Az ihmal, çok zarar getirir

E. TURGUT TEKİN

 

Bir atasözünde der ki, “Az ihmal, çok zarar getirir”

 

Doğru mudur? Değil midir? denemedikçe anlaşılmaz.               

 

 AK Parti hükümeti, enflasyonu önlemek için para musluklarını kıstı. Harcamalarda % 30 tasarruf sağladı. Niçin? Enflasyon canavarının belini kırmak için. Kırdılar da!..

 

Ama asıl kırılan milletin bel kemiği oldu. Enflasyon canavarı ölmedi. Onu öldüren tek zehir, üretimdi. Üretim ölünce, enflasyon canavarı birden bire hortladı. 15 Ağustos 2007 Çarşamba günü Söke pazarında sebze ve meyveler, şimdiye kadar görmedikleri fiyatları gördü. Satıldı da. Pazar o gün çok erken bitti. Sebze ve meyveleerde enflasyon oranı o gün %80 birden artmıştı. Hani siz enflasyon canavarını öldürmüştünüz? Bu nasıl oldu da birden hort diye ortaya çıktı?

 

Değerli okuyucalarım, bunu hükümet ve iktidarda olanlar asla anlatmaz ve başka bahaneler ararlar. Ama anlatmak yine bize düşüyor. Dikkat ederseniz biz gazeteciler, itfaiyeciler gibi yangın neredeyse oradayız. Ben, seçimlerden önce, AKP Hükümetinin illere yapılan yardımlardan iktidarı döneminde yıllara göre kesinti oranlarını açıklamıştım. Sonunda da demiştim ki, “Çine Barajı’nın yapılmamasının nedeni işte bu kesintilerdir. Bu kesintiler olmasa idi, Çine Barajı planlandığı gibi 2004 yılının ocak ayında su tutmaya başlayacaktı. Bu ihmalin ileride çok zararını göreceğiz” Evet bu alıntı Gerçek Gazetesi’nin arşivlerinde benim imzamla yayınlandı ve benim kalemimden çıktı. Daha da uzundur ama ben burada hepsini veremem. Bana inanmayanlar, gazetenin arşivlerinden o gazeteyi bulur okurlar. O tasarrufun Aydın iline yansıması 750 milyar YTL’dir. Acaba o tasarruf, bu zarara denk midir?

 

Bugün kendilerini politikanın duayenleri sayanlar, halkın oyları ile şımaranlar, bu hesapları yaptılar mı? Bırak hesaplamayı, acaba düşündüler mi? Baraj niçin yapılır? Keban Barajı proje aşamasında iken, basında şöyle cümleler yer alıyordu, “Elazığ ilini sular kaplıyor. Halkın elinden ekmek tekneleri alınıyor. Köylüler perişan oldu. Demirel istifa. “Daha benzeri birçok sözler yazıldı ve söylendi. Ama o zamanın politikacıları, ileriyi gördükleri için bu yazılan ve söylenenlere hiç kulak asmadılar. GAP için, Türkiye’nin milli gelirinin %25’i harcandı. Bugün elektrik kesilmiyorsa, güneydoğu hayat bulmuşsa tek nedeni bu dev projedir. Bu millet, büyük özverilerle birçok hayati önem taşıyan projeleri yaparak işletmeye açtı. Rahmetli Özal, elektronik ve oto yollar konusunda çağı yakaladı. Bunlar yapılırken elbette ki Türk parasının değeri düştü. Ama Türkiye’nin değeri çok çok arttı. Yatırım olmadan büyüme olmaz. Yatırım yaparsanız, harcamanız olur. Harcamasız iş yapmak ancak Tanrı’ya özgüdür. İnsan da Tanrı değildir.

 

Aydın’a yapılan yatırım payları, AKP hükümetince kesintiye uğramasaydı, bugün Söke ve diğer ovalarımızda su sıkıntısı yaşanmayacaktı. Sebzemiz, meyvemiz kuraktan yanmayacaktı. Pamuklar açmadan solmayacaktı. İncirlerimiz dallarında yapraklarıyla kurumayacaktı. Üzümler, günü gelmeden sararmayacaktı. Halkımızın sigortası sayılan ikinci ürün ayçiçeği, mısır, kanola gibi endüstri bitkileri ekilecekti. Sebzeler, birden bire yüzde üçyüz artmayacaktı.

 

Baylar bunlar neden oldu? İşte atalarımız ne demiş, “Az ihmal, çok zarar getirir.” Bu AKP hükümetinin ihmalinin, Çine Barajı gibi Aydın için hayati önem taşıyan bir barajı zamanında bitiremeyenlerin günahıdır.

 

Aydın’a bu iyiliği yapan iktidara, bugün toplu katılımlar olmaktadır. Bunlardan biri de çok sevdiğim bir belde başkanıdır. Çalışmaları ile öne çıkan, takdire değer bir kişiliğe sahip biri. İsmini vermeyeceğim. O kendini bilir. Acaba neden partisini değiştirip de, iktidar partisine katılıyor? Bana şunu anlatan olabilir mi? “Biz iktidar partisine başarılıdır diye geçmiyoruz. İktidarın rüzgarıyla tınazlarımızı savurmak için geçiyoruz. Peki iktidar, kendinden olmayan partili belediyelere bu rüzgarı vermiyor mu? Verseydi, birçok muhtar, belde personeli bu partiye güç katmak için geçmez ve haklarını alır, partilerine devam ederlerdi. Demek ki bu oyunlar politikada yaşanıyorsa ve uygulama buysa, demokrasi nerede? Ve siz politikacılar, gerçekten demokrasiye inanıyorsanız, azıcık bir menfaat için nasıl yön değiştiriyorsunuz? Bu sorular kolay kolay yanıtlanacak sorular değildir. Bence sizlerin anladığı demokrasi menfaat demokrasisidir. Kusura bakmayın, partinizi güçlendirip, toparlayacak yerde yıkmaya çalışmanızı bir dost olarak doğru bulmadım. “Dost acı, ama doğruyu söyler” demiştim. Hatta seçim öncesinde DP’yi tanıtırken, bu yeni doğmuş bebeği boğmaya çalışanlar var. Böyle bizans oyunları ile bu parti çöker demiştim. Bugün Türkiye Cumhuriyeti tarihinde DP’nin, AP’nin, DYP’nin ve tekrar doğmadan öldürülen DP’nin çok önemli hizmetleri ve misyonları vardır. O misyon ancak gerçekten, menfaatsizce ona gönül verenlerle yeniden Türkiye ufuklarına bir güneş gibi doğacaktır. Ben, buna inanıyor ve yazıyorum.