YENİ ANAYASA’NIN SIRAT KÖPRÜS܅


Önceleri temsilcileri vasıtasıyla, şimdilerde ise, bizzat ve fiilen kendisi olarak “Anayasa Uzlaşma Komisyonu”na katılan Abdullah Öcalan açıkladı:
- Yeni Anayasa bir rejim değişikliği getirmektedir!..
Yani?..
Türkiye Cumhuriyeti’nin temel rejimi değişmektedir…
Yani?..
İşte bu “yani”yi enine boyuna anlamamız gerekmektedir…
Türkiye Cumhuriyeti’nin nitelikleri Anayasa’nın 2. Maddesinde açık olarak belirtilmiştir:
II. Cumhuriyetin nitelikleri
Madde 2 - Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.
Bu maddede altı çizilmesi gereken iki önemli nokta var:
1.- Atatürk Milliyetçiliği…
Nedir Atatürk milliyetçiliği?..
Bu kavram bizzat Atatürk tarafından şöyle tarif edilmiştir:
Cumhuriyeti kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir.
Kısa ve öz, uygar ve çağdaş gerçekçi bir tanım… Edirneli ile Diyarbakırlıyı, Trabzonlu ile Adapazarlıyı aynı ortak paydada toplayıp, birleştiren bir milliyet tanımı…
İşte bu ülkeyi emperyalizmin saldırışından bu tanımın birleştirici harcı kurtarmıştır.
Bu harca su katmak ise, bu ülkeyi bölünmeye, parçalanmaya ve yok olmaya götürecektir; götürmektedir. Ve korkunç yol alış, yine emperyalizmin parmağının doğrultusundaki yöne doğru ilerlemektedir.
2.- “Anayasa’nın başlangıç ilkeleri”…
Hangi temel ilkeler vardır Anayasa’mızın başlangıç ilkelerinde?..
Kısaca sıralayalım:
• Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkılâp ve ilkeleri;
• Kuvvetler ayrılığı ilkesi;
• Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esası;
• Türklüğün tarihi ve manevi değerleri;
• Atatürk ilke ve inkılâpları ve medeniyetçiliği;
• Lâiklik ilkesi gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı…
Anayasa’nızda bütün bu ilkeler, [ayrıca ve altı çizilerek] “TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunmuştur…
İşte Türkiye Cumhuriyeti’nin temel rejimi budur ve bu özlü ilkelere dayanmaktadır.
Ve yine işte şimdi Türkiye’nin bu rejimi ve bu özlü ilkeleri değiştirilmektedir!..
Türkiye halkı bu rejime ve bu özlü ilkelere layık mıdır?
İçinde debelendiğimiz süreçte yanıtlanması gereken yakıcı soru budur.
Eğer Türkiye halkı bu rejime ve o rejimin temelini oluşturan ilkelere layıksa, bunları korumak zorundadır.
Koruyorsa… Bu nitelikteki bir rejimin koordinatları içinde yaşamaya layıktır.
Korumuyorsa… Değildir!
Milletçe üzerinden geçmek zorunda olduğumuz sırat köprüsü işte budur.
Bu köprü bizi ya karşı kıyıya geçirecek veya altındaki Ortaçağ karanlığına yuvarlayacaktır. Hepsi bu kadar.

Önceki ve Sonraki Yazılar