FRANSA ve TÜRKİYE

E. TURGUT TEKİN

 

Fransa ile Türkiye tarihi çok eskiye dayanan iki dost ülkedir. Bu iki ülke arasında tarihten gelen önemli dostluklar olduğu gibi, ara sıra da olsa sürtüşmeler ve savaşlar da olmuştur. Ben çok eskilere gitmeden bu konulara az da olsa değineceğim.

Fransa ile Türkiye arasında ilk savaş ciddi boyutta Birinci Dünya Savaşı ile başlayan ve Türk Kurtuluş Savaşı ile devam eden savaşlar. Bilindiği gibi Antep ve yöresini işgal eden Fransızlar, bir çok olumsuz ve dostluğa yakışmayan savaşlar başlamış ve devam etmiştir. Sonuçta, Türklere savaşamayacaklarını anlayan Fransızlar savaşı yarıda keserek anlaşma yaptılar. Bu savaştan sonra bir ikinci sürtüşme daha yaşanmıştır. Şimdi bu sürtüşmeyi inceleyelim:

Lozan Barışı anında Hatay ili bugünkü sınırlarımız dışında kalmıştı. 1937 yılında Hatay sorunu başladı. O yıllarda Hatay Fransızlar’ın yönetiminde idi. Atatürk, Hatay’ın Anavatana kavuşmasını istiyordu. Fransızlar ise bu isteğe karşı çıkıyordu. Atatürk, Hatay’ın bir Türk ili olduğunu vurguluyor, bu açıdan her ne pahasına olursa olsun Anavatana kavuşmasını savunuyordu. Hatay halkının çoğunluğunun genel isteği de buydu. Bu istek Atatürk’ün görüş ve taleplerini güçlendiriyordu. Fransızlar, bu isteği bertaraf etmek için Türkiye’de Dersim isyanı çıkartmayı başardılar. Daha önce bu uygulamayı İngilizler denemiş, Şeyh Sait İsyanını Kerkük ve Musul dolaylarında çıkararak, Türkiye’yi iç savaşla baş başa bırakmışlardı. Bu isyanı bastırmak uzun sürmüş, Kuzay Irak’ın anayurda kavuşması da hayal olmuştu.

Aynı oyunu bu kez Fransızlar, Hatay sorunu sırasında gündeme getirdiler. O yıllarda Dersim’de yaşayan Şeyh Rıza ve eşi Bersi’ye sandıklar dolusu altın ve silah verdiler. Şeyh Rıza’yı bazı yalanlarla kandırdılar. Şeyh Rıza aşireti ile birlikte isyan başlattı. Devlet bir taraftan Şeyh Rıza ile uğraşırken, diğer taraftan da Hatay sorunu ile uğraşıp Anavatan’a kavuşmasını sağladılar. Türkiye’nin başına iş gelen her yerde yabancı parmağı vardır. Bu tarih boyunca böyle seyretmiştir ve de edecek.

Fransa bugün Türkiye’den ne istiyor?

Gelin biraz da bu isteğe bakalım. Türkiye yıllardan beri AB kapısında bekletiliyor. Bekletilenlerin başında gelmesinin nedeni de eften püften şeyler. Bekletenlerin başında da Fransa geliyor. Bir de Almanya.

Neden bu iki ülke de, diğerleri değil?

Bu iki ülke yani Fransa ve Almanya şu anda AB’nin rakipsiz krallarıdır. Bir üçüncü ortak veya rakip istemiyorlar. Zaman zaman da böyle bahaneler yaratarak Türkiye’yi hiçte hak etmediği yokuşlara sürüyorlar. Bugün 100 yıl önce Osmanlı’da yaşanmış sıradan olayları parlamentolarına taşıyıp, az bir taraftar oyu ile meclisten geçirerek sözde soykırımla suçlu ilan ediyorlar. O da yetmiyor AB bütününe yaymaya çalışıyorlar. Bunun karşısında Türkiye Dışişleri Bakanlığı suskun kalıyor. Benim zoruma giden asıl budur. Biz tarihimizi biliyoruz. Fransızlara şunu demek istiyorum. Sizin bu iki dost ülke arasında düşmanlık yaratmanızın nedeni nedir? Siz bu kadar adil misiniz, yoksa Ermeniler sizce Türkler’den daha mı değerli? Bunların hiçbiri değil. Sadece Sakozi AB içindeki tahtını paylaşmak istemiyor. Türkiye gibi o da tarım ve Akdeniz ülkesi. Ürettiği ürünleri rakipsizce AB ülkelerine satıyor. Böyle bir kuruma Türkiye gibi bir ortağı kabul ettirmek istemezler. Bugün Fransa ile Türkiye arasındaki çıkmazın gerçeği budur. Bugün ne yazık ki Türkiye bunu bilmesine rağmen Fransa’ya söz geçiremiyor. Daha doğrusu etkili olamıyor. Birkaç gün esti savurdu ve unuttular. Sarkozi meydanı boş bulunca hop hop oynamaya başladı. Biz ise eski Türk devletlerinde olduğu gibi birbirimize düşmüşüz. Bu kafayla daha çok kayıplarımız olur ve Fransa gibi dost ülkeleri karşımıza alırız.