BİR TATİL DENEMESİ...

FARUK HAKSAL

Nereye giderseniz gidin, gerçek anlamda [sahici] bir tatil mümkün değil.
Çünkü... Kendinizi de beraber götürüyorsunuz.
O’nu bir yerlerde emanete bırakmak olanak dışı.
Belki alkole banarak bir süre için uyuşturmak mümkün.
Ama... Hepsi o kadar.

Ülke de öyle.
Bir süre haber programlarını dinlemeyebilirsiniz.
Örneğin, bir yabancı ülkede kaçamak süre yakalayabilirsiniz, ama o kadar.
Sadece o kadar.
Sonra, damarlarınızda dolaşan alkolü teskin etmek için bir bardak soda, bir kâse çorba, azıcık uyku.
Alkol mafiş. Kelle iade, kaygılar, düşünceler, sorunlar vira...
Alın demiri bu limandan [da]. Hedef, “mahsus mahal”...
İskele, sancak, yelkenler fora...
Tekrar ülkedeyiz.

Azıcık dinlenme isteği bir kaçış mıdır?
Yoksa meşru bir hak mı?
Bu sorunun gündeme taşınması dahi, ayrı ve müstakil bir suç mudur? 
Yanıt, belirsiz.
Tek gerçek olan şey, "yaşanmakta" olması.
Yaşanmakta olanın farkında olunması.
Bu nitelikte bir farkındalık yorgunluk yaratırmış, ne gam...
Başka türlü bir yaşamayı ne becerebildim bu güne kadar, ne de bu “kısır döngü"nün dışına çıkabildim; kısır döngü olduğunu bile bile, göre göre...
Sanki...
Tatili, konu değiştirerek yaşamak, en olağanı bu