BİZİMLE ANLAŞACAK

Kürt sorunu, Güneydoğu Anadolu sorunu, Demokratikleşme sorunu, açılım…

Sonunda gelinen nokta “Amerika bizimle anlaşacak”.

Kim söylüyor bu sözleri.

DTP tarafından hükümetin muhatap alınmasını istedikleri Apo Efendi.

Ne için söylüyor. Bakınız ne için söylüyor.

ABD Kuzey Irak'ta kurdurduğu federe Kürt devletinin güvenliği için, Türkiye’nin bu bölgelerdeki siyasi kararlılığından vazgeçmesi veya taviz vermesini istiyor ya... Verilecek bu tavizin uygulanabilmesi için, PKK’nın silahlarını bırakması gerekiyor ya.... PKK silahlarını bıraktığı zaman yok alacağını biliyor ya... Bunun için APO Efendi,  ABD’nin samimi bir abi olduğunu biliyor ve kendileri ile anlaşacağını söylüyor.

BOP’un gerçekleşmesi için ABD ve İngiltere’nin iki yüz yıllık politikalarının olduğunu da söyleyen Apo Efendi, BOP Projesinin gerçekleşmesi için PKK’nın silahlı güç olarak bölgede bulunmasında fayda olacağını vurgulamak istiyor. Bu yüzden de ABD bizimle uzlaşmak mecburiyetinde olacak” diyebiliyor.

PKK’nın şu andaki hain komutanı Karayılan da durmuş durmuş, “Türkiye bizden özür dilemeli” diyebiliyor. Yok olmaz. Özür dilemekle hiçbir şey hal olunmaz, beyefendi. İstersen bir de ellerinden hasretle öpüverelim de büyüklük sende kalsın. Ha, birde1920’lerde başlanan iş şimdi tamamlansın diyormuş Efendi Hazretleri.

Neydi o 1920’lerdeki iş?

Tek devlet altında, iki uluslu bir ülke. Yani şu andaki Güneydoğu Anadolu’ya verilen Kapitülasyonların daha genişletilmiş hali.

Bakınız şu anda Güneydoğu Anadolu’ya ne gibi imtiyazlar verilmiş gelmiş geçmiş hükümetler tarafından. Bir defa nereye giderseniz gidin, yapmış olduğunuz alışverişlerde hiç bir zaman fiş  alamazsınız. Çünkü fiş aldığınız zaman Güneydoğu Anadolu’da bulunan esnaf veya iş sahibi, bu devlete vergi vermek zorunda kalacak.

İkincisi; Yine bu bölgelerde her eve bir takım desteklemeler adı altında devlet desteği girmektedir. Batıda Nüfus plânlaması yapılırken, doğuda çocuk başı para yardımı yapılmaktadır insanlara. Bir ailede en az sekiz çocuk olduğunu dünürsek eve giren parayı hesaplanmak kime düşer acaba?

Bir de kullanılan yeşil kart sayılarına bakarsa, kimler için çalıştığımızı görürüz. Bir tek eksikleri ne idi bu güzel insanların? Ana dillerinde eğitim, kendi yönetimlerini kurmuş bir yönetim. Anlayacağınız devlet içerisinde devlet.

Diyelim ki İmralı efendisinin bu saydıkları kabul gördü. Sonuç ne olacak. Bunu sağır sultanlar bile biliyor sevgili okurlarım. Biz mi bilmeyeceğiz. Kuzey Irakta Kurulan Kürdistan’a bağlanan, Türkiye’nin desteği ile güçlenmiş ve zenginleşmiş bir Büyük Kürdistan. Bu amaçlarını açıklayan Apo efendisi “bu oluşumlar olduktan sonra, Güneydoğuda Türk Bayrakları da asılabilir” deme utanmazlığını da yapabiliyor. Biraz olsun gizli amaçlarını anlayabildik mi? 

GİTTİM VE GÖRDÜM

6 Ağustos akşamı  saat 22’de yola çıktığımızda “acaba nasıl bir yer ki” orası diyerek kafamda “acabaları” canlandırmaya başladım.

700 km’nin sonunda Pozantı ayrımına geldiğinizde, coğrafyanın değiştiğini tam manası ile anlayabiliyorsunuz.

Sarp Toros Dağları'nın eteklerinde yol alırken gün de yüzünü  göstermeye başlamıştı. Pozantı otobanı tam olarak tamamlanmasa bile, üç gidiş, üç geliş ile, Hükümetlerin Güneydoğu Anadolu’ya ne kadar önem verdiklerini hemen anlıyordum.

Adana, Mersin ayrımına gelindiğinde ise yollar tam Avrupai bir şekilde sırıtıyordu.

Daha ….Km yolumuz vardı. “Kahraman Maraş’a kadar böyledir” inşallah dedim. İki girişi vardı Adana’nın. Batı girişi. Doğu girişi. Şehir tam görünmüyordu ama, yine de Adana’yı hissedebiliyordum.

Öğleye doğru, 230 km'nin sonunda, Kahramanmaraş ayrımına geldik ve otobandan çıkarak normal E-5 yoluna girdik. Arabada gaz azalınca ilk yerleşim yerindeki benzinciye uğrayıp gazımızı tamamlarken, demli kaçak çay ikram etti benzinci genç. Henüz 18-19 yaşlarında görünüyordu.

“Seneye askere gideceğim abi dedi. Çaylar bizden ha…”

Kasalar içerisindeki kavunların kokusu ne güzelde kokuyordu. Alıcı  gözüyle kavunlara baktığımı görünce, “Kes abi, kesebilirsin” dedi.

Beş  kişi bu ikram karşısında hayır diyemedik. Tam beş kavun yedik afiyetle.

Ayrılırken ücretlerimizi ödemek istedik. "Olmaz" dediler. “Bize hakaret olur abi” dediler.

Çevrede hiç Türk Bayrağı göremediğimi sordum gence.

“Orasını Karıştırma abi” dedi...            (Devam edecek)