Bu krizin mimarı kim?

E. TURGUT TEKİN

 

Cumhurbaşkanlığı seçimi birinci turunda yaşanan krizin mimarı aranıyor. Herkes topu Baykal’a atıyor. Mumcu’ye Ak Partililer ateş püskürüyor. DYP’yi nerede ise vatan hainliği ile suçluyorlar. Suçluyorlar da kendileri bir adım önlerini göremiyorlar.          

 

Bence bu krizin mimarı Ak Partili Meclis Başkanı sayın Arınç’tır!....

 

Niye? demeyin!...

 

Gelin biraz geçmişe gidelim. Şu Kuzey Irak sorununda, meclisteki tezkere oylamasına. Bu tezkereyi hazırlayıp, meclise sunan Erdoğan hükümeti değil miydi? Peki mecliste karşı çıkan yalnız Baykal mıydı? Hayır efendiler, hayır! Ak Partili TBMM Başkanı sayın Bülent Arınç değil miydi? Tezkereyi çıkarttırmadığı gibi, ABD Ordusu’nun Türkiye’den Kuzey Irak’a geçişine de izin verdirmedi. İyi mi yaptı, kötü mü? Buna ileride tarih karar verecektir. Ama şu bir gerçek ki, bu olaylar Ak Parti’de çatlak yarattı. Her nedendir bilinmez ama, Erdoğan bu olaylara ses etmedi! Oysa Arınç’ın yaptığını muhalefet yapsa, Erdoğan hırsından çatlardı. Ama suskun kaldı.

 

Cumhurbaşkanlığı seçimi adayları arasında iktidar ve muhalefetin üzerinde anlaşıp seçeceği bir aday vardı. Kocaeli milletvekili ve Milli Savunma Bakanı sayın Vecdi Gönül. Söylenti doğruysa bunun adaylığına da, sayın Arınç’ın karşı çıktığı söyleniyor. Bu söylenti doğruysa benim aklıma şeytanca bir senaryo yazmak geliyor. Bu bir senaryodur. Ben masaya koyuyorum ve acaba diyorum! Acaba diyorum, çünkü varsayımlar her zaman doğru olmayabilir.

 

Anayasa diyor ki, Cumhurbaşkanı seçiminde 102. maddeyi uygula. İyi de kaç yıldır TBMM Başkanlığı koltuğunda oturan bu zati muhterem hiç mi bu maddeyi okumadı? Okudu da yoksa anlamadı mı? Anlamadıysa, meclisin yarısı hukukçu, birkaçına niye sormadı? Dilese Anayasa Mahkemesi’nden görüş bile alırdı. Almadı, almadığı gibi basında yer alan Erdoğan Teziç’in 367 sayısını da mı araştırmadı? Bana öyle geliyor ki, sayın Arınç bunların hepsini bal gibi biliyordu. Biliyordu da neden Gül’ü ve Ak Parti’yi kalbinden vurdu? İyi bir romancıya veya usta bir senaryo yazarı için bundan daha güzel malzeme bence olamaz!

 

Basını, medyayı izliyoruz. Arınç’ın düşüncelerinde, yaşamında, köşke bir türbanlıyı çıkarmak duygusu yatıyor. Varsayalım ki, kendisi köşke çıktı. Ne yapacak? Atatürk İlke ve Devrimlerine karşı savaş mı açacak? Yoksa laik ve demokratik Cumhuriyet’i yıkıpta, yerine şeriat ve teokratik bir devlet mi kuracak? Düşünce ve ideolojisi ne olursa olsun, Anayasa’dan ve TC Devleti ilke ve hedeflerinden bir santim dışa çıkamaz. Peki bunları Arınç bilmiyor mu? Elbette biliyor. Değiştirebilir mi? Asla!.. Ya bunu biliyor mu? Elbette. Öyle ise derdi nedir? Sayın Sezer’e, cumhurbaşkanlarına neden dil uzatıyor? Amacı kargaşa çıkartmak mı? İşlemekte olan demokrasiyi felce uğratmak mı? İnsanın aklına bazen çok saçma düşünceler geliyor.

 

Şimdi de başladı, “Sezer’in yerine kim vekalet edecek?” şimdi tartışma bu konu.

 

Değerli okuyucularım, sayın Arınç ya Anayasayı okumuyor, ya da okuduklarını kasıtlı olarak çarpıtıyor. Anayasanın 102. ve 106. maddelerini okuyalım:

 

B. Seçimi - “Madde 102- Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte iki çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir. Türkiye Büyük Millet Meclisi toplantı halinde değilse hemen toplantıya çağırılır.

 

Cumhurbaşkanının görev süresinin dolmasından otuz gün önce veya Cumhurbaşkanlığı makamının boşalmasından on gün sonra Cumhurbaşkanlığı seçimine başlanır ve seçime başlama tarihinden  itibaren otuz gün içinde sonuçlandırılır. Bu sürenin ilk on günü içinde adayların Meclis Başkanlık Divanına bildirilmesi ve kalan yirmi gün içinde de seçimin tamamlanmaası gerekir.

 

En az üçer gün ara ile yapılacak oylamaların ilk ikisinde üye tam sayısının üçte iki çoğunluk oyu sağlanamazsa üçüncü oylamaya geçilir, üçüncü oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğunu sağlayan aday Cumhurbaşkanı seçilmiş olur. Bu oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu sağlanamadığı takdirde üçüncü oylamada en çok oy almış bulunan iki aday arasında dördüncü olama yapılır, bu oylamada en çok oy almış bulunan iki aday arasında dördüncü oylama yapılır, bu oylamada da üye tam sayısının salt çoğunluğu ile Cumhurbaşkanı seçilemediği takdirde derhal Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimleri yenilenir.

 

Seçilen yeni Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar görev süresi dolan Cumhurbaşkanı görevi devam eder”

 

Bu son paragraf açık ve net bir ifade değil mi? Bunu, sayın Arınç anlamıyor mu? Elbette anlıyor da işine gelmiyor. Buna rağmen 106. maddeye kaçıyor. Şimdi kaçıp, sığındığı 106. maddeyi okuyalım:

 

F. Cumhurbaşkanlığına vekillik etme “Madde 106- Cumhurbaşkanının hastalık ve yurt dışına çıkma gibi sebeplerle geçici olarak görevinden ayrılması hallerinde, görevine dönmesine kadar, ölüm, çekilme ve başka bir sebeple Cumhurbaşkanlığı makamının boşalması halinde de yenisi seçilinceye kadar, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Cumhurbaşkanlığı na vekillik eder ve Cumhurbaşkanına ait yetkileri kullanır.”

 

Devlet memurlarında da bu böyledir. Yeni atanan göreve başlayıncaya kadar, eskisi görevini sürdürür. Yenisi gelince, görevi ona devreder.

 

Cumhurbaşkanlığı süresi dolanların 102. madde gereğince, “Seçilen yeni Cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar, görev süresi dolan Cumhurbaşkanının görevi devam eder.”

 

Göreve devam etmek istemezde, çekilirse, ölürse, yurtdışına gitme gibi konular ortaya çıkarsa, “Cumhurbaşkanına vekillik etme” konusu gündeme gelir. Bu da biraz önce okuduğunuz Anayasanın 106. maddesinde belirtilmiştir. Böyle hallerde Cumhurbaşkanına Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı vekillik eder.

 

Kim ne derse desin, sayın Sezer yeni, yani 11. Cumhurbaşkanı seçilinceye kadar, görevi dolsa bile Cumhurbaşkanı olarak devam edecektir. Bu Anayasanın 102. maddesinin son paragrafı ile ona verilmiş bir görevdir. Bülent Arınç’ın işine gelmeyen de budur. Krizlerin mimarıda, Baykal değil, sayın Arınç’tır.