TOYRAN'IN AKP FLÖRTÜ...

Parti kültürü almamayı bir kenara bırakınız, parti üyesi bile olmayan bir kişiyi aday gösterir ve belediye başkanı seçtirirseniz işte böyle şapa oturursunuz…

Söke CHP'nin içinde bulunduğu durumu rahatlıkla şapa oturmak olarak özetleyebiliriz!

Diyeceğim odur ki; Söke Belediye Başkanı Süleyman Toyran'ın, CHP üyesi bile değilken tepeden inme bir şekilde 2014 yerel seçimlerinde aday gösterilmesi yanlıştı. Kendisini partiler üstü gören bir zihniyete sahipti ve bu zaman içerisinde bir egoya dönüşebilirdi, dönüştü de!

Partiler üstü dememdeki neden, Toyran o dönemde aslında CHP ile değil, AKP ile adaylık konusunda görüşmeler yapıyordu. AKP'lilerin "önce partiye üye ol" şeklindeki davetlerini geri çeviriyordu. Aday adaylığını kabul etmiyor, "Adaylık sözü verilmeden başvuru yapmam" diyordu. Halbuki AKP'de 4 aday adayı zaten vardı. Öz güven tavan vaziyette olduğu için onları yok sayıyor, "bana ihtiyaç varsa aday gösterirsiniz" diyordu. 

Toyran bu tutumunu CHP'ye karşı da sergiledi. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ve eski Bakan Zekeriya Temizel'in de desteğini alarak elini güçlendirmişti. İstediği gibi de oldu ve Kılıçdaroğlu'ndan, "Git partiye üye ol, adayımız sensin" sözünü aldıktan sonra üyelik başvurusunda bulundu.

Yoğun özgüvenin egoya dönüşmesi ilk olarak, yenilenen Buharken belediye başkanlığı seçiminde ortaya çıktı. Söke CHP'de 3-4 aday adayı olmasına rağmen kendisini Söke'den belediye başkan adayı gösteren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdarolu'nu bile iplememişti. Daha çiçeği burnunda yani 3 aylık belediye başkanı olmasına rağmen genel başkanının Aydın Büyükşehir Belediyesine yaptığı ziyarette yer almadı. 

Kimse inanmayacak ama hem de mazeretsiz bir şekilde!

Bunun da nedeni, Toyran'ın egosunun kontrolsüz bir güce dönüşmüş olmasıdır.

İzmir BŞB başkanından tutun da Dikili belediye başkanına kadar herkes Aydın BŞB başkanının makam odasındaydı ama o yoktu! Belediye Başkanları tek, tek genel başkanlarına "hoş geldiniz" derlerken Söke'nin eksikliği farkedildi.

Kılıçdaroğlu; "Söke Belediye Başkanımız nerede?" diye sordu ama bir bilen yoktu. Cep telefonundan da ulaşılamazdı çünkü kapalıydı.

Sonra yaşananlar ise daha büyüt fiyaskoydu!

Kılıçdaroğlu kurmaylarıyla birlikte miting için Buharkent'e geçti. Orada da değişen bir şey olmadı. Genel Başkan Kılıçdaroğlu Buharkent'e miting için ta Ankara'dan gelmişti ama o Söke'den gelememişti!

Genel Başkan Kılıçdaroğlu CHP'nin miting otobüsünün üzerinde ve Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin'den tutun da milletvekillerinin, belediye başkanlarının tek, tek isimler anons ediliyordu. Nasıl olduysa; Buharkent'e teşrif etmemiş olan Toyran'ın da ismi ünlendi. Aydın BŞB'nin Sökeli olan Bölge Koordinatörü Fatih Akkentli tehlikeyi farkedip Toyran'ı kurtarmaya çalışıyordu. Çünkü CHP Genel Başkanına yapılmış büyük bir saygısızlık söz konusuydu. Bu saygısızlığın da bir karşılığı mutlaka vardı.

Daha sonra yaşananlar ise daha büyük rezillikti!

CHP Genel Merkezince savunması istenen Toyran, zamanın CHP Aydın İl Başkanı Barkan Kalınomuz'un yönlendirmesiyle "annem hastaydı" mazeretinin arkasına sığındı. 

Şimdi nasıl inanacağız Toyran'a?

AKP kurmaylarıyla kahvaltılı görüşmesinin deşifre olması sonrası yaptığı açıklama da bir yönlendirmeden ibaret olmadığına kim inanır?

Gerçek şuydu!

Toyran; özel işleri! nedeniyle genel başkanını karşılama gereği duymamıştı. Buharkent'e de miting alanı kalabalık olur ve yokluğu fark edilmez düşüncesiyle gitmemişti.

Yani; parti üyesi bile olmayan, parti kültürü almayan bir kişiyi tepeden inme aday gösterirseniz olacağı da budur! 

Kılıçdaroğlu gelmiş, gelmemiş çok mu umrundaydı!

Ne genel başkan takar ne de il başkanı, ilçe başkanı, belediye meclis üyesi ipler. 

Hatta AKP kurmaylarıyla gizli, gizli buluşur da… 

Basın buluşmayı ortaya çıkarınca da il başkanı, ilçe başkanı, belediye meclis üyelerini kast ederek bir güzel restini çeker...

"Kimseden izin alacak değilim… kimseye de bilgi vermek zorunda değilim" deme hakkını kendinde görür.

Çünkü tepeden inme aday oldu, partiler üstü adaydı…

Hatta; CHP'li Aydın BŞB'nin ramazan iftarlarının hiç birine katılmaz ama AKP'nin iftarına gizli, gizli katılır. Bu katılım da basın tarafından görüntülenince, Söke Ticaret Odasının kısa süre önce vefat eden ve basın mensuplarınca çok sevilen merhum Başkanı Reşat Anya devreye girererek haber yapılması önlenir.

Şu bilinen bir gerçektir!

AKP'den seçilme şansı olmadığı için Toyran CHP'de karar kılmıştır. MHP'nin çıkaracağı güçlü bir adayla sağ oyların bölüneceğinin hesabı ortadayken AKP'den aday olması mantıklı değildi. Rüzgarın birden bire SOL'dan esmesinin nedeni buydu.

AKP kozunu da çok iyi kullandı. Bu taktik sonunda tuttu, sağ gösterirken sol vurdu ve CHP'de zokayı yuttu.

Şimdi aynı taktiği yine uyguluyor. Bu kez de AKP kozunu elinde tutuyor. Söke'de herkes, "Toyran AKP'ye mi geçecek" sorusunu birbirine soruyor. Yaratılmak istenen algı da bu zatan. Söke sol seçmeni yavaş, yavaş alıştırılıyor. 

CHP Genel Merkezinin yanlış yapıp yapmadığı zaman içerisinde anlaşılacaktır.

Toyran'ı AKP'ye yar etmek istemeyen CHP Genel Merkezi bunu bundan sonra da başarabilecek midir?

Böyle bir ihtimal var ve ne zaman, nasıl vuku bulur bilemem.

Tahminime göre AKP kurmayları ile bu yönde görüşmeler yapıldı ve tarih 2019 yerel seçimleridir. 5 yıllık görev sürecin CHP'de tamamlanacağı kesin gözüküyor. Zira böyle bir şeyin daha önce yaşanmasına kimse izin vermez. Toyran'ın CHP'den adaylığına kefil olan Mehmet Semerci'de bu kişilerin başında gelmektedir. 

Dediğim gibi; Toyran böyle bir adım atmaya şimdilik cesaret edemez. Söke sol seçmeninin tepkisinden korkulur.

2014 yerel seçimleri öncesi diğer aday adaylarını bir anda yok sayılması… 

Mevcut Belediye Başkanı Necdet Özekmekçi'ye teklif bile götürülmemesi…

CHP'ye yıllarını vermiş aday adaylarının üstünün bir çırpıda çizilmesi…

Bunlar CHP'de alışık olmadığımız adımlardı. Bu adımlar Toyran için atıldı ve seçim de kazanıldı.

Peki; başarı gerçekten Toyran'ın mıdır?

İşin gerçeği; Söke'de CHP'den kimi aday gösterseniz kazanabilecekken, Toyranla girilen seçim kazanılmıştır.

Gerçek şu ki; sol iki kez bölünerek seçime girdi ve ikisinden de ANAP adayı M. Beliğ Azbazdar karşısında mağlubiyetle ayrıldı. CHP adıyla bölünmeden girilen son üç seçimin de galibi sol olmuştur. 

Bu nedenle kimse kerameti kendisinde aramamalıdır.

Buna Toyran da dahildir.

Hatta Toyran hiç böbürlenmemelidir.

Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu'nun desteği ve rüzgarıyla seçim alınmıştır. Nitekim; Söke seçmeni Çerçioğlu'na daha fazla oy atmıştır. Toyran 25 bin 442 oy alırken, Çerçioğlu Söke’den 33 bin 274 oy almayı başardı. Çerçioğlu rakiplerine de ezici bir üstünlük sağlamıştı. AKP adayı Mustafa Savaş 19 bin 912 oy, MHP adayı Ali Uzunırmak 15 bin 596 oy alabilmişti. Aydın'da da durum farklı değildi. Çerçioğlu oyların yüzde 44'ünü alırken, AKP'nin adayı Mustafa Savaş yüzde 29, MHP'nin adayı Ali Uzunırmak ise yüzde 22'de kalmıştı.

En yakın rakibi AKP'ye 100 bin oy fark atma başarısı gösteren Çerçioğlu'nun, "Halktan aldığım güçle günde 18 saat çalıştım." açıklaması Toyran'ın adaylığında Söke'de seçimin nasıl alındığının göstergesidir.

Bu gerçeği kimse inkâr edemez ve etmemelidir de.

Özellikle de Toyran, Özlem Çerçioğlu gerçeğini biran olsun aklından çıkarmamalıdır.

AKP ile yaşadığı flörtte çok dikkat etmelidir.

Geçmişte Kuşadası ve Didim'de yaşanan belediye başkan değişikliklerini hep göz önünde bulundurmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar