Bu işin Yağdöken’le bitmesi lazım

 

 

2009 yılının 29 Mart’ında yapılacak yerel seçimler ülkemiz açısından büyük bir değişimiz habercisi olacaktır.

Yola devam edenler ya devam edecekler, ya da devam ettikleri yıldaki hal ve hareketlerine daha dikkat edeceklerdir.

Hani bir laf vardır.

“Yağın varsa, yemeğin de var demektir..”

Bu seçimlerde evinde yağının olmasını isteyenler çoğunlukta olacaklardır. Bunu biliyoruz.

Biliyoruz ki yerel seçimlerle, genel seçimlerin arasında çok fark vardır.

En belirgin farkı ise, yerel seçimlerin sonucunda yenilgiye uğrasa da, iktidarın alıp şapkasını gitmeyeceği, bilakis çalışmaya daha fazla gayret göstereceğidir.

Taşıma su ile değirmenin dönmeyeceğini iyi bilir benim yaştakiler.

Koskoca değirmen bir iki taşımlık su ile çalışırsa, öğüteceği bir çuval un olur.

Daha fazla çalışır dersek yalan olur.

Söke ilçemizde de gerek aday adayı seçimlerinde, gerekse aday seçimlerinde bazı partiler kan kazanmak için tercihlerini yaptılar.

İddialı iki büyük parti kendi adayını, tabanının isteği doğrultusunda belirledi.

Üçüncü parti büyük parti AKP ise temayül yoklamasına gitti.

Nedeni ise kan kazanacağız dediği sandığı bir aday adayı ile birlikte.

AKP belki kan kazanmıştır ama, acaba hiç düşündü mü kaybettiği kanları. Madalyonun bu yüzünü hiç düşündü mü?

Partisine yıllardır hizmet veren, dar günlerinde sırtında taşımasını bilen bir aday adayının  partisine küserek ayrılabileceğini düşünebilir misiniz?

Hele hele kendisini yetiştirmiş, siyasi yaşamını daha da ileriler taşımak için çabalayan birisi için düşünebilir miyiz? Asla..

Bir insan, bulunduğu mevki veya makam itibarı ile piyasada görünmeye bilir.

Mütevazi kişiliği ile insanları kırmamak için yapmış olduğu yardım ve hayırlarını gizli yapabilir.

Bu düşüncelerimin sonucunda ne yazacağımı tahmin etmişsinizdir.

Hep demez miyiz, başkan adaylarında aranacak vasışarın önemli olduğunu.

Devlet kademelerinin en alt kadrosuna bile üniversite mezunlarını alacağız diye lise mezunlarımıza sanayi ve serbest piyasayı gösterdiğimiz bu asırda, belediye başkanındaki iki üniversite bitirim diplomasının bulunması ne kadar göze ve kulağa hoş geliyor değil mi?

Ali Güzel Yağdöken’den bahsediyorum.

Kendisi, efendiliği ve kadirşinaslığının yanında çok ilerisini iyi gören, çok okuyan, icraatlarını iyi plânlayabilen, icraatlarında taviz vermeyen, yönetirken en ön plânda olmasından hoşlanan bir insan.

Liderlik vasfını üzerinde taşıyabilen bir Söke’li.

İnanıyorum ki Ali Güzel Yağdöken bir fırsattır Söke için.

İktidar belediyelerinin yönettiği şehirlere baktığımızda, imaratı,  bayındırı, ulaşımı, şehir içi çalışmaları, alt yaptığı çalışmalarında devlet daireleri ile ilgili koordineleri plânlı bir şekilde yapıldığını görüyoruz.

Hükümet ile dayanışma içinde olunduğu içinde  şehirlerin yönetimi daha bir güzel oluyor.

Belediyenin verdiği hizmetler vatandaşı huzurlu kılarken, belediye çalışanlarını da memnun ediyor.

Tabi bu gibi hizmetler ancak yönetecek Belediye başkanlarının samimiyetin ile olur.

İşte bu samimiyet te var sayın Ali Güzel Yağdöken’de.

Vatandaşına küsmeyen, verdiği hizmetlerde ayrım yapmayan, kendi çıkarlarından öte şehrinin çıkarlarını ön plânda tutan bir belediye başkanı halkın gönlüne girebilir. Bu özellikleri olan Belediye başkanı adayı da bu işi alır götürür.

Bu özelliği ile de güzel Ali Güzel Yağdöken.

Gönül istiyor ki, Ankara’dan, AKP genel merkezinden böyle bir karar çıksın.

Temayül yoklamalarının sonucunda Söke, ileri görüşlü, halkı ile barışık bir adayla tanışsın.

Bence bu özellikler Ali Güzel Yağdöken’de fazlası ile var.

AKP doğru karar verdiğinde, AKP Söke’de  kazanırken, Söke’de büyük bir fırsatı yakalamış olacaktır.

Karar Ankara’nın.

Yarın kararın sonucunu alacağız.

Bence bu iş Yağdöken’le biter.

Nasıl ki taşıma su ile değirmen dönmezse, AKP, Ali Güzel Yağdöken’le Söke’yi alır.