“DARALAN ANAYASA, GENİŞLEYEN ÖZGÜRLÜK” ÇELİŞKİSİ...

FARUK HAKSAL

Demokrasi, halkın kendisini yönettiği rejimin adıdır.

Halkın kendisini yönetecek diğer insanları seçip, bir köşeye çekilerek oturacağı yönetim biçimi değildir.

İlgileneceksiniz!..

Seçtikleriniz, seçmediklerinizin herkesin yapıp ettiği işlerle, yapmayıp savsakladığı projelerle, her şeyle ilgileneceksiniz…

Eğer bütün bunlarla ilgili değilseniz ve her nasılsa seçilerek TBMM’yi dolduran kişilerin sizi istedikleri gibi yönetmesine razı iseniz, düşün birkaç küme aşağıya, siz yaşamakta olduğunuz çağın insanı değilsiniz…

Bir adam çıkıyor ve sizin seçim sandığına giderek seçmek zorunda olduğunuz kişileri belirliyor.

Sonra siz sandığa gidiyorsunuz ve o adamın belirlediği kişileri seçiyorsunuz.

Seçiminiz konusundaki özgürlüğünüz, sadece birkaç siyasi parti liderinden birini yeğlemekten ibarettir. Ve yeğlediğiniz bu “lider,” sizin adınıza sizin vekillerinizi belirlemekte ve belirlenen kişilere de milletin [yani sizin] vekili denmektedir.

İleri demokrasi, bilinci gelişmiş halklar için geçerlidir ve mümkündür.

Eğer siz, önünüze konan seçeneklerin dar kulvarına kendinizi bilerek sıkıştırıyorsanız ve bu çarkın içinde gözleriniz bağlı ha/bre dönüp duran bir dolap beygiri misali dolanmakta bir sakınca görmüyorsanız, size demokrasinin ilerisi değil, en gerisi bile fazladır…

1961 Anayasası Dünya’nın en gelişmiş ileri demokrasi unsurlarını içeriğinde barındıran modern bir anayasaydı…

12 Martın Başbakanı Nihat Erim şöyle buyurmuştu:

  - Bu Anayasa bu millete bol gelmiştir!..

Ve o zat-ı muhterem sonra ne yaptı?..

O güzelim Anayasa’yı biraz daralttı.

Sonra 12 Eylül geldi.

İyice daralttılar 1961 Anayasası’nı…

Sonra bir kez daha, sonra bir kez daha daralttılar…

Ve en sonunda bir başka 12 Eylül gününde halkoylamasına sunulan yepyeni bir değişiklik metni ile yeniden daraltarak kuşa çevirdiler o gerçekten ileri demokrasinin Anayasa’sını…

Ve Türkiye halkı Anayasa’sını koruyamadı…

Sonuçta Nihat Erim’i haklı çıkarttı…

Şimdi ise, bu darala darala kuştan da beter hale gelen Anayasa’yı yeniden daraltacaklar…

Ve üstelik bu işi yaparken kullanılan kavram “İleri Demokrasi”dir!.. Özgürlüklerin genişlemesidir!..

Demokrasiler, halkın kendi kendisini özgürce yönettiği rejimlerdir, biliyoruz.

Ama bir halk kendisini özgürce yönetme konusunda ciddi hatalar yapıyor ve kendi bindiği dalı ısrarla kesmeye çalışıyorsa… Sonunda her halk gibi, layık olduğu yönetim biçimine kavuşacaktır.

Ama bu güzelim Cumhuriyete yazık olacaktır.

Laik ve sosyal hukuk devletine yazık olacaktır.

Emperyalizme karşı silahla ve Ortaçağ kültürüne karşı ise eğitim hamleleri ile savaş vererek, vuruşa vuruşa kurulmuş olan Milli Devlet’e yazık olacaktır.

Ama bütün bu yazık olmalar sonunda belki de millet, layık olması gereken yönetim biçimini gerçekten fark edecek ve bu kez oyunu seyretmeyi terk ederek, bizzat kendisi sahaya inecek ve demokratik Cumhuriyeti tüm kurumları ile birlikte yeniden inşa edecektir…

Kim bilir?..

“DARALAN ANAYASA,

GENİŞLEYEN ÖZGÜRLÜK”

ÇELİŞKİSİ...

(faruk haksal)

Demokrasi, halkın kendisini yönettiği rejimin adıdır.

Halkın kendisini yönetecek diğer insanları seçip, bir köşeye çekilerek oturacağı yönetim biçimi değildir.

İlgileneceksiniz!..

Seçtikleriniz, seçmediklerinizin herkesin yapıp ettiği işlerle, yapmayıp savsakladığı projelerle, her şeyle ilgileneceksiniz…

Eğer bütün bunlarla ilgili değilseniz ve her nasılsa seçilerek TBMM’yi dolduran kişilerin sizi istedikleri gibi yönetmesine razı iseniz, düşün birkaç küme aşağıya, siz yaşamakta olduğunuz çağın insanı değilsiniz…

Bir adam çıkıyor ve sizin seçim sandığına giderek seçmek zorunda olduğunuz kişileri belirliyor.

Sonra siz sandığa gidiyorsunuz ve o adamın belirlediği kişileri seçiyorsunuz.

Seçiminiz konusundaki özgürlüğünüz, sadece birkaç siyasi parti liderinden birini yeğlemekten ibarettir. Ve yeğlediğiniz bu “lider,” sizin adınıza sizin vekillerinizi belirlemekte ve belirlenen kişilere de milletin [yani sizin] vekili denmektedir.

İleri demokrasi, bilinci gelişmiş halklar için geçerlidir ve mümkündür.

Eğer siz, önünüze konan seçeneklerin dar kulvarına kendinizi bilerek sıkıştırıyorsanız ve bu çarkın içinde gözleriniz bağlı ha/bre dönüp duran bir dolap beygiri misali dolanmakta bir sakınca görmüyorsanız, size demokrasinin ilerisi değil, en gerisi bile fazladır…

1961 Anayasası Dünya’nın en gelişmiş ileri demokrasi unsurlarını içeriğinde barındıran modern bir anayasaydı…

12 Martın Başbakanı Nihat Erim şöyle buyurmuştu:

  - Bu Anayasa bu millete bol gelmiştir!..

Ve o zat-ı muhterem sonra ne yaptı?..

O güzelim Anayasa’yı biraz daralttı.

Sonra 12 Eylül geldi.

İyice daralttılar 1961 Anayasası’nı…

Sonra bir kez daha, sonra bir kez daha daralttılar…

Ve en sonunda bir başka 12 Eylül gününde halkoylamasına sunulan yepyeni bir değişiklik metni ile yeniden daraltarak kuşa çevirdiler o gerçekten ileri demokrasinin Anayasa’sını…

Ve Türkiye halkı Anayasa’sını koruyamadı…

Sonuçta Nihat Erim’i haklı çıkarttı…

Şimdi ise, bu darala darala kuştan da beter hale gelen Anayasa’yı yeniden daraltacaklar…

Ve üstelik bu işi yaparken kullanılan kavram “İleri Demokrasi”dir!.. Özgürlüklerin genişlemesidir!..

Demokrasiler, halkın kendi kendisini özgürce yönettiği rejimlerdir, biliyoruz.

Ama bir halk kendisini özgürce yönetme konusunda ciddi hatalar yapıyor ve kendi bindiği dalı ısrarla kesmeye çalışıyorsa… Sonunda her halk gibi, layık olduğu yönetim biçimine kavuşacaktır.

Ama bu güzelim Cumhuriyete yazık olacaktır.

Laik ve sosyal hukuk devletine yazık olacaktır.

Emperyalizme karşı silahla ve Ortaçağ kültürüne karşı ise eğitim hamleleri ile savaş vererek, vuruşa vuruşa kurulmuş olan Milli Devlet’e yazık olacaktır.

Ama bütün bu yazık olmalar sonunda belki de millet, layık olması gereken yönetim biçimini gerçekten fark edecek ve bu kez oyunu seyretmeyi terk ederek, bizzat kendisi sahaya inecek ve demokratik Cumhuriyeti tüm kurumları ile birlikte yeniden inşa edecektir…

Kim bilir?..