ÇAĞININ EN BÜYÜK TAPINAĞI

E. TURGUT TEKİN

 

 

“İyon Tapınaklarında Anıtsal Dönem” adlı bölümde o dönem tapınaklarını ve özelliklerini detaylı olarak anlatmıştık. Yaşayan örneklerini “Didimaion” tapınağına verip incelemiştik. Bugün ne yazık ki Efes Antik Tapınağı’nın yerinde görsellik içeren önemli kalıntılar yoktur. O görkemli yapıdan arkaya birkaç parça kalmıştır ve ören yerinde yarım sütun olarak durmaktadır. Taban dahi sökülmüştür. Biz ancak eski çağ yazarlarının burada anlattıklarını tekrar etmekten öteye ne yazık ki gidemiyoruz. Bu tapınakla ilgili görmek isteyenlerde ancak bu bilgileri aktarabiliyoruz.

Efes Artemis Tapınağı dünyanın 7 harikasından biriydi. Yunanlıların Efes’e gelmesinden çok önce Anatanrıça Kybele’ye ait T biçimine sahip kutsal bir yapı vardı. A binası diye adlandırılan bu yapıya daha sonra batı ve doğuda eklemeler yapıldı. MÖ 8. yy sonlarıyla 7. yy başlarına ait bazı fildişi ve altın buluntular İstanbul Arkeoloji Müzesi ve London British Museium’da saklanmaktadır. MÖ 7. yyda bu A binaları bir duvar içine alınarak daha büyük yapı elde edildi. C yapısıysa MÖ 6. yy başlarında 14x28 m ölçülerindeymiş.

Asıl görkemli tapınak MÖ 570 yılında “Dipteros” planlı olarak yapıldı.Mimarları Knossoslu Khersiphron ile oğlu Metagenes ve Samoslu Theodoros’tur. Tapınağın bulunduğu alan bataklık olduğundan temelini atmak çok güç olmuş. 8x20 sütunlu olup 36’sı kabartmalı olmak üzere tam 127 Tapınak İyon düzenindeydi. Dar ve uzun bir cellası vardı. ”Tanrıça Artemis”in kült heykelleri bu cella içinde durmaktaydı.

MÖ 356’da üne kavuşmak isteyen Herostratos adlı bir deli tarafından ateşe verilerek, bu ünlü tapınak yakıldı. Yakılan bu tapınağın yerine Efesliler yeni bir tapınak daha yaptılar.

Antik çağ yazarlarından olan Pliniusa göre bu tapınak tam 7 kere inşa edilmiştir. Daha önce var olan ana tanrıça Kybele ve Anadolu kültürünün bir devamıdır. Bu devasa tapınak 60x125 m boyutlarına sahip bir dikdörtgen planlıydı. Lidya Kralı Kroisos yapıdaki kabartmalı sütunları hediye etmişti. MÖ 356 yılında yakılmadan önce çağının en büyük tapınağıydı. Dünyanın 7 harikasından biri olarak kabul edilen bu tapınak, antik çağın mermerden inşa edilmiş olan ilk tapınağı özelliğini de taşıyor.

Bu tapınağın “Tapkı Heykeli” Tanrıça Artemis’e aitti. Bu heykelin aslı bulunamamış, günümüze kopyaları ulaşmıştır. Aslı altın, abanoz, gümüş ve siyah taştan yapılmıştı. Heykelin bacaklarını hayvan kabartmaları süslüyordu. Vücudun üstündeyse bereketi simgeleyen yumurtaya benzer 37 tane göğsü vardı. Anadolu’nun Ana Tanrıçası olarak bilinen Kybele’den esinlenip, İyon Dönemi’nde Artemis’e dönüştüğü sanılıyor. Kybele’nin Efes’e ne zaman geldiği ve Artemis adıyla kültünün ne zaman başladığı ile ilgili bir bilgi henüz ele geçmemiştir. Anadolu Kybele’sinin çeşitli evreler geçirdikten sonra Efesli Artemis’e dönüştüğü sanılıyor. Günümüze ulaşan en güzel “Arthemis Ephesia” heykeli imparator Hadrianus Dönemi’nde yapılmıştı.

Bugün Efes Antik Kenti artık dünyaca tanınıyor. Her yıl burayı gezip görmek için binlerce insan geliyor. Bu insanlar barış ve kardeşlik duyguları içinde gezip görmek istiyorlar. Bizlerde bunları saygı ve sevgi ile yaklaşırsak daha iyi olur. Bir atasözünde derki:”tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. ”Bizde gelen konuklara güzel söz ve tatlı dille yaklaşıp kucak açalım.