09 AJANS’IN SÖKE KİTABI (2)

E. TURGUT TEKİN

* Önceki sayıdan devam

Milet Müzesi Müdürü Rahmetli Arkeolog Doğu Göksel’den ovaya ait gelişim sürecine ait bilgileri aldım. Afrodisias Kazıları Başkanı rahmetli Prof. Kenan Erim’den bölge ile ilgili tarihi bilgiler aldım. Bu kaynakları yanıma alarak doğruca İzmir-Bayraklı Symirna Kazı Evine gittim. Rahmetli hocam Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal’a gösterdim ve onun verdiği bilgiler doğrultusunda günümüzden 20 yıl önce yazdım.

Şimdi kitapta düşülen nota bakacak olursak, ileride yayınlayacağım kitabımın ana iskeletini oluşturacak olan “Antik Çağdaş Büyük Menderes Deltasının oluşumu ve o Döneme ait Antik Kültür Kalıntıları"nı hazırlarken sizden izin almak zorunda mı kalacağım? O zamanlar, Sarıkemer Belediye Başkanı Sayın Tahsin Özcan idi. Makaleyi onlar bulamamıştı. Yayıncı da ucuza mal olsun diye kanatları kesik uçmayan kuşa çevirmişti. Bu da yetmediği gibi sanki matah bir iş yapmış gibi baskıda renkli bir fon kullanarak rezil etmişti. Şimdiki halini kim yaptı? merak ediyorum.

Benim şimdiye kadar bir çok yazım, birçok kitapta, dergide, gazetede adım kullanılarak yayınlandı. Bunlardan hep onur duydum. Yayınlayan gönül dostlarıma, ülkü arkadaşlarıma selam olsun.

Yine kursta, Emin Sağlamer ve Turhan Oğuzkan şunları yazdırp altını çizdirmişler. ”Alıntı yaptığınız kitapları araştırın. Başvurulacak, alıntı yapılacak kaynak kitaplar mıdır? Şimdiye kadar kabul görmüşler mi? Yazarın kariyeri ne? Konu ile eğitim ve genel kültürü uzlaşıyor mu? Kitabın yazılmasındaki genel amaç ve felsefe, sizin yazmak istediğiniz konunun genel amaç ve felsefesine uygun mu?”

Emin Özdemir ise çocuk kitapları için şunları yazdırmış: ”Çocuk yazını ve edebiyatı son yılların sömürü aracı oldu. Bir öyküyü bin yayıncı yayınlıyor. Kitabın şekli, şamaliyi gibi ruhu ve içeriği de değişiyor. Görselliği, görsel özelliği, albeniliği dejenere oluyor.”

Bunları şunu için yazıyorum: Kitap yazmak ayrı bir sanat, kitap yapmak ise ayrı bir sanattır. Editör, isterse ve yeterli gücü varsa kitabı kıvamına getirir. Beceri, yetenek, görsel sunumu olmayan editör ise, çok güzel yazılmış bir kitabı kuşa çevirir. Bunları ben, kardeşim Talat Avcı için söylemiyorum, genel olarak yazıyorum.

KİTAPTA BEĞENDİĞİM BÖLÜMLER

Her kitabın yazılıp, yapılmasında bir temel amaç vardır. Bu temel amaç ve felsefeye ne kadar yaklaşılıp, ulaşmıştır? Benim gibi kişiler bunu merak ederek, yapıcı bir atmosfer içinde kitabı analiz ederler. Rahmetli Ataç ile başlayan bu eleştiri, edebiyatımızda, görsel ve güzel sanatlarımızda ilk yallarda çok tartışmalara yol açmıştır. Ataç’a kızanlar, onun ön gördüğü verileri red edenler sonra onu anlamaya daha çok çalıştılar ama ne yazık ki onu bulamadılar. ”Günlerin Getirdiği Karalama Defteri” adlı yapıtın, kişisel eleştiriden çok, konuları çeşitli boyutlarıyla ele alıp analiz eder. Bundan amacı başkalarını beğenip beğenmeyişi değil, daha güzelini, daha doğrusunu nasıl yaparız? davasıdır. Bu davaya inananlar, eleştirilmekten veya eleştirmekten korkmazlar, eleştirmenin aynası, yüzümüzü gösterir, yüzümüz traş istiyorsa ederiz.

Yapıtın kağıdı, baskısı, tasarımı, kullanılan malzeme birinci sınıf, albenili bunu çok beğendim. Söke’de Kültür ve Sanat bölümünde 158. sayfadan itibaren başlayan, sayın Hayal Yaman’ın hazırlayıp sunduğu ”YEMEKLER” bölümünü çok beğendim. Tanıtıcı, öğretici, kalıcı bir çalışma. Turizm bölgesi içinde yer alan Söke, Kuşadası ve Didim için önemli bir potansiyel güç kaynağı. Otellere, lokantalara, Turizm Meslek Liselerine ve kadınlarımıza yardımcı olacak kalitede. 172. sayfaya kadar özenle hazırlanmış olan bu nefis çalışmaya emeği geçenlere teşekür eder, başarılar dilerim.

Beğendiğim bir başka bölüm ise 173. sayfa ile başlayan Julide Abacı (Fıratın) hazırladığı ”SÖKE’DE ZİRAAT” başlıklı çalışma. Bu sayfalar, Söke’nin tarımsal gücünün varlığını ortaya koyuyor. Bu potansiyel gücü ile Aydın İli’nin birinci ilçesi olduğunu itirazsız olarak ortaya koymaktadır. 205. sayfaya kadar devam eden bu çalışma şu başlıklardan oluşuyor: Ayçiçeği, buğday, incir, mısır, pamuk, zeytin, çamfıstığı, arıcılık. Bu potansiyeli yüksek olan varlıklarımızı bizlere tanıtan sayın Julide Abacı'ya teşekür eder, başarılar dilerim.

Bunların dışında kalan çalışmalar, bu çalışmalar kadar detaylı olmadığı gibi fazla göz doldurmuyor. Oysa aynı metot ve yöntemle Söke’de üretilen en   düstri  ürünleri de tanıtılabilirdi. Bu ürünler çimento, tekstil, tarım alet ve makinaları, gıda, süt ürünleri olabilirdi. Bu ürünler hem tanıtılmış, hem de reklamı yapılarak yaygınlaşmış olurdu. Yapımcılar mı unuttu, yoksa ürün sahipleri mi tanıtmaktan kaçındı? işte bunu bilmiyoruz.

Diğer konuların bazıları zaten daha önceki yapıtlarda yayınlanmıştı. Bir çok emek ve mesai vererek bu yapıtı hazırlayıp, Sökemize kazandıranlara teşekkür eder, başarılar dilerim.

Benimkisi bir eleştiri değil, bazı konuların analizleridir. İyi niyetle yaptığım öneriler, bu gibi çalışmalarda dikkate alınırsa çok daha başarılı ve verimli olacağına inanıyorum.                               (BİTTİ)