GENÇ TEĞMENİN HAZİN ÖYKÜSÜ

FARUK HAKSAL

 

Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin öyküsü hazindir…

Ülkenin hukuk düzenindeki sarsıntıyı en açık bir biçimde ortaya koyan acıklı bir öyküdür.

Başına gelenlerle tarihe not düşen genç bir subayımızdır.

Teğmen Mehmet Ali Çelebi, Harp Okulu’nu birincilikle bitirmiş üstün yetenekli, çalışkan, örnek bir kişidir.

Derken…

Ansızın, bir gün hiç beklenmedik bir şekilde aniden, yani birden bire tutuklanır.

İşlediği suçun delili, cep telefonunda yer alan Hizbullah’ın örgüt telefonlarıdır.

Teğmen Mehmet Ali Çelebi çok uzun süre tutuklu olarak Hatsal cezaevinde yatar/kalkar, gün sayar…

Ne dediyse kimselere anlatamaz.

Bu telefon numaralarının cep telefonuna nasıl yerleşmiş olduğundan habersizdir.

Şaşkındır.

Üzgündür.

Ama asla umutsuz değildir.

Hapishanedeki hücresinde mesleki teknik bilgilerini unutmamak için yan komşusu bir kurmay albayla birlikte, çalışarak vaktini geçirir: Çalışır…

Sürekli çalışır.

Ve asla yitik, umarsız, karamsar değildir.

Ancak… Ve yine derken…

Gün gelir, her nasılsa yapılan itirazlar ve bilirkişi incelemeleri sonunda, söz konusu Hizbullah telefon numaralarının Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin telefonuna emniyette polisler tarafından yüklenmiş olduğu ortaya çıkar.

Çünkü cep telefonu adli emanete alınırken bu numaralar kayıtlı değildir.

Ancak sonra bilinmez bir el bu numaraları genç teğmenimizin kopyalamış, eklemiştir.

Teğmen Mehmet Ali mahkeme kararı ile tahliye edilir.

Tahliye kararı sonrası evinde üç gün sırt üstü yatmak Teğmen Mehmet Ali Çelebi’ye göre bir iş değildir. O soluk almadan koşa koşa ordu içindeki görev yerine gidecek, kaldığı yerden işine devam edecektir.

Sonra…

Cep telefonuna Hizbullah telefon numaralarını kopyalayan bilinmeyen eller, artık [mecburen] bilinmektedir…

Ve kopyalama nedeni resmi bir dille açıklanır:

- Sehven!

Ne demektir sehven?

Yanlışlıkla demektir.

Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin adli emanetteki cep telefonuna yanlışlıkla Hizbullah telefon numaraları kopyalanmıştır.

Peki, yanlışlık nerede yapılmıştır?

Bu telefonlar bir başkasının cep telefonuna yüklenecekti de, yanlışlıkla teğmenimizin telefonu mu seçilmiştir?

Bu noktada doğru soru bizce şudur:

- Bir tutuklunun adli emanetteki telefonuna niçin ve hangi nedenle bu telefon numaraları kopyalanmaktadır?

Bu soruyu, kopyalamayı yapan polislere artık hukuk soracaktır…

Konu ile ilgili bir dosya açılır ve ilgili savcının önüne konur.

Ancak o savcı kısa bir sonra bir başka yere tayin olur, değiştirilir.

Yerine gelen savcı da hemen değiştirilir.

Hayır bitmedi… Bu dosyayı masasının üzerine koyan tam 7 savcının anında tayini çıkar…

Ve şimdi bu aynı dosya 8. savcının önündedir!

Aradan tam 1,5 yıl geçmiştir.

Ama dosyada bir arpa boyu yol alınamamıştır.

Şimdi…

Sıra basit ama çok önemli bir son soruya gelmiştir:

- Bu yedi savcıya alelacele tayin çıkartılması ile Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin telefonuna “sehven” Hizbullah telefonları kopyalanması arasında herhangi bir ilgi, ilinti, bağlantı, irtibat, eşgüdüm ya da benzeri bir bağ var mıdır?

Türk adaletinin bu soruya inandırıcı bir yanıt vermesi şarttır, gerektir, zorunludur.