Bu ne uysallık?

 

22 temmuz’dan sonra oluşacak parlamentoda  ilk öncelikli iş hükümetin kurulmasının ardından Cumhurbaşkanlığı’nın seçilmesi.

 

Bu yüzden haşin, sert ve dik sözleri ile tanıdığımız sayın Başbakanın son çıkışları bizleri şaşırttı doğrusu.

 

Seçim mitinglerinde aynı üslubu kullanamasa bile, TV kanallarında verdiği demeçlerde vatandaşa kendisini şirin gösterme becerisini sergileyebiliyor.

 

Cumhurbaşkanlığı ile ilgili CHP liderine gönderdiği mesaj da oldukça düşündürücüydü tabiî ki. İster istemez “Hayret, bu kadar uysallık ve işbirliği çağrısı nasıl oldu da sayın başbakanda görüldü” diyesi geliyor insanın.

 

İnanmak istiyoruz, inanasımız geliyor ama, zihinlerimizdeki soru işaretleri rahat bırakmıyor.

 

Sayın başbakanın bu uysallığını, sayın bakanlar gösteremiyorlar. Öyle ki sayın bakanlar, seçim propagandası için gittikleri seçim bölgelerinde aldıkları tepkiler karşısında, devletin emniyetini ve mahkemelerini kullanarak vatandaşlara ceza bile verdirebiliyorlar.

 

Acaba sayın bakanların, bu agresif durumları seçimlerde kaybedilecek oyların habercisi midir?

 

Sayın başbakanın mitinglerini ilgi ile izliyoruz. Sayın başbakanın işlediği konular, diğer siyasi partilerin iştahını kabartacak dereceden, plânlı ve programlı.

 

Sayın başbakanın hedefi belli. Siyasileri kızdırıp, onları sinirli, uzlaşmacı olmayan, kavgacı tiplere dönüştürmek.

 

Bu da başbakanın işine çok yarıyor ve başarılıda oluyor.

 

Bu güne kadar başbakanın bu oyununa gelen  sayın Baykal ve Sayın Bahçeli oldu. Hele sayın Bahçeli’ye, istediğini yaptırdı. Sonunda onu kızdırarak elindeki urganı attırdı. Şimdi de MHP’nin yükselen imajını düşürmek için, devamlı bebek katilinin idamını işliyor.

 

Sanki Türkiye’nin yalnızca bu sorunları varmış gibi, diğer sorunları unutturmaya çalışıyor.

 

Muğla mitinginde, 9000 kişiye konuşan sayın başbakanın konuşmaları aynı idi.

 

Hedefteki kişiler yine sayın Baykal ve Sayın Bahçeli idi. Konu ise aynı bildik namelerdi.

 

Bir Allah’ın kulu da çıkıp sayın başbakana, memleketin diğer sorunlarının nasıl çözüleceğini sormuyor. Dün bir TV kanalında analize yatırılan, Türkiye ekonomisinin tamamen dış kaynaklı şirketlerin eline geçtiğini, bu kaynaklarda bulunan paraların en yüksek faizi Türkiye verdiği için burada bulunduğunu, yarın bir ters durum olduğu zaman, bu paraların derhal Türkiye’yi terk edeceğini ve bunu olmasını düşünmek bile istemiyoruz diyen, yorumcuların açıklamalarını tınlayan yok. Esas sorulacak ve meydanlarda halka devamlı anlatılacak konunun bu olması gerekiyor.

 

Miting meydanlarında cumhurbaşkanının neden seçilemediğini, Öcalan’ın idamının neden yapılamadığının dedikodusunu yapmak ve halka şikayet etmek kolay. Ama… her gün gelen şehitlerin sebebini, Kuzey Irak’ta olan gizli anlaşmaların içeriğini, AB de yaşanan hezimetlerin sonuçlarını, büyük Ortadoğu plânının ne olduğunu bunları halkın bilmesi gerekmez mi?

 

Kıbrıın en son ne durumda olduğunu, gizli gizli yapılan zamların halktan nasıl saklanarak uygulamaya konulduğunu halkın bilmesi gerekmez mi?

 

Yoksa diğer konuları beş yıldır bu millet ezberledi. Bu millet APO’nun neden asılamadığını, Cumhurbaşkan