ERBAKAN HOCA’YI DOĞRU DEĞERLENDİRMEK ZORUNDAYIZ

FARUK HAKSAL

Prof. Necmettin Erbakan öldü.

Yaşamı boyunca bu ülkenin gündemine getirdiği çok sayıda soruna ölümü sonrasında yenilerini ekleyerek ayrıldı aramızdan…

- O bir dava adamıydı…

Doğru.

Ama “dava”sı bu ülkenin rejimi ileydi!..

Yaşamı süresince laik düzenin karşısında yer alan bir hedef uğruna çalıştı durdu, didindi durdu…

Kişiliği ile çalışmaları ile ve devşirerek yarattığı ve sonra da ustalıkla örgütlediği kadrolarıyla, “Laiklik karşıtı eylemlerin” gerçekten odağıydı.

Sözünü ettiğimiz bu “odağı” yüzde 3’lük marjinal bir siyasi örgütlenmeden Türkiye’yi yıllardır tek başına yöneten bir yapıya taşıdı…

Bu yapının, ciddi bir güç olmasını sağladı.

İrtica bayrağı altındaki karşı devrim sürecinin kıvılcımını ateşledi ve ülkenin bir yangın yerine ulaşmasının mimarı oldu.

28 Şubat’ta irtica kalkışmalarına “dur” diyen Türk Silahlı Kuvvetleri’ni bugünlerin ortamında mezarı başına kadar getirmesini bilen bir stratejinin boynu kravatlı “hoca”sıdır Prof. Erbakan…

“Laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olması nedeniyle kaç kez partisi kapatılan bir liderdir Erbakan Hoca…

Ve ısrarlı ve sabırlı ve disiplinli çalışmalarıyla, dizinin dibinde yetiştirdiği kişilerin “laiklik karşıtı eylemlerin odağı” olduğu tespit edilen siyasi partilerinin kapatılamadığı günümüz koşullarının yaratıcısıdır…

İşte böyle mümtaz, seçkin, özgün ve “nevi şahsına münhasır” niteliklerin sahibidir Prof. Necmettin Erbakan “hoca”mız…

Cenaze törenine Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından gönderilen sembolik çelengin anlamı, 1. Ordu Komutanlığı’nın anılan törene fiziki olarak iştiraki ile tamamlanmıştır.

Kimler yoktur ki cenaze töreninde?..

Kendisini sırtından hançerleyen “yenilikçi” öğrencileri taşımıştır tabutunu…

Timsah gözyaşları mı?

Hayır sanmıyoruz.

Sadece düşünceliydi Başbakan… Oldukça düşünceli!

Ve oynamakta olduğu rolde falso yapabileceğinden endişeli ve biraz da [her zamanki gibi] sinirli…

Vicdan muhasebesi miydi onu bu düşünceli psikolojinin içine iten?..

Hayır onu da sanmıyoruz!..

Çünkü bazı kavramlar çöpe atılıp, çiğnenmeden bu kadronun sürdürdüğü işleri yapabilmek olanaklı değildir…

 

Haa… Bir de Erbakan Hoca’nın anti-emperyalist “yan”ı [ya da kenarı] var…

Siyasal İslam ve anti emperyalizm ne kadar birbiri ile uzlaşır, ne kadar çakışır ve ne kadar birbirlerine sırtlarını yaslayabilir?.. Bu soru önemlidir ve yanıtı üzerine düşünülmeye değerdir.

Bizce Erbakan Hoca’nın anti-emperyalist görüntüsünün temelinde Batı kültürü düşmanlığı vardır ve sanıyoruz tümüyle de bu refleksten ibarettir…

Erbakan Hoca, Çiller ile koalisyon yaparken, Amerikan vatandaşı olan ortağından herhangi bir rahatsızlık duymuş mudur?..

Erbakan’ın dilinde anti-emperyalizm söylemi şu iki sözcüğün dışına taşmış değildir:

- Taklitçi zihniyet!..

Gerçekte Batı kültürünü taklit etmekten öteye geçemeyen “yarı-aydın zihniyet”e karşı olmamak mümkün değildir.

Ama Erbakan Hoca’nın defterinde Mustafa Kemal Atatürk de bir taklitçidir… O’nu izleyenlerde.

Çünkü Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın yaşamı boyunca sürdürdüğü mücadelenin hedefinde Cumhuriyet değerlerimizin en başında yer alan laiklik ilkesi vardır!..

Ve tüm çabası da, “laiklik karşıtı eylemlerin odağı”nda yer almak, o odağı tüm ülkeye yaymak için kadrolar yetiştirmek ve yaratacağı ve örgütleyeceği siyasi güç ile bu ülkede şeriat düzenini yeniden egemen kılmak.

Lütfen soğukkanlı ve objektif olalım. Günün gergedan gözyaşlarına kapılmayalım…

Çünkü tarihsel geçmişi doğru değerlendiremezsek, geleceği aydınlık bir biçimde göremeyiz