Söyleyin

Söyleyin yorgunluğuma başını alıp gitsin. Bıkkınlığıma ve birazda yılgınlığıma söyleyin, kendine yeni bir beden bulsun. 

 

Söyleyin dağlara, taşlara, ayı çevreleyen yıldızlara ve biraz da mavi ye söyleyin, umutlar tükenmesin.

 

Söyleyin çocuklar aşkına bu kıyımlar, bu kalabalık yalnızlıklar bitsin.

 

Çok mu uzun oldu ayrıldığımız. Son yazıdan sonra neler değişti. Ne kadar çok su geçti köprülerin altından bu kısacık zamanda. Ne kadar çok hatalar işlendi. Ama nafile. Belki ders alanımız yok. Aymazlıklara devam.

 

İçi boş milyonların yürüyüşü. Seçim, ağlayan, sızlayan insanlarımızın, cennet-cehennem ayrımında ve bireysel sıcağın altında cehennemdeki tercihi.

 

Küreselleşmenin dayanılmaz bireyselleşmesinde küçük çıkarları peşinde karanlığı dayatan mantıklar. Başkalarının karanlık tercihlerinde yol almaya çalşan bir ülke ve berikilerin dayanılmaz çelişkileri ve ötekilerin yüz yıllardır değişmeyen yalnızlığı.

 

Gazetelerin başlıklarını okurken duyulan öfke. Öfkenin bir kurt gibi insanı kemirmesi. Anlatamamanın yorgunluğu, anlaşılmamanın yalnızlığında tükeniş korkusu.

 

Arabesk halkımızın babası Orhan Gencebay ın Bodrumdaki yürüyüş kıyafetinin 3.000 ytl oluşu.

 

İnsanlar açlıktan kıvranırken, Suudi Bakan Prens Halid’in 80 metre özel yatı ile Göcek’e 15 günlük tatil için gelişi.

 

2.5 yaşındaki bebeğini kaldırıma bırakarak alışverişe giden bir anne ve bebeğin freni boşalan otonun altında kalışı.

 

Motosiklet'ten sevgilisini düşüren ve haberi olmayan gencin aymazlığı.

 

Milliyetçi-Mukaddesatçı MHP'nin seçimlerinden sonra AKP'nin kuyruğuna takılışı.

 

Solun kalesi sayılacak Söke de MHP'nin oyunun yükselişi ve hızını alamayan MHP adayının Belediye Başkanlığına göz kırpışı. Bu güne kadar ne işe yaradıkları belli olmayan Ziraat Odası Başkanlarının 2 yıl sonra AK partiden istifa edecekleri tehdidi.

 

Halka yeni bir şey vermeyen, değiştirip dönüştüremeyen sanat etkinliklerinde kendin çal kendin oyna elitliği ve bu doğrultuda 4.cüsü yapılan Didim Sanat Edebiyat günlerinde ki bireysel övgücülük.

 

Sol ve Sosyal Demokratların kendilerini halka anlatamayışı. Seçim hezimetinden  sonra bile solun kendi kendini yemeye çalışması Bu meydanda, sayın Turgut Türkoğlu’nun düşünce adına özeleştirisini yapması yerine, yelpazenin neresinden baktığını ıklamadan Belediye Başkanlığına adaylığını ıklaması  ve sanırım ki düşünsel açıdan kendisine yakın olacak belediyeye saldırması. Ve partiler üstü kişilik gösterisi ile partilerden davet bekleyişi. Solu çoğaltmak yerine bölme, tüketme arayışları.

 

Faşizm ya sev, ya terk et doktrininden, başbakanının sevmiyorsan başka bir ülkenin vatandaşlığına geç söylemi. Sanki bu ülkenin tek sahibi kendileri imiş gibi. Ve sanki kralmış gibi.

 

Abdullah Gül ün Cumhurbaşkanı olacağı olasılığının yükseklişine karşın benim Cumhurbaşkanım olmayacağı kesinliği.

 

Ve daha neleri niceleri.

 

Söyleyin, köprünün altından geçen suları umutlar

Önceki ve Sonraki Yazılar