AL BİRİNİ, VUR BİRİNE !

 

 

Gerek kişisel ilişkilerde, gerek kurumsal ilişkilerde, gerekse devletlerarası ilişkilerde “üslûp” çok önemlidir. Yerinde, düşünülerek, bilerek, ölçülüp tartılarak söylenen sözün açamayacağı kapı yoktur. Ya da aksine, yapılan bir üslûp yanlışının en olur işi bile olmaz hale getirdiğini  günlük yaşantımızda hep görmüşüzdür.

Kişinin kendi hayatı veya tercihlerinde kullanacağı üslûp kendini bağlar. Zarar da, yarar da kendisine aittir.

Fakat devlet adamlarının ağızlarından çıkan sözlere çok dikkat etmeleri şarttır. Çünkü onlar babalarının işyerinde çalışan kişiler değildir. Onların yapacakları bir üslûp hatası hem bugünkü nesli, hem de gelecek nesilleri bağlar. Bu koltuklarda oturan adamlar bu kurala ve diplomatik üslûba mutlaka uymak zorundadır. Canının istediğine, istediğin zaman, istediğin üslûp’ta konuşamazsınız. Konuşursanız, hem suç işlemiş olursunuz, hem vebal almış olursunuz, hem de çok komik duruma düşersiniz.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Başbakanı ve Dışişleri Bakanının Pazar günü yaptıkları konuşmalardan bazı örnekler verelim;

*Başbakan RTE: “Bize diyorlar ki, Türkiye’nin Gazze’de ne işi var? Gazze ile Türkiye neden ilgileniyor? Bunu söyleyenler, bu ülkenin tarihinden nasibini almayanlardır. Adama sormazlar mı, Amerika’nın Irak’ta ne işi var, Filistin’de ne işi var, Afganistan’da ne işi var?

-Sorarlar Tayyip Bey, dediğiniz gibi adama sorarlar; Amerika’nın Irak’ı işgalini Türkiye üzerinden yapması için, Hükümet Tezkeresini TBMM’ye siz sunmadınız mı?

Sorarlar Tayyip Bey, Irak’ta on binlerce Müslüman Kadın tecavüze uğrarken, çocuklar misket bombalarıyla öldürülürken, bir milyonun üstünde Irak’lı öldürülürken siz neredeydiniz diye sorarlar. Haydi vicdanınız mühürlüydü, delikanlılığınıza ne oldu diye sorarlar.

Sorarlar Tayyip Bey, Amerika’nın Irak’ı işgali sırasında Türkiye hava sahasını ABD uçaklarına nasıl izinsiz açtınız diye sorarlar.

*Davutoğlu: “17 Arap dışişleri bakanına; Yakında Kudüs Başkent olacak ve hep birlikte Mescid-i Aksa’da namaz kılacağız” dedi.

-Bunu, vatandaş Davutoğlu söylese, kimsenin umurunda olmaz. Herkesin bir ideali, arzusu olabilir. Ama bu sözleri Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı, resmi bir toplantıda, 17 tane dışişleri bakanına söylerse bu çok ciddi bir olay olur. Ağzımdan kaçıverdi, diyemezsiniz. O zaman ya ağzını sıkı tutmayı öğren derler ve size özür diletirler, ya da en azından “En kısa zamanda Ayasofya’da Paskalya ayinini yapacağız” derler, siz ağzınızı bile açamazsınız..

Aynı hatayı Gazze olayında da yaptınız. Dünyanın terör örgütü diye tanıdığı Hamas’ı terör örgütü olarak tanımadığınızı söylediniz ve yardımda ısrarcı oldunuz. Yarın, içleri yardım malzemeleri ile dolu gemilerle limanlarımıza dayanıp, “PKK bizim için terör örgütü değildir, yardım malzemesi getirdik” derlerse ne cevap vereceğinizi şimdiden düşünseniz iyi olur

Başbakan RTE: “Şehitler musalla taşında sadece dua bekler, slogan değil. Cenaze namazları slogan atma yeri değildir”

-Şehidine saygısı olan Başbakan, şehidinin cenazesine bizzat gider. Duasını şehidinin naaş’ının başında yapar. Şehidine en az bir İHH’lı kadar saygı gösterir. Daha önemli bir işi varsa temsilcisini gönderir. Hiç kimseyi bulamazsan, mesir macunu dağıtıcısı Bülent Bey’i gönderir. Cenazelerde  dualardan ve helallik verildikten sonra atılan iki tane slogan vardır; “Şehitler Ölmez, Vatan Bölünmez”  ve “Kahrolsun PKK”.  Bu iki slogandan hangisi sizi rahatsız etti Tayyip Bey?

*Davutoğlu: “Yeni politika çerçevemiz; Kars’tan - Fas’a, Sinop’tan - Sudan’a, Ankara’dan - Aden’e kadar olan bölgedir” dedi.

-Davutoğlu’nun çizdiği bölge, Amerika’nın ortaya attığı fakat başarılı olamadığı ve Davutoğlu’nun Başbakanının “eşbaşkan” olduğu, Büyük Ortadoğu Coğrafyasıdır.

Şimdi, gözleri fıldır, fıldır dönen Davutoğlu’na sormak lazım. Amerika’nın bu bölgede yapamadığını siz nasıl ve hangi güçle yapacaksınız? Bu coğrafya’daki devletlerin bir, ikisi hariç hepsinin ipi Washington’un elindedir. Devlet gerçeklerle yönetilir Bakan Bey, hayallerle değil! Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Hele bir Bülent Arınç’a girersek, Hint Filmi gibi mübarek, 32 kısım, tekmili birden.

Milletin hakkınızdaki düşüncelerini Üstat Aşık Mahzuni Şerif’ten bir dörtlükle size iletelim;

Al birini, vur birine,

Koydu bizi hiç yerine,

Delimiydik, Serseri mi,

İnandık körü körüne