SOROS ve DİĞER EFENDİLER…

 

 

Ne iş yapar bu Soros denen adam?..

Ekselanslarının kartvizitinde “borsa spekülatörü”, yazıyor....

Yani, havadan para kazanma doktorası var bu Amerikan “mister”inin.

Havadan para, avanta para, emeksiz para... Yani Türkçesi ve biraz “argo”cası, “cebellezine” uzmanı bu “saygın” zat-ı şerif.

Bu adamın birçok milyar dolarları var.

Milyar dolar(lar)... Anlattırabiliyor muyuz?..

Yani, çok çok bin milyon dolar (ve) lar... Sonra yine “lar”…

Bu adam, parasının bir kısmı ile [her/nedense] bize oldukça benzeyen bazı ülkelerde, Amerika ve [sadık] müttefiklerinin çıkarlarına dönük “darbe”ler örgütlemek için harcıyor... Ama ne hikmettir bilinmez, adamın parası, harcadıkça çoğalıyor, harcadıkça artıyor...

Adamın elindeki maymuncuğun adı, piyasa ekonomisi...

Adam yerel toplum kuruluşları ile kafayı bozmuş..

Adam, sivil toplum kuruluşlarından “sivil” nitelikli bir ordu oluşturmaya adamış kendisini...

Adam, demokratik... Adam ılımlı, adam medyatik ve oldukça karizmatik…

Adamın iki önemli takıntısı var:

1.- Dinci örgütlenme (ve)

2.- Etnik farklılıklar...

Adam, ilgi duyduğu  ülkelerde, bu iki temel üzerinde ve “demokrasi” perdasi ardında türlü çeşitli oyunlar oynuyor, senaryolar yorumluyor… Adam, oturduğu yerden, Dünya kamuoyuna takiye üretiyor…

Dünyanın tüm mazlum ülkelerinin halkları ile, yeni dünya düzeni denen neo emperyalizmin rüzgarlarını da arkasına alarak... Ve dünyanın parasını bu ülkelerde bozuk para gibi harcayarak... Kendisine midelerinden bağladığı işbirlikçilerinin omuzlarına binerek tekmil milli devletlerin ocaklarına benzin dökmekle iştigal ediyor…

Ve bunların tümüne meydan okuyor meydan okuyor...

İşte bu Soros Efendi, yedi düvelin Hoca Efendisi ile kol/kola, İstanbul vilayetimizin Şişli ilçesinde uzun yıllardır itina ile “yetiştirilen” bir adet Sarı Gül ile “iş” birliğine girişiyor…

Bakın şu Allahın işine siz…

Üzerinde anlaşılan ve hep birlikte kotarılan “iş”in nevine bakın, içeriğini kavrayın ve hedefini anlayın…

Çok milyon dolar(lar) harcayarak ülkemizde de örgütlenmiş olan bu Soros efendi... Çok sayıda sivil toplum kuruluşunu “bağlamış” midelerinden.

Mideler dolar öğütür; Soros hedefine doğru adım ve adım yürür…

Sorus’un uzmanlık alanı “darbe” üretmektir…

Ama sivil darbe… Demokratik darbe, idari darbe, açılımlardan bir demet biçiminde oluşturulan darbe…

Sivil toplum kuruluşlarından bir demet... Ve gelsin, Yeni Dünya Düzeni, kalksın gümrükler, sindirilsin aydınlar, gelsin dış sömürünün bekçiliğini yapan iş/birlikçi taife, gelsin ağababalarına dolardan urganlarla bağlı satılık, kiralık, fır döndü insan yapısı...

Yerel yönetimler güçlendirilsin…

Merkezi yönetimler eritilsin…

Aydınlar sindirilsin, Türk Silahlı Kuvvetleri yıpratılsın…

Ve bu ülkenin anahtarları,  ılımlı İslam takiyesi eli ile bir takım “efendilere”  teslim edilsin…

Niçin her geçen gün milliyetçiliğin [yani, anti emperyalist bilincin] dibi kazınıp, Türkiye’nin genç insanlarının dimağlarından silinmesi için büyük bir çaba harcanıyor?.. Bu çabanın maliyeti... Yani değirmenin suyu nereden geliyor?..

Mesele suyun başına oturmaktır... Ve işte o suyun başında halen Soros oturmaktadır…

Soros, tabii ki bir temsilci. Bir ajan. Bir büyük maşa...

Yoksa hiçbir borsa milyarderi parasını bu denli kirli, bu ölçüde karmaşık bir siyaset zinciri içinde heder etmez; riske sokmaz.

Soros salak değildir... Tam aksine bizim gibi ülkelerde kendisine hizmet edecek  “salak”lar edinmekle yükümlü bir görevlidir.

“İlgi duyduğu” ülkelerde, değişik bir takım isimlerle, yakıştırma kartvizitlerle, Yerel Gündem 24... Yamyam Hakları Dernekleri gibi tamamıyla “sivil” ve bütünüyle “duygusal” ve azıcık da “ensesi kalın” sivil toplum kuruluşlarının tabelaları arkasından yapacağını yapıp, edeceğini etmeye çalışan bir “tip”sizdir Soros!..

Bu adamın elindeki bayrak demokrasidir...

Bu adamın kamyonlar dolusu dağıttığı dolarların menşei, görünürde borsadır...

Ama ne tuhaftır ki, sivil toplum demokrasi vitrini ile yola çıkan bu adamın görünürdeki ilk hedefi, “darbe”dir... Demokratik “milli devlet”lerin demokrasiden istifade edilerek yıkılıp, yok edilmesidir.

Ama tabii ki, yerseniz...

Çiğneyip, yutarsanız...

Ya da cebinize dolarları  doldurup, ülkenizi, şerefinizi ve neyiniz var/ neyiniz yoksa hepsini, ihaleye çıkarırsanız...

Ne de olsa demokratik bir ülke sayılıyoruz hala:

Önceki ve Sonraki Yazılar