BİZİM KAHVEHANE

ABDULLAH ZİYA KABAK

 

 

Zühtü Bey, ev ihtiyaçlarını görmek üzere, mahallesinde bulunan markete gitti. Elinde, yazılı bir liste vardı. Gözlük üstünden, sipariş fişini okumaya çalışırken, vatandaşın biri; önüne geçti 

-"Zühtü Bey, elimde tuttuğum şu kutu; sinek ilacıdır. Yani senin anlayacağın, akşam, sivrisinekler sayesinde ailece uyuyamadık. Dere içi sivrisineklerden geçilmiyor. Onların tam yumurta zamanıdır. Onları yerinde imha etmek için, vakit geçirmeden şu günlerde ilaçlanması gerekmektedir. Edebiyat parçalayacağına; sivriler için yazı yaz" dedi. 

Zühtü Bey, vatandaşın fırçasına karşın, hiçbir yanıt vermedi. Pazar günü, yenilip yutulacak bir sohbet değildi. Ama görevi icabı; vatandaşın gözü-kulağı olmak zorundaydı. İhtiyaçların, birkaç çeşidini alıp eve döndü. Kafasının karışıklığından dolayı, kahvaltı yapmadan çarşıya çıktı. Yolda giderken, önüne geçen temizlik işçilerinden bir vatandaş: 

-"Ağabey, senin basından olduğunu söylediler. Biz, birkaç aydır aylık alamıyoruz. Parasızlıktan, ev sahipleri ve kredi kartlarından dolayı bankalar ile başımız derttedir. Bizim bu sorunumuzu belediye başkanına iletirseniz; size minnettar kalırız" dedi. 

Zühtü Bey, vatandaşa bir cevap vermeden yanından ayrıldı. Çelişkili düşünceler içinde yürürken, bir fırının önünde kümelenmiş vatandaşlara selam verdi. Yurttaşlar, selamı aldılar. İçlerinden birisi: 

-"Zühtü Bey, Söktaş doğurmuş haberin var mı? 

-"Hayır, yok. Ne olmuş ki; Söktaş'a? 

-"Hayret, üstelik basın olacaksın. Söke'mizin iftiharı Söktaş Dokuma Fabrikası, Hindistan'a yeni bir dokuma fabrikası açmış. İnsanın tuhafına gidiyor. Yıllarca, buranın ekmeğini ye, kazancınla da Söke'ye ek yatırım yapacağın yer de, Aydın'ın Germencik ilçesi ile Hindistan'a yatırım yap; olacak iş mi bu? 

Yıllar önce, Söke'mizin hızlı zenginleri, Kuşadası ile Didim'e yatırım yaparak, Söke'ye rakip iki ilçe yarattılar. Bugün Didim ilçesi ile Kuşadası ilçesi, il olma yarışına girmişlerdir. Söke, kalkınmak için, elli yıldan buyana; hala sanayi ile tarım arasında karar verilemiyorlar. 

Zühtü Bey, atı alan Üsküdar'a çoktan geçti. Söke'den parayı kapan Söke dışına yatırım yapıyorlar. Biz hala, senin parti-benim parti diye havanda su dövüyoruz. 

Söke bitti. Söke tükendi. Söke'nin içi boşaltıldı. Söke'nin ağlayanı yok. Söke esnafının dörtte üçü icralık. Bunu bilen var mıdır? Günlerce siftah yapmayan esnaf vardır. Bunları bilen, bir oda başkanı var mıdır? Oda başkanları, esnafın bu tükenişini birliğe bildiriyorlar mı? Bunlar çok önemlidir Zühtü Bey, bunları sıkça dile getirin. Yokluk, insanı her boyuta sokar. Madem ki yazı yazıyorsun? Toplumla biraz ilgilenin" dedi. 

Zühtü Bey, evden çıktığına pişman oldu. Ama yapacak bir şey yoktu. O hınçla, kahvehaneye gitti. Onu, şef Osman karşıladı. Ayaküstü, haftalık hasreti giderdikten sonra, masaya ilişti. Dakika geçmeden, Şef Osman, bir elinde demili bir çay, öteki elinde de günlük gazelerden derlemiş; getirip masa üstüne koydu. 

-"Buyur hocam. Sana tavşankanı çay" 

-"Sağ ol Osman Bey. Arkadaşlardan gelen oldu mu? 

-"Henüz gelen olmadı Hocam" 

Zühtü Bey, saatlerce arkadaşlarını bekledikten sonra, haftalık sohbet yapmadan evine gitti.