan plânlanabilir!
Cezaevlerindeki FETÖ'cü personele acil operasyon şart ya da geçici görev yerleri değişikliği.

UTANMA YOK Kİ...
15 Temmuz kalkışması sonrası Demokrasi Nöbeti'ne 80 promil alkollü katılan ve Aydın BŞB'nin AYBA'sında çalışan bayanlara sarkan ve de bayanlardan dayak yediğini belirterek Söke Emniyet Müdürlüğü'nde şikayetçi olan sözde televizyoncu hâlâ mesleğimizi icra et meye devam ediyor. 
Utanma, arlanma, yatıp-yuvarlanma yok ki adamda. İnsan içerisine bile çıkmaması gerekirken, "gazeteciyim!" diye ortalıkta geziyor. Ağzıyla içemeyen bu kişiler yüzünden meslektaşlarımızın ve mesleğimizin saygınlığı zedeleniyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar