Ermeniler’den ne farkları var?

Ermeniler 1915 yılında ülkeyi terk ederken Türk halkına yaptıkları mezalimin gerçek yüzünün meydana çıkmaması için devamlı zeytinyağı gibi suyun yüzünde kalmayı başarmıştır.

Sanki bir tek kendileri ak sütten çıkmış ak kaşıkmış gibi, tertemiz görünmeye çalıştılar, çalışmaya da devam ediyorlar.

Siyasilerimizin Ermeni yöneticilerine uzattıkları zeytin dalları hep geri çevrildi.

Siyasilerimiz arşivlerimizi açalım, gerçekleri hep beraber inceleyelim deseler de, Ermeniler mumlarının yatsıda söneceğini bildikleri için kabul etmiyorlar.

Tabi bu soy kırımı iddiaları açıklığa kavuşmadan devam edip gidiyor.

Ah bir kabul edip de arşivleri çalıştırmaya başlasalar, gerçekler bir bir ortaya çıkacak.

Yıllarca Ermenilerin bu yalan iftiralarıyla uğraştığımız yetmiyormuş gibi, bir de Ermeni’den daha ermeni şer güçleri ile uğraşmak zorunda kaldık.

Bu ülkenin gelirlerinden nemalanarak bir yerlere gelmiş, suyun başını tutmuş bu insanlara birde parti kurdurarak meclis çatısı altına aldık.

Bu da yetmiyormuş gibi, kurdukları işletmelerin ürettiği ürünleri bilerek veya bilmeyerek evlerimize alıyoruz.

Biz onlara zeytin dalı uzattıkça onlar bize çalı uzatıyorlar.

Biz bu memlekette Kürt sorunu yok, siz işi Kürtçülüğe dayandırıyorsunuz diyoruz, Onlar dağdakiler hain, terör diyemiyorlar.

Biz Kürtler bu ülkede ikinci sınıf vatandaş değiller, onlar bu ülkenin bölünmez parçası diyoruz, onlar özerk devlet, illa da Kürdistan diyorlar.

Biz onlara PKK dan size faydadan çok zarar gelir, gelin etmeyin, eylemeyin bu davranışlardan vazgeçin diyoruz, onlar halen dağlarda çadır kuracağız diyorlar.

Biz onlara yüz yıllar boyunca beraberiz, akrabayız, kardeşiz, iş ortağıyız diyoruz, onlar tamam da, fakat biz ikinci sınıfız diyorlar.

Biz onlara bakın, Türkiye’de hiç çalışmadan devlet güvencesinde bulunan yeşil kart sahiplerinin % 80’i Kürt kardeşlerimiz diyoruz, onlar halen Kürtler eziliyor diyor.

Tıpkı Ermenilerin yıllardır yaptıkları gibi.

Zeytin dallarını kırıp kırıp geri çeviriyorlar.

Anlaşıldı, sizlerin meclis çatısı altında söylediğiniz barış sözcükleri hep yalanmış.

Sizler bu sözcükleri ya korkaklığınızdan söylüyorsunuz, ya da bizleri saf gördüğünüzden.

Velhasıl sizler, ya Ermeni gibi olmaya çalışıyorsunuz, ya da sizler de Ermenisiniz.

Eğer gerçekten Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayan Kürt vatandaşlarımızın iyiliğini isteseydiniz, Diyarbakır’da Kürt çocuklarını bombalatmazdınız.

Eğer gerçekten sizler bölgede istikrar isteseydiniz, Türk ordusunun operasyonlarının durdurulması için  dağlara çıkmaz, kardeşim dediğiniz dağdaki teröristlerin ellerindeki silahları alıp, onlara şehirde kucak açar, onlara doğru yolu gösterirdiniz.

Eğer sizler gerçekten samimi olsaydınız, sizlerin  korkusuzca  yaşayabilmeniz için kapınızda nöbet bekleyen güvenlik güçlerini şehit eden, genç yavruları esrarla, eroinle zehirleyen, geleceğin genç Kürt  evlatlarını uyuşturarak canlı bomba yapıp, sivil halkın arasına salan hainlere sırt çevirir, dünyanın kabul ettiği “PKK terörist” tir kararını kabul ederdiniz.

Şimdi ne oluyor da dağda çadır kurup operasyonlar durdurulsun diye veryansın ediyorsunuz.

Bir yerlerinize, bir şeyler mi battı yoksa.

DTP’nin Şırnak dağlarında yapacağı bu eylem bal gibi ortalığı bulandırmaktır.

Yapılacak bu eylem propagasyondan başka ne olabilir.

Art niyetli bir girişimdir. Bu girişim ipleri daha da gerecektir.

Demek ki DTP artık barışı istemiyor. Kanın durmasını istemiyor. DTP Kürt toplumunu temsil etmiyor, PKK’yı temsil ediyor.

Ermeniler kendi ülkelerinde, Türkiye’den bir şeyler koparabilmek için  plânlar yapar, uygulattırmaya çalışır. Düşman ülkedir, yapar.

Peki sizler hangi ülkenin insanısınız.

Sizin yaptığınızı Ermeniler bile yapmaz. Yazıklar olsun sizler.

İnşallah o dağ başında kuracağınız çadırlarda betonlaşır kalırsınız da bu ülke biraz nefes alır. Biz de, hakiki Kürt kardeşlerimizle el ele, kol kola bir lorke, yan yana bir harmandalı oynarız İzmir dağlarında.  

TÜRBAN TAMAM SIRA…

Türban tamam.

Sıra Türkiye’nin en önemli konuları arasında olan dokunulmazlık konusu.

İnsanlar hata yapmak için yaratılmışlardır.

Hatalar yapılacak ki, doğrular bulunabilsin.

Ama Türkiye’de öyle bir yöntem gelişmiş ki, hata yapan halktan birisi ise, vurun abalıya, yok eğer milletvekili ise durun, vurmayın abalıya.

Şimdi meclis komisyonunun önünde 26 dosya bulunuyor.

Eğer bu dosyalardan dolayı yaraları gocunan varsa, işlem görmez. Eğer yaraları gocunan yoksa işlem tamamlanır ve bir vurulacak abalı bulunur.

Tabi araştırılacak milletvekillerinin  çoğunluğunu AKP vekilleri temsil ediyor. Şimdi esas AKP davranışını göreceğiz. Bakalım Türban gibi, dokunulmazlık konusunu da halledecek mi?

Hükümet Türban konusunu halletti. Merkez sağın oyları dediğimiz oyların %60‘ını kaptı.

Eğer hükümet dokunulmazlıklar ilgili yasayı da çıkarırsa, yazın bir kenara, oyları %20 daha artırır ve %80 yapar.

Bu da ne demek oluyor, siz anlayın.

Bir beş yıl daha AKP ve garanti Çankaya.