Sol’un Tarihsel Görevi

 

 

Madde sürekli değişim ve dönüşüm içerisinde değil midir? Diyalektik devinimi ve değişimi getirmiyor mu? Evrimselleşemeyen insanoğlu hep aynı noktada kalmış olmaz mı? Aynı noktada kalan, ilerleyene göre nerededir? Geri mi kalmıştır, geri mi bırakılmıştır?

Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler mantığı ile kendini besleyen liberalizm, ilerleyen dönemlerinde küreselleşme dayatması ile küresel emperyalizme dönüşmüş ve bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler mantığını demokrasi adı altında gelişmemiş ya da az gelişmiş ya da gelişmekte olan toplumlara empoze ederek sömürü alanlarını genişleterek dünyanın artı değerini har vurup harman savurmuşlar ve sonunda çökme noktasına gelmişlerdir.

Bugün dünya ABD kaynaklı küresel ekonomik krizle uğraşmakta ve bir çok insan daha şimdiden işsiz kalmaktadır. Bu gidişin sorumluları bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler mantığı ile toplumları yüzyıllardır sömüren sermaye sınıfı ve bu sınıfa her istediğini veren sermaye iktidarlarıdır.

Liberalizm karşısında, karma ekonomik sitemi ya da sosyalist sistemi savunan devlet ya da toplumlar zaman içerisinde, siyasal ve ekonomik bombardımana tutulmuş ve sermayeye hizmet eden siyasi iktidarların küresel sermaye ile işbirliği sonucu ya sosyalist sistemi savunan ülkeler yıkılmış, ya da karma ekonomik sistemi uygulayan devletler bundan vazgeçmişlerdir. Bu vazgeçmelerde rol oynayan halk olmamış ve tamamen sermaye ile bağlı ve bağlantılı olan siyasal iktidarlar olmuştur.

Ülkemizde cumhuriyetin kuruluşuyla uygulanmaya başlayan karma ekonomik sistemden, özellikle ÖZAL iktidarıyla başlayıp AKP iktidarı ile devam eden ÖZELLEŞTİRMELERLE karma ekonomik sistem yok edilmeye çalışılmış ve halkın emeği ile yapılan bir çok kurum ve kuruluş yok pahasına bir takım iktidar yandaşlarına peşkeş çekilmiştir.

Şimdi, Saroz gibilerden, arap şeyhlerinden gelecek paralara umut bağlanmış halk, dilenciliğe sevk edilmiştir. Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler diyen ve bu mantığı tüm dünyaya empoze etmek isteyen Batı ve ABD sistemi bu günlerde çökme aşamasına gelmiş ve bu ülkeler hemen zarar eden kurumları ya da sermaye fabrikalarını, bankalarını devletleştirme ya da ortak olma yöntemi ile kurtarmaya çalışmaktadırlar. Verilen paralar yine halkın paralarıdır.

İşin en acı tarafı batmış olan kapitalizmin halkın ve dünyada yaşayan tüm insanlığın sorunlarına çözüm olmadığını gösterecek bir toplumsal muhalefetin olmayışıdır. Hatta daha acı olanı ise, ülkemizde mevcut siyasal ve ekonomik teröre karşı sol cephenin oluşmayışı ve solun bu kadar sessiz kalmasıdır. Oysa zaman tam da bu zamandır. Ekonomik, siyasal, etnik ve dinsel terörden bu kadar acı çeken ve çekmeye devam eden ülkemizde kurtuluş sol siyaset ve ekonomidedir. Bu sol siyaset ve ekonomik sitemi halka anlatacak ise sol düşünür ve siyasetçiler olacaktır.

Bu nedenle hiç vakit kaybetmeksizin ve hemen şimdi ülkemizdeki tüm toplumcuların bulundukları noktaya bakmaksızın asgari müştereklerde buluşarak SOL TOPLUMSAL CEPHE de birleşerek halkımızı bu teröre karşı, insanca ve kardeşçe yaşamaya; Hakça ve eşitçe bölüşmeye; Ve birlikte üretip birlikte tüketmeye; Ve daha fazla siyasal ve demokratik hakları topluma sunmaya çağırmalıdır.

Diyalektik sürekli devinim ve gelişim ve nihayetinde sürekli devrimdir. Halen daha 1950 öncesinde kalan ve bu dönemin hastalıklarını bu güne taşıyan solun yeniden düşünmesi gerekmektedir. 5O öncesinde kalanlar, 80 sonrasında savrulanlar, HALKLARIN KARDEŞLİĞİ, BARIŞ VE iNSANCA YAŞAMAK VE SÖMÜRÜSÜZ BiR DÜNYA iÇiN ARTIK SOL TOPLUMSAL CEPHE de birleşmelidir.

Tarihin dayattığı sorumluluk budur.

Önceki ve Sonraki Yazılar