Dün dündür, bugün bugün!...

DURMUŞ TUNA

 

 

Siyaset mesleği zor zenaat. Entrikalarla dolu. Genelde çıkar ve

menfaate dayalı. Halk adına ve halk için yapılan siyaset istisna.

Yani; kaideyi bozmaz.

"Dün dündür, bugün bugün!.." anlayışı ne yazık ki, iliklerine kadar

işlemiştir siyasetçinin. Siyaset adamı ak dediğine bir anda kara

diyebilir. Değer yargılarından bir gecede ansızın vazgeçebilir. Kendi

doğrularından çark edebilir. "A" partisinin genel başkanına kızdığı

için "B" partisinde siyaset yapabilir. "Bizim; o genel başkan olduğu

sürece bu partida işimiz olmaz" diyerek, aynı görüşe yakın bir başka

siyasi partide mücadelesini sürdürebilir. Hatta; yerel seçimlerde aday

olabilir, bölünmeye çanak tutar, karşıt görüşlü bir partinin

kazanmasına neden olabilir. Yıllar sonra da hiçbirşey olmamış gibi,

beğenmediği genel başkana ve o partiye sığınabilir.

Sen nelere kadirsin Allah'ım.

Ülke ekonomisi her geçen gün kötüye gidiyor. 2009 yılı ekonomik açıdan

daha kötü geçeceğe benziyor. Mali verilerin yanısıra ekonomistlerin ve

uzmanların görüşleri bu yönde. Bu olumsuz görüşlere paralel olarak,

siyasette de daha çok entrikalara, ayak oyunlarına şahit olacağız

demektir.

Sağ demeden, sol demeden parti parti dolaşan dönekler, kendilerini

pazarlamaya çalışan zavallılar, şakşakçılar için kaygan zemin oluşmaya

başladı. Dedikodular aldı başını gidiyor. Her ağızdan bir söz çıkıyor.

Hangisine inanacağımızı, kime itibar edeceğimizi bilemiyoruz. Şok

gelişmelerle sarsılıyoruz. İnanın insanın midesi bulanıyor.

*******

Bu arada güzellikler de olmuyor değil. Söke DSP'de mütevazi kadrosuyla

çalışmalarını sürdürüyor. Bir grup dürüst insan kaygan zeminde ayakta

kalmaya çalışıyor. Aday olarak çıkarmayı düşündükleri isimler başka

partilerle anlaşsalar da dimdik ayaktalar ve onurlu mücadelelerini

sürdürüyorlar. DSP'den aday olması beklenen İbrahim Adalı AKP ile el

sıkıştı ve belediye başkan aday adayı oldu. Levent Tuna ise CHP'ye

katıldı. İbrahim Adalı da, Levent Tuna da DSP sayesinde prim yaptılar.

DSP'nin adını kullanarak siyasi güç kazandılar. DSP'yi de, DSP'de

siyaset yapan insarnları da kullandılar. İbrahim Adalı'ya bu konuda

fazla yüklenemeyiz. Çünkü 1.5 yıldır hep son dakikaya kadar

bekleyeceğini söylemişti. İlk tercihinin AKP olduğunu söylemişti.

Gönlü AKP'den yanaydı.

Levent Tuna'nın durumu farklı. Bir ara adaylığı düşünmediğini beyan

etmekle birlikte, özellikle CHP'nin fiyasko yemeğinden sonra DSP'den

adaylığı ciddi ciddi düşünüyordu. Bu konudaki görüşlerini ikimiz

arasında geçen telefon görüşmesinde şu sözlerle açıklamıştı: DSP Genel

Başkanı Zeki Sezer'in Kuşadası ziyaretinde aday olmayı düşünmüyordum,

ama artık kesinlikle aday değilim demiyorum. Adaylığı düşünüyorum."

Kaygan zeminde bakalım daha ne gibi sürprizlere tanık olacağız...