1 MAYIS’TA İKİ FARKLI “YAN”…

FARUK HAKSAL

Değişik bir 1 Mayıs’tı...
Bir yanda "Biji Yek Gulan," diyenler; diğer yanda “Mustafa Kemal’in askerleriyiz,” diye yeri göğü inleten büyük kalabalıklar.
Ve bu iki kesimin karşısında Anayasal temel bir hak olan toplantı ve gösteri yürüyüşlerini şiddet kullanarak bastırmaya çalışan bir devlet gücü...
Birinci yanın bileşenleri arasında, sosyolojik bir fenomen hemen dikkatleri çekiyor.
 “Yaşasın 1 Mayıs” sloganını Kürtçe seslendirmenin “ileri demokrasi” olduğuna inanmış, emperyalizmin dümen suyunda Orta-Doğu'nun bataklığına saplanmış, tırnak içine kendi kendisini özenle yerleştirmiş olan bir "sol"...
Hem entel ve hem de dantel bir kimlik bu "yeni sol"un ortak paydasıdır.
Böylece daha demokrat, daha özgürlükçü, daha derin bir siyasetin askeri olmak toplum içinde cilalı bir görüntü sergiler. 
Ancak bu çizginin yaşamın somut gerçeği ile çelişmemesi mümkün değildir.
Emperyalizmin Ortadoğu’daki ulusal devletlere karşı sürdürdüğü saldırı bugünün koşullarında o kadar somut, o kadar açık ve vahşicedir ki, bu gerçeğin üzerini köhnemiş sloganlarla örtmek kolay değildir.
Bilindiği gibi teoriler, hayatın gerçeklerinden süzülerek oluşturulan bilimsel olgulardır.
Emek mücadelesinin ve mazlum ulusların kurtuluşunun önündeki tek engel emperyalizmdir.
Emek mücadelesini ulusal kurtuluş mücadelesi ile birleştirmek çağdaş devrimciliğin temelidir. 
Emperyalizmi, içinde yaşanılan somut koşulların içinde tespit ederek, mevzilenme ortak mücadelenin paydasıdır.
1 Mayıs'ta alanları kuşatan temel slogan;
-    Mustafa Kemal’in askerleriyiz!.. olmalıdır.
Bunun anlamı çok büyüktür.
Kurtuluşun anahtarı bu üç sözcüğün ifade ettiği anlamın içindedir.
Mustafa Kemal Atatürk, emperyalizme karşı sürdürülen devrimci mücadelenin öncelikli sembolüdür.
Atatürk, emperyalizme karşı mazlum ulusların birleşerek mücadele etmeleri gerektiğini söylemiş, bu düşüncesini mücadelesinin en temel stratejisi haline getirmiş ve en önemlisi, uygulamış bir büyük insandır!
Mustafa Kemal Atatürk’e göre, mazlum ulusları parçalayarak değil, emperyalizme karşı birleştirerek zafere ulaşılabilir.
Büyük Ortadoğu stratejisinin özü, Ortadoğu’nun mazlum milletlerini parçalayarak bölme ve bu yolla zenginliklerine el koyma hedefine dayanmaktadır.
Ayrılıkçı her türlü politika ve siyaset bu bölme stratejinin taşeronluğunu yapmaktır.
Bu noktada sorunu şu iki cümle ile özetleyebiliriz:
Bu mücadelede, bir yanda Mustafa Kemal’in askerleri vardır; öte yanda ise, emperyalizmin askerleri…
Evet, doğru bildiniz, bu bir savaştır.
PKK ile yürütülen savaş gerçeğin sadece vitrinidir; asıl savaş, Mustafa Kemal’in askerleri ile emperyalizmin askerleri arasındaki mücadeledir…