Çankaya

 

Çankaya. Ankara’da bir semt.

 

Ankara’da bir ilçe adı.

 

Ankara’dan, Türkiye’ye bakış açısı.

 

Türkiye’nin kalbinin attığı yer.         

 

Adına türkülerin yakıldığı, marşların yazıldığı, kos koca özgürlük bayrağının dalgalandığı bir yer. 

 

“Çankaya yolundayız balam, Asya’nın bozkurtları Gönüllerde aynı ülkü, Tanrı korusun Türk’ü” gibi, ülkücü kesimin marşlarında yer bulmuş, simgeleşen merkez.  

 

Ah güzelim, incinmesin Çankaya,

 

Bizi toptan götür yatır bankaya. Gibi ünlü ozan Aşık Mahsuni Şerif’in eleştiri dizelerine konu olmuş yer. 

 

Şeref rüyalarına dalan, yeşil Çankaya,

 

Gölgesi baş döndüren bu sırrı anlat bize. diyen, Faruk Nafiz Çamlıbel’ in Çankaya’sı

 

Çankaya, bu güne kadar tan  on Türk büyüğünü konuk etmiştir. Tam tarafsız bekçileri oradan, Türkiye Cumhuriyetinin varlığının bekçiliğini yapmışlardır. Görüldüğü gibi toplumun vazgeçilmez unsurlarından olan fikir çeşitlilişinin toplandığı bir yerdir Çankaya. 

 

Sağcısının da, solcusunun da, gericisinin, dincisinin de ulaşmak istediği bir özlemdir Çankaya. 

 

Ama Çankaya’nın üstün özelliği tam bağımsız, tarafsız adalet sembolü olmasıdır.

 

Dün öyleydi, bugün de böyle olacaktır. 

 

Dün oraya çıkarak, ülkede söz sahibi olanlar, siyasi kimliklerini öne çıkartmadan yönetimde bulundularsa, bugünde bulunacaklardır.

 

Çünkü, Çankaya öyle bir yer ki oradan, Hz. Ömer adaleti dağıtılır.

 

Bu yüzden, Çankaya’ya çıkacaklardan kimse korkmamalıdır.

 

Ancak, Çankaya’ya çıkacak kişiyi de daha çıkmadan susturmamak gerekir.

 

Gül’ün Çankaya’da pasif olacağını umanlar yanılacaktır.

 

Sayın Gül, siyasi yaşamı boyunca nasıl hareketli günlerin gebesi olduğunu, açık açık söylemiştir. Bu hareketli günler sonucunda değişimlerin yaşanacağını da üstü kapalı söylemektedir.

 

Kendi söylemi ile “beni bu güne kadar anlayan anlamıştır” cümleleri, O’nun ne derece uyumlu ve  tarafsız olacağını ıklamaya yetmektedir. 

 

Bundan yıllar evvelinde yürünen yolların yerinde şimdi yeller esmektedir.

 

Dün, dünyanın en katı sosyalistleri olanlar artık yumuşamış, sosyalleşmişlerdir.

 

En katı ırkçılar, merkezi milliyetçiliği işlemeye başlamışlar ve yumuşamışlardır. Dün, Erbakan görüşleri ile yoğrulan sayın Gül’de, bu gün, o hamurun mayasının yanlışlarla dolu olduğunu açık açık olmasa da, yaptığı ıklamalarıyla hatalar dolu olduğunu ima edebilmektedir. 

 

İnsanlar hakkı olan yerlerde bulunmalıdır.

 

Çankaya’da, 11.Cumhurbaşkanı olarak Gül’ün hakkıdır.

 

Nitekim kendiside kaygıların olmaması gerektiğini söylemektedir. Gereksiz kaygıların huzursuzluk yaratmaktan başka bir şey olmadığını söylemektedir. Bizim vazifemiz de tek elden söylenen bu sözlere inanmaktır.

 

Beş yıl kendisine başbakan yardımcılığını, Dışişleri Bakanlığı görevini güvenerek veren bu millet, sıranın Cumhurbaşkanlığına geldiğini 22 Temmuz’da söylediğine göre, kimsenin bir şey demeye sözü olmamalıdır.

 

İki hafta sonra Çankaya’da  sallanacak bayrak, bu millet tarafından vazifelendirilen kişiye diktirilecektir. Hiç kimse benim bayrağım, senin bayrağın demesin. Benim bayrağımı indirdiniz de, kendi bayrağınızı diktiniz de demesinler.

 

Orada sallanacak bayrak, Bağımsı