EğitimSen, “Kadına yönelik

EğitimSen, “Kadına yönelik şiddet artarak devam ediyor


Gerçek Gazetesi
EğitimSen Söke Temsilciliği Kadın Komisyonu"ndan yapılan açıklamada 2008 yılının ülkemizde kadına yönelik şiddet açısından kara bir yıl olduğu belirtildi.
Eğitim Sen Söke Temsilciliği Kadın Komisyonu yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi, “Geçtiğimiz birkaç yıl içinde, AB sürecinin zorlamaları ve kadın hareketinin yürüttüğü mücadele kısmen sonuç vermiş ve yeni Medeni Kanun"un çıkartılması, Ceza Kanunu"na kadına yönelik şiddeti önleyici maddelerin eklenmesi ve Anayasa"ya pozitif ayrımcılık ilkesinin konması gibi hukuksal düzeyde kimi olumlu düzenlemelerin yapılması umut vermişti. Ancak bu yıl cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddete ilişkin bir ilerlemeden söz etmenin imkânı yoktur. Aksine bu konuda birçok açıdan gerileme yaşanmıştır.
Kadına yönelik şiddet artarak devam ediyor. Gazetelerin üçüncü sayfalarında her gün eşinin, babasının ya da kardeşinin silahından çıkan kurşunlarla yaşamını yitiren kadınların haberleri yer alıyor. Kadınlar en yakınlarının şiddeti ile hayatlarından olmaya, sakat kalmaya devam ediyorlar. Bu olumsuz gidişat, AKP hükümetinin ideolojik olarak muhafazakâr, ekonomik olarak neo liberal politikalarıyla doruk noktasına ulaşmıştır.
AKP hükümeti bizzat kendi yaptığı reformlardan rahatsızdır ve bunları geriye almanın yollarını aramaktadır. En son Yargıtay"ın isteği ile harekete geçen Adalet Bakanlığı, evlenme yaşını 15"ten 14"e indirmeyi de içeren değişikliklerle daha ilköğretim çağındaki kız çocukların evlendirilmesinin önünü açmaya; çocuk tacizinde şikâyete bağlı dava yaşını düşürmeye çalışmaktadır. Tacizci Hüseyin Üzmez"in tahliyesi kamuoyunda bu denli tepkiye yol açmasaydı belki de Adalet Bakanlığı bu değişikliği Meclisin gündemine getirmiş olacaktı. AKP hükümetine göre kadının yeri evidir. Nitekim Başbakan “hanım kardeşlerim en az üç çocuk doğurun yoksa milletimizin kökü kazınacak” diyerek bunu dile getirmiş oldu. Ama sanılmasın ki AKP, kadınların tümüyle evde olmasından yanadır. Ancak AKP muhafazakâr cinsiyet yaklaşımını, sermayenin esnekleşme talepleri ile çok güzel birleştirmekte ve kadınlardan esnek çalışmayı kabul etmelerini istemektedir. Böylece kadınlar, sermayenin gerek gördüğünde emeklerinin sömürülmesi için evden çıkacak, sermaye istemediğinde ise evlerine dönüp Başbakan"ın istediği üç çocuğu doğurmakla meşgul olacaklar. Tabi bu arada da giderek yoksullaşan evlerinde tencereyi nasıl kaynatacaklarını düşüneceklerdir. Son bir yıl içinde elektriğe, doğal gaza, suya, toplu taşıma, temel gıda maddelerine gelen zamlar, sabit gelirli aileleri eski hallerine göre üç dört kat daha yoksullaştırmıştır. Her zaman olduğu gibi artan yoksullaşma, kadınların ev içindeki yüklerinin de artması anlamına gelmektedir. Biz eğitim ve bilim emekçileri olarak tüm bunları kabul etmediğimizi ve kadına yönelik şiddete sessiz kalmayacağımızı ilan ediyoruz. Ulusal ve uluslar arası bağlayıcı hukuk düzenlemeleri uyarınca, kadına yönelik şiddeti önleyici düzenlemeler gerçekleştirilmelidir. Başta eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik olmak üzere kamusal hizmetlere, kültürel ve çevresel kaynaklara bütçeden daha fazla pay ayrılmalıdır. İş Kanunundaki işyerinde cinsel taciz bölümü tanımı da eklenerek etkin bir şekilde uygulanmalıdır. Ayrımcılık da bir şiddettir ve kadınların işe giriş ile işyerinde karşılaştıkları her türlü ayrımcı uygulamaya son verilmelidir.
25 Kasım'da bir kez daha kadınlara uygulanan her türlü şiddeti kınıyoruz! Ve geleceğin ellerimizde olduğu inancıyla, mücadelemizi bütün eşitsizlikler yok oluncaya dek sürdüreceğimizi bildiriyoruz!”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Genel Haberleri