Yöneten kimdir?

Gün boyu dışarıyı gözetliyor, büromdaki çiçekler. Sanki tutsak edilmişler gibi. Hani pencereyi açsam, atlayıp kaçacaklar gibi. Belki de dışarıda olmadıkları için dua etmeliler.                                   

 

Onca kalabalığın ve farklılığın içinde kardeşçe yaşayan bir ormanda olsalardı, bir sigara izmaritine kurban gidebilirlerdi. Yanıp kül olabilirlerdi.

 

Küresel ısınmayla birlikte son 70 yılın en sıcak yazını yaşayacağımız belli iken, yangınlara karşı Orman Bakanlığı’nın doğru dürüst bir önlem almadığını görüp üzülmemek elde mi?

 

Bodrum’un en güzel koyları yanmış. Selçuk tarafında Klaros ve Baradan koyları yanmış, kimin umurunda.

 

Demokrasi, seçim, insan hakları derken doğanın tüm hakları unutulmuş, çevre kirliliği ve çevreye verilen zarar daha da artar duruma gelmiş, mevcut siyasal iktidar halen daha boş konuşmaya ve başkalarını suçlamaya devam etmektedir. Oysa ağlayan her çocuktan, yanan her ağaca ve yersiz yurtsuz kalan her kaplumbağaya kadar tüm sorumluluk siyasal iktidarın yani AKP’nin değil mi?

 

Her yıl ormanlarının yanıp kül olmasını önleyemeyenler, insanlarının yanmasını nasıl önleyebileceklerdir.

 

Ya muhalefet partilerine ve diğer partilere ne demeli. Seçime doğru giderken yetki isteyen, oy isteyen tüm partiler gürültüden başka ne yapıyorlar ki. Hiçbirinin ekonomik ve sosyal programlarının olmadığı aşikar. Hiçbiri ne yapacağını, nasıl yapacağını, nasıl yapacağını açıklayamıyor. Tek yaptıkları diğerini suçlamak.

 

Oysa bir siyasi parti, içinde bulunduğu ülkenin yönetilmesine aday olduğunda siyasal ve ekonomik programıyla halkın karşısına çıkar ve programına oy ister. Bizde ise varsa yoksa Kuzey Irak’a müdehale edilsin mi, edilmesin mi muhabbeti. Bu tür ülkenin çıkarlarını ilgilendiren konuların seçim malzemesi yapılması ne kadar doğrudur? Terör konusunun seçim yatırımına dönüştürülmesi terörün ekmeğine yağ sürmüyor mu?

 

Partilerimizin hiç biri IMF konusunda programlarının ne olduğunu söylemiyorlar. ABD emperyalizmine karşı ne yapacaklarını belirtmiyorlar. Borsanın yüzde 70’i yabancıların elinde iken ekonomiyi nasıl düzelteceklerini belirtemiyorlar. Binbir emekle kurulan kamuya ait yatırımlar bir bir yabancılara satılırken gelen paraların yeni yatırımlara gitmediği, yeni istihdam alanlarının açılmadığı bellidir. Peki bu paralar nereye gidiyor.

 

Mevcut siyasal iktidarı kullanan AKP, seçim sloganında “Yeter artık, söz milletindir” derken, yeter kelimesini kime karşı kullanmaktadır. Kendisi iktidar olduğuna göre kimden çekmiştir. İktidarda olup mazlumları ezerken mazlum rolün girmenin ve bu yolla iktidarları boyunca almış oldukları tüm kararlarla sermayenin yanında yer aldıklarını gösterdiklerine göre yeter artık söz milletin midir yoksa SERMAYENİN Mİ?

 

“Ben sermayenin/paranın dinine ırkına bakmam” diyen sayın Başbakan değil midir?

 

Peki, ülkemizi yönetenler kimdir? Dinine ve ırkına bakılmayan para sahiplerinin mi, yoksa dini ve ırkı seçime malzeme edilen HALK mıdır?

 

Önceki ve Sonraki Yazılar